
KİMDİR?
Dr. Özdemir Şengören Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. İlaç sektöründeki kariyerine Abbott Türkiye’de başladı. Medikal Müdür ve Tıbbi Tanıtım Temsilcisi olarak görev yaptıktan sonra, Wyeth İlaç’da Ürün Müdürü, Satış Müdürü ve İş Birimi Müdürü olarak çalıştı.
2006 yılından bu yana Merck Serono’da Nöroloji, Fertilite ve Endokrinoloji İş Birimi Direktörü olarak görev yapan Dr. Şengören, 1 Haziran 2012 tarihi itibarı ile Merck İlaç Ecza ve Kimya Tic. A.Ş. Genel Müdürü olarak atandı.
Merck İlaç Ecza ve Kimya AŞ’nin yeni Genel Müdürü Dr. Özdemir Şengören, bu göreve atandıktan sonra ilk röportajı Literatür Aktüel Dergisi ile yaptı.
Merck’in dünyadaki kısaca kuruluş tarihçesini alabilir miyim? Merck ne zamandan bu yana Türkiye’de faaliyet gösteriyor?
Alman bir şirket olan Merck, 350 yıllık geçmişiyle dünyanın en eski ilaç ve kimya firmasıdır. Şirketimizle bu anlamda gurur duyuyoruz. 1668’de Almanya Darmstadt’da kurulmuştur. En başta mütevazi bir eczane olarak kurulmuş, kuşaktan kuşağa geliştirilerek bugünlere gelmiştir. Firmamız yaklaşık 150 ülkede 40 bin çalışanı ile hizmet vermektedir. Merck Serono, Alman Merck şirketinin ilaç divizyonudur. Dünyada Merck Serono olarak reçeteli ilaçlarımız ve OTC ürünlerimizle hizmet vermekteyiz. Global Kimya divizyonumuz ise Merck Millipore ve Performans Materyalleri olarak hizmet vermektedir. Merck Serono olarak 1998 yılından beri Türkiye’deyiz. Burada bir konuyu özellikle vurgulamak isterim: Merck ve MSD (dünyada Merck Sharp & Dohme olarak da bilinir) aynı firmalar değildir. Buna rağmen sürekli karıştırılır. Kökenleri aynı olmakla birlikte, Merck bir Alman şirketidir. MSD ise bir Amerikan ilaç firmasıdır. Merck isim hakkı, (Amerika ve Kanada hariç) tüm dünyada bize, yani Alman Merck ilaç ve kimya şirketine aittir. Amerikan şirketi olan MSD’nin de kökeni bize, yani Alman Merck’e dayanır. MSD, Amerika’da 1887 yılında Merck’in bir şube ofisi olarak açılmış. 1. Dünya Savaşı’ndan sonra da bağımsız bir Amerikan şirketi olmuştur. Bu iki şirket artık birbirlerine hiç bir şekilde bağlı değildir.
Merck Serono’nun Türk ilaç pazarındaki profilini kısaca anlatabilir misiniz?
Merck Serono olarak, yüksek teknolojili laboratuarlarımızda ve ARGE merkezlerimizde yenilikçi ilaçlar üretiyoruz. Ana terapötik alanlarımız, nörodejeneratif hastalıklar, onkoloji, fertilite, endokrinoloji, metabolizma hastalıkları ve otoimmün hastalıklar olarak sıralanabilir. Dünyada, biyoteknolojik rekombinant ilaçlarımız ve kişiye özel tedavilerimiz ile kanser, multipl skleroz, fertilite, endokrin ve metabolizma hastalıklarında çok çeşitli yenilikçi tedaviler sunuyoruz. Türkiye, Merck Serono için ‘stratejik’ bir ülkedir. Global merkezimiz Türkiye’ye önem veriyor ve vermeye de devam edecek. Global merkezimizin, Türkiye’ye verdiği önemin en belirgin göstergesi, İstanbul’u Bölge Merkezi yapmasıdır. İstanbul, 2012 başında, Merck Serono için stratejik öneme sahip Ortadoğu, Afrika, Rusya, Kafkaslar, Orta Asya ve Türkiye’den oluşan “Kıtalararası” Bölgesi’nin merkezi olmuştur. Böylece, artık bu yapı ile 69 ülkenin yönetimi Türkiye’den yürütülmektedir.
Merck Serono’nun faaliyet gösterdiği tedavi alanları hangileri? Bu alanlarda Merck Serono’nun ayrıcalığını tanımlar mısınız?
Türkiye’deki ana terapötik alanlarımız, nörodejeneratif hastalıklar, onkoloji, fertilite, endokrinolojik, metabolizma hastalıkları ve otoimmün hastalıklardır. Merck Serono’nun ilaçlarında kullandığı rekombinant teknoloji, kişiye özel tedavi geliştirilmesi, belli ilaçların tedavilerinde kullandığı gelişmiş uygulama cihazları ile artan hasta uyumu gibi uzun vadeli yüksek yatırımlar hastaların tedavisine çok ciddi yararlar getirmektedir. Bu yararları saflık ve tolerabilite, rahat bulunabilirlik ve tutarlılık, artan hasta konforu ve uyumu, artan etkinlik ve güvenlik olarak sıralayabiliriz. Bizi, Türk ilaç sektöründeki diğer firmalardan ayıran en önemli özelliğimiz ise aynı zamanda bir kimya firması olmamız. Resmi ismimiz Merck İlaç Ecza ve Kimya Tic. A.S. olarak geçiyor. Kimya bölümümüz, Türkiye’de 85 yıldır temsilcilikle hizmet veriyordu. 2011 yılından itibaren firmamız bünyesinde Türkiye’de özellikle pazarlama ve teknik destek sağlama amaçlı bir ekip oluşturduk. O tarihten beri Türkiye lokal organizasyonumuz ülke çapında hızla büyümeye devam ediyor. Türkiye, bir önceki soruda da belirttiğim gibi global merkezimiz için çok önemli ve stratejik bir ülke. Bu nedenle, kimya olarak geçen seneye kadar Türkiye’de temsilci üzerinden hizmet verirken, geçen sene temsilcimizle olan anlaşmamızı sonlandırdık ve artık Türkiye’deki kendi deneyimli ekibimizle tüm müşterilerimize hizmet veriyoruz. Bu kararı almamızda rol oynayan en önemli etken Merck’in kimya birimi olarak, Türkiye’deki müşterilerimize çok iyi hizmet vereceğimize inanıyor olmamız. Türkiye’de üretim yapan birçok yerli ve yabancı ilaç şirketi aynı zamanda kimya bölümümüzün müşterisi. Türkiye’de üretim yapan ilaç sanayiine, ilaç üretim standartlarının Avrupa ve Amerika pazarında satış yapmalarına imkan sağlayacak hale gelmesi için destek veriyoruz. İlaç ihracatı için gerekli olan EU ve FDA İyi Üretim Uygulamaları proseslerini iyileştirmeleri ve geliştirmeleri yönünde hizmet sağlıyoruz. Yerli ilaç firmalarının üretim süreçlerine katkıda bulunuyor, kaliteli üretim ve ihracata yönelik bildiğimiz, uyguladığımız tüm “know-how”ımızı onlarla paylaşıyoruz. Ayrıca gerektiğinde, biyoteknoloji üretimine geçişle ilgili de know-how desteğimizi veriyoruz. Merck hem bir kimya, hem de bir ilaç firması olduğundan masanın iki tarafında da oturuyoruz ve ilaç alanında çalışan müşterilerimizin taleplerini çok iyi biliyoruz. Masanın iki tarafında da olduğumuz için, kendilerine en iyi kalitede ürünlerimizle, en iyi desteği sağlıyoruz.
İnfertilite ve onkoloji sizin öncelikli alanlarınızdan. Bir ilaç firması olarak niş alanlarda faaliyet göstermek bir avantaj mı dezavantaj mı?
Merck Serono, terapötik etkinliği kanıtlanmış, hasta uyumu yüksek, yenilikçi, eşsiz biyoteknolojik ürünleri ve hedefe yönelik yaklaşımlar içeren ileri seviyede uygulama sistemleri ile tüm dünyada fertilite tedavisinde yıllardır öncü konumdadır. Şirketimiz, çeşitlilik içeren portföyüyle hasta ve hekimlerin ihtiyaçlarını karşılamak için özveriyle çalışmaktadır. Merck Serono olarak global bir inisiyatifimiz olan GFI, yani “Global Fertilite İnovasyon” Ödülleri, fertilite tedavisi alanında bilim ve yenilikçi teknolojinin ilerlemesini desteklemeyi amaçlayan bir inisiyatifdir. Merck Serono’nun son üç yıldır bilimsel çalışmaları için akademisyenlere verdiği bu uluslararası ödül, tıp camiası tarafından da takdirle karşılanmaktadır. Bu inisiyatifimizle bilimsel mükemmeliyetini kanıtlayan yenilikçi araştırma projelerine destek vermekteyiz ve bununla gurur duyuyoruz. Bu seneki ödül töreni, ESHRE (Avrupa Üreme Sağlığı) Kongresi sırasında, İstanbul’da yapıldı ve verilen ödül miktarı 4 milyon Euro’ya çıkarıldı. GFI için son üç yılda, 40 farklı ülkeden 400 üstünde başvuru aldık. Türkiye’den gelen başvuruların daha da artmasını arzu ediyoruz. Bundan başka, onkoloji, Merck Serono’nun en önem verdiği alanlardan birisidir ve kanserde günümüzde çok büyük gelişmelere tanık olmaktayız. Merck Serono olarak, kanser tedavisinde son yıllarda geliştirdiğimiz ve uyguladığımız “kişiye özel tedavi” yaklaşımlarıyla yolumuza devam ediyoruz. Günümüzde artık moleküler genetik özelliklere bakılarak kanser tedavileri belirlenebiliyor. Bu tedavilerin belirlenmesiyle beraber hastaların tedaviye yanıt oranı ve sağ kalım oranı artıyor. “Biomarker” dediğimiz genetik testler sayesinde, doktorlar artık kanserli hücreyi moleküler olarak inceleyerek, kanserin nasıl hareket edeceğini anlayabiliyorlar. Bu şekilde hem hastanın tedavi şansı artıyor hem de tedaviden kaynaklanan yan etkiler minimuma iniyor. Burada Merck Serono’nun kolon kanserindeki tedavisini örnek olarak verebiliriz. Onkoloji biliminin, üzerinde en çok çalıştığı kanserlerden biri kolon kanseri. Kolon kanserinde alınan parçayı moleküler olarak inceleyerek kanserin nasıl hareket edeceği anlaşılabiliyor. Yani tümör agresif mi yoksa değil mi görülebiliyor. Böylece akıllı moleküllerle “hedefli tedaviler” planlanabiliyor. Tümörün genetik yapısı hakkında bilgi vererek uygulanacak tedavinin seçilmesine yardımcı olan ve bir genetik test olan KRAS testi sayesinde kişiye özel tedavi uygulanıyor.
Firma olarak sanat ve kültüre olan yakınlığınız biliniyor. Farklı projeleriniz var mı?
1668 yılında kurulan ve dünyanın en eski ilaç ve kimya şirketi olan firmamız Merck, 2018 yılında kuruluşunun 350. yılını kutlayacaktır. Firmamız, kuruluşundan bu yana her zaman, sanat, edebiyat ve kültür konularında destekleyici bir rol üstlenmiştir. Merck Filarmoni Orkestrası’nı kurmuş olup, bir filarmoni orkestrasına sahip dünyadaki ilk ve tek ilaç şirketidir. Merck’in geçmişten günümüze sanat ve kültüre verdiği destek uzun yıllardır devam etmektedir. Şirket çalışanları olarak bizler bununla gurur duyuyoruz. Merck ailesinin bir ferdi olan Johann Heinrich Merck 18. yüzyıl Alman Edebiyatı’nın en önemli düşünür ve yazarlarındandı ve bu dönemin dünyaca ünlü yazarı Goethe’nin sık sık fikir danıştığı en yakın dostlarından biriydi. Merck Filarmoni Orkestrası’na geri dönersek, repertuarlarının çok geniş olduğunu söyleyebilirim. Barok, romantik, modern ve caz tüm müzik stillerini kapsıyor. Merck Filarmoni Orkestrası, bugüne kadar, Amsterdam, Barselona, Brüksel, Lizbon, Paris, Viyana, Litvanya, Brezilya, Meksika, Hindistan, vs… gibi birçok şehir ve ülkede değişik konserler verdi. Bu muhteşem orkestrayı Türkiye’ye de getirmek ve Türk dinleyicisiyle buluşturmak istiyoruz. Bunun için çalışmalarımız devam ediyor. Ayrıca bu sene, 29 Haziran Cuma günü, Sakıp Sabancı Müzesi’nde sergilenmeye başlayan ve 16 Eylül’e kadar sürecek olan CoBrA Müzesi koleksiyonlarının da co-sponsoru olduk. Bildiğiniz gibi bu sene, Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ün liderliğinde, Türkiye, Hollanda ile diplomatik ve ticari ilişkisinin 400. yılını kutluyor. Hollanda — Türkiye ticaret ilişkilerinin 400. yılı kutlaması kapsamında yapılan etkinliklerden biri olan bu ilginç sergiye co-sponsor olmaktan mutluluk duyuyoruz. Serginin açılışı, Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Ertuğrul Günay tarafından yapıldı. Avrupa’da çok tanınan bir sanat akımı olan CoBrA, Hollanda, Belçika ve Danimarkalı birkaç tutkulu genç sanatçının biraraya gelmesiyle kurulmuş olan bir sanat hareketi ve adını, grup ülkelerinin başkentleri olan Kopenhag, Brüksel ve Amsterdam’ın baş harflerinden alıyor. Sanat ve kültürel etkinliklere desteğimizin devam edeceğini söyleyebilirim.
Çalışanları Merck Serono’yu nasıl bir firma olarak görüyor? Çalışma ortamı, kariyer planlaması fırsatları açısından değerlendirir misiniz?
Çalışanlarımıza, şirketi ölçümlemek amacıyla her yıl firmamızın dünya çapında uyguladığı “bağlılık anketi” en son % 94 çıktı. Bu bize, çalışanlarımızın şirketlerinden son derece memnun olduğunu gösteriyor. Çalışanlarımızı karar süreçlerine dahil etmek, kendi çalışma alanlarında onların fikirlerini alarak kararlar vermek çalışan bağlılığını ve performansı etkileyen önemli konular. Biz firma olarak bunu yapmaya gayret ediyoruz. Çalışanlarımızı dinliyoruz. Çalışanlarımızdan geribildirim alıyoruz. Verdikleri geribildirimler doğrultusunda aksiyon alıyoruz. Çalışanlarımızı performans ve sonuç odaklı olma konusunda cesaretlendiriyoruz. Gerek yurt içinde gerekse de yurt dışında iş yapışlarını iyileştirecek ve kendilerini geliştirecek eğitimler aldırıyoruz. Her kademedeki çalışanımız için ayrı ayrı eğitim planlaması yapıyoruz. Çalışanlarımızla açık ve şeffaf iletişim kuruyoruz. Biz Merck Serono olarak her zaman başarımızın temel yapı taşlarının çalışanlarımız olduğunu savunuyoruz. Çalışanlarımızın motivasyonlarını yüksek tutmak bizim için çok önemli. Gerçekleştirdiğimiz İK uygulamaları ile çalışanlarımızın aidiyet duygusuyla başarılı, mutlu ve huzurlu bir şekilde çalışmalarını sürdürmelerini amaçlıyoruz. Şirketimizde çalışanlarımız için kariyer planlaması yapıyoruz. Tüm şirket çalışanlarının performansını sürekli gözlemliyor, performans ile birlikte potansiyeli de değerlendiriyor ve şirketimiz içinde veya globalde bulunan en uygun pozisyonlara yerleşmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Merkez ofis pozisyonlarımızdan, merkezimiz Merck Darmstadt’a 6 ay – 2 yıl gibi süreler ile proje bazlı giden arkadaşlarımız var. 2012 yılı itibarıyle Kıtalararası Bölge yapısı içinde bu tarz uluslararası pozisyon, görevlendirme gibi fırsatların da artacağına ben inanıyorum.
Son yıllarda üst üste yaşanan krizlerden ilaç sektörünün çıkardığı tecrübeler nelerdir? Merck Serono bu krizlerden neler öğrendi?
Türkiye, ilaç sektöründe dünyada küresel bir oyuncu olmak için gerekli insan kaynağına sahiptir. Türkiye olarak ilaç sektöründe çok kaliteli bir çalışan profilimiz olduğuna inanıyorum. Türk kurumları ve sağlık sistemi altyapısı çok kuvvetli. Çok sayıda başarılı Türk bilim adamı ve değerli doktorlarımız var. Her kriz aslında bir fırsat doğuruyor bana göre. Türkiye, krizlere açık, ama kaliteli insan gücü ve kuvvetli sistem altyapısı ile de bu krizleri bir şekilde başarıyla atlatan bir ülke. Bu anlamda da dünyanın dikkatini çekiyor. Artık global şirketlerin çok üst düzey pozisyonlarında Türk yöneticileri görüyoruz. Kriz yönetimi konusunda tecrübe kazandıkları ve krizleri başarıyla yönettikleri için onları seçiyorlar.
Merck Serono’nun iç pazardaki hedefleri nelerdir? Krizler bu hedeflerin gerçekleşme sürecini nasıl etkiledi?
Merck Serono olarak, dünyadaki ARGE merkezlerimizde araştırma ve geliştirme faaliyetlerimizi yürütüyoruz ve bu çalışmalarımıza devam edeceğiz. Ciromuzun %20’ye yakınını ARGE çalışmalarımıza ayırıyoruz. Türk hastalarımız için de, onkoloji, nöroloji (MS), fertilite, endokrinoloji ve bağışıklık/immün sistemi ile ilgili rahatsızlıklara odaklanarak çalışmaya devam edeceğiz. Bu alanlarda ürün geliştirme çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Biyoteknoloji ürünleri alanında güçlü yanlarımızı giderek daha fazla kullanmayı planlıyoruz. Bunlara ek olarak, hastalarımızın rahatlıkla kullanabileceği uygulama cihazları üreterek bunları sürekli geliştiriyoruz. Bu da tedavi kalitesini artırıyor. Böylece Türk hastalarına yüksek teknolojili ve kaliteli ürünlerimizle en iyi şekilde hizmet vermeyi amaçlıyoruz.
Önümüzdeki dönemlerde Merck Serono’nun ürünleri arasına yenileri eklenecek mi? Bunlar hangileri?
Merck Serono olarak, toplumda çok sık rastlanmayan hastalıklar için araştırma ve geliştirme çalışmalarımız mevcut. Hastaların henüz karşılanmamış ihtiyaçlarına odaklanıyoruz. Şu anda dünyada kolon kanseri ve baş boyun kanseri ile ilgili tedavilerimiz mevcut. Ayrıca akciğer kanseri, beyin tümörü, yumuşak doku sarkoması, pankreas ve prostat kanseri ile ilgili araştırma ve geliştirme çalışmalarımız devam ediyor. Merck Serono’nun onkoloji alanında büyük ümitler vaat eden bir portföyü var ve biz dünya çapında onkoloji hastaları için yeni tedavi seçenekleri geliştirmeyi sürdüreceğiz. Bunlar dışında, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile ortak çalışarak, Afrika’da, sıtmadan sonra en sık görülen tropikal solucan hastalığı olan şistozomiazisi’yi ortadan kaldırmayı arzuluyoruz. 200 milyondan fazla insanın enfekte olduğu ve her yıl yaklaşık 200 bin kişinin bu hastalıktan dolayı öldüğü tahmin ediliyor. Bunun tedavisindeki en etkili ilaç olan prazikuantel tablet bağışımızın yıllık miktarını on kat arttırarak 25 milyon tabletten 250 milyon tablete çıkartacağız. WHO’ya göre, yıllık 250 milyon tabletlik prazikuantel bağışı ile şu anda yaşanan tablet kıtlığı ortadan kalkacak. Ayrıca, Merck Serono bu hastalık tam olarak ortadan kalkana kadar bağış yapmaya devam edeceğini taahhüt etti. Programın ölçeğinin daha da büyütülmesi ile yılda yaklaşık 100 milyon çocuğun tedavi edilmesi mümkün olacak ve böylece WHO tarafından hedeflenen şekilde bu hastalığın 2020 yılına kadar ortadan kaldırılması sağlanacak.