Bacaklarda ortaya çıkan ve özellikle kadınların başının derdi olan varisler sadece estetik sıkıntı mıdır, yoksa beraberinde sağlık problemlerini de getirir mi? Kadınlarda daha sık görülse de her iki cinsi de etkileyebilir varisler. Bazı meslekler varis açısından yüksek risk grubuna girer ve sağlık çalışanları da bu yüksek riskli meslek grupları arasındadır. Toplar damarlarındaki pompa gücü bacak kaslarıdır. Bu pompanın % 80’i baldır % 20’si uyluk kaslarından oluşur. Bu pompanın görevi bacaklara gelmiş olan kanı venler aracılığı ile kalbe geri göndermektir. Ancak ayakta dururken kan pompalandıktan sonra yer çekiminin de etkisi ile tekrar ayaklara dönme eğilimi gösterir. Bunu önlemek için venlerde kapakçıklar gelişmiştir. Bu kapakçıklar kanın kalbe tek yönlü akışını sağlamak üzere gelişmiştir.
Kan kalbe doğru akarken açılır, daha sonra hızla kapanır. Kapakçıklarda yetersizlik söz konusu ise kişi ayakta iken kan yukarı doğru akması gerekirken, geriye doğru kaçış olur ve bu kan da distalde olan venlere birikir. Venlerin içindeki kan hacminin artması ile venler genişler ve normalde gözle görülmeyen damarlar, görülür hale gelir ve varis olarak tanımlanır. Venöz reflüsü olan ve varisleri ortaya çıkmış kişilerin, bu konuda ne kadar endişe duyması gerekir? Yıllarca varisleri olan ve tedavi görmeyen kişilerde gerçekten bir risk var mıdır? Bu riskler nelerdir? Bu soruların cevaplarını bulmak için uzun süre varisli hastaların takip edildiği çalışmalara bakmak gerekir. Brewster bu konuda yapılmış en büyük çaplı araştırmanın baş yazarıdır. Arkadaşları ile beraber, Brewster varis nedeni ile ameliyat listesinde olan ve bekleyen varisli hastaları ortalama 4 yıl (6 ay–13 yıl) takip ettiğinde hastaların % 5.2’sinin tromboflebit ile karşılaştığını göstermiştir. Olguların % 22’sinde ciltte değişiklikler ve % 3.9’unda ise venöz ülser gelişmiştir. Son yıllarda Kostas tarafından yapılan çalışma da tedavi edilmeyen hastalarda klinik olarak ilerlemenin devam ettiğini gösterdi. Özellikle uzun süre ayakta duran kişilerde ve obez olanlarda progresyonun daha hızlı olduğu görülmekte. Hastaların tümüne bakıldığında asemptomatik olan ve hafif varisleri olanların yaklaşık üçte birinde 5 yıl içinde ilerleme olduğu göze çarpmakta. Bu da Labropoulos’un rakamları ile oldukça benzerlik gösteriyor.

Varisi olanların evrelerinin ilerlemesini önlemek amacı ile yapılacak olan en iyi yaklaşım ise varis çorabı kullanmak gibi görünüyor. Bu çalışmaların sonuçlarının ışığında varisi olan kişilerin hastalık evrelerinin zaman içinde ilerlediği görülüyor. Özellikle venöz reflüsü olan kişilerde ciltte olan değişiklikler daha belirgin gibi görünüyor. Bu nedenle özellikle safen ven reflüsü olan kişilerde reflü hızı, reflü süresi ve ven deformasyonunun derecesine göre, reflü gösteren damara göre bir tedavi önermek faydalı görünüyor.
Son yıllarda ortaya çıkan varise yönelik tedaviler eskisine göre daha kolay ve hasta açısından hayat kalitesini daha yüksek tutan tedavi metotları olarak karşımıza çıkıyor. Bu nedenle venöz hastalıklarda girişim kararı vermek daha kolay gibi görünüyor. Ancak bir tekniğin yapılabilir ve kolay olması, yapılması endikasyonunu doğurmaz. Bu nedenle bir girişim kararı vermeden önce hastalığın doğal gidişi konusunda, tedavinin getirileri ve götürüleri konusunda bilgi sahibi olmak gerekir.