
GÜNCEL / AĞUSTOS 2016
Vücudumuzu ve tüm yüklenmelerimizi taşıyan eklemlerimizdir. Eklemlerimiz içerisinde en büyük eklem olan dizlerimize hak ettikleri hassasiyeti göstermemiz gerekir. Acıbadem Ankara Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Binnet kıkırdak zedelenmelerinin vücut üzerindeki olumsuz etkilerini anlattı. Yaralanmış olan eklem kıkırdağının hiçbir şekilde tekrar iyileşmeyeceği düşüncesi yıllardır süregelen bir inanıştır. Erişkin ve gençlik çağındaki kişilerde eklem kıkırdaklarında oluşan zedelenmeler sıklıkla iyileşme bozukluğu gösterir. Kıkırdak zedelenmelerinin bir sonucu olarak eklemde erken bozukluk ve yaşlanma oluşur ve eklem mekaniği bundan olumsuz etkilenir.
Tedavi edilmeyen veya tedavi edilemeyen bu tür kıkırdak zedelenmeleri ilerleyen dönemde halk arasında kireçlenme olarak bilinen osteoartrite yol açarlar. Bu zedelenmelerin sık karşılaşılan belirtileri, dizlerde ağrı, takılma, su toplaması, şişlik ve hareketlerde güçlüktür.
Kilomuza ve egzersizlerimize dikkat etmemize rağmen dizimizdeki problemler günlük yaşamımızı güçleştiriyorsa doktora başvurmak gerekir. Bu durumda cerrahi ya da cerrahi olmayan bir dizi tedavi seçenekleri uygulanabilinir. Eklem kıkırdağının kaybı ile birlikte gelişen ilerleyici bozuklukların tedavisi, günümüz hareket sistemi cerrahisinin çözüm bekleyen sorunlarının başında gelir. Büyük kıkırdak kayıpları ile birlikte olan kıkırdak yaralanmalarının bugüne kadar uygulanan tedavi yöntemleri kısa süreli bir iyilik hali sağlasa da, hastanın kendi orijinal kıkırdağının tekrar yerine konulması mümkün olmamaktadır.
HÜCRESEL TEDAVİLER ÖNE ÇIKTI
Son on beş yıl içerisinde hücresel tedavilerin giderek yaygınlaşması üzerindeki gözlemler, bu teknolojinin hareket sistemine de uygulanabileceği görüşünün benimsemesine yol açmıştır. Erişkin kök hücre tedavi uygulamalarının, günümüzde daha cazip tedavi seçenekleri olmayan ve çözüm bekleyen eklem hasarının veya hastalık süreçlerinin doğal tabiatını değiştirme potansiyeli vardır. Eklem hastalıklarının ve tedavilerinin uzmanlık alanı olan ortopedik cerrahideki uygulamalar içerisinde, öncelikle kıkırdak hücreleri üzerine odaklanılmıştır. Bu yüzden kıkırdak problemleri hücresel tedavilerin öncelikli uygulama alanı olarak belirlenmiştir. Bu yöntem, kişilerin kendi kıkırdak hücrelerini laboratuvarda çoğaltarak tekrar kişiye aşılanması esasına dayanan bir yöntemdir.
“SONUÇLAR BAŞARILI”
Laboratuvar koşullarında kıkırdak hücreleri çoğaltılabilmekte ve eklem kıkırdağını yeniden oluşturabilecek kapasiteye erişebilmektedirler. Bu yöntem ilk kez 1994 yılında İsveçli bir grup tarafından tanımlanmış ve kullanılmıştır. O tarihten bu yana ABD’de ve Avrupa’da çok sayıda uygulama yapılarak etkinliği kanıtlanmış bir yöntemdir. Son on yıldır Türkiye’ de de yöntem başarı ile uygulanmaktadır. Bu güne kadar yapılan operasyonların sonuçları incelendiğinde %80 oranında çok başarılı sonuçlar alındığı tespit edilmiştir. Hastaların büyük bir çoğunluğunda belirtiler tamamen ortadan kaldırılmakta, daha da önemlisi eklem performansları tamamen düzeltilmektedir. Özellikle profesyonel kişiler için hasarsız olarak işlerine dönmeleri sağlanmaktadır.