
TROMBOZ / HAZİRAN 2016
24’üncü Uluslararası Tromboz Kongresi, İstanbul’da yapıldı. Kongre Başkanı Prof. Dr. Ahmet Muzaffer Demir, trombozun dünyada en sık görülen 3 ölümcül kalp-damar hastalığının (Kalp krizi, inme-felç ve venöz tromboembolizm) ortak mekanizmasında ve bu hastalıkların oluşumunda yer alan sessiz bir klinik tablo olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi:
“Tromboz, arter veya venler içinde ölümcül potansiyele sahip kan pıhtılarının oluşumudur. Bir pıhtı bir kere oluştuktan sonra, normal kan akışını yavaşlatıp engelleyebilir ve hatta kopup bir organa ulaşabilir. VTE dünyada ölüm ve sakatlığın önde gelen nedenleri arasında yer almaktadır. Risk faktörleri incelendiğinde her yaştan, cinsten, ırktan ve etnik kökenden insanların etkilendiği görülmektedir. Belli başlı risk faktörleri arasında güçlü risk olarak uzun bir süre hastanede olmak, ameliyat ‑özellikle kalça, diz ve kanserle ilişkili cerrahi‑, uzun süre hareketsiz kalma ‑yatak istirahati nedeniyle ya da uzun süreli seyahatler- yer almaktadır. Yapılan kapsamlı bir bilimsel incelemede düşük, orta ve yüksek gelirli ülkeler arasında yılda 10 milyon VTE vakası meydana geldiğini belirlenmiştir. Yapılan bir araştırma tromboz, DVT ve PE’nin kamu bilincinin kalp krizi, inme, hipertansiyon, meme kanseri, prostat kanseri ve AIDS gibi diğer hastalıklara kıyasla çok düşük olduğunu göstermektedir. ABD’de her yıl 10000–30000 arası VTE’ye bağlı ölüm görülmektedir. Avrupa’da ise aynı nedenle ölüm sayısı 5000’in üzerindedir”

Risk yoksa Asprin faydasız
Kongrede konuşan Tromboz Hastalıklarına Karşı Akdeniz ve Avrupa Birliği Başkanı Prof. Dr. Lina Badimon da, güncel bir konu olan Aspirinin kardiyovasküler hastalıklarda doğru kullanımı hakkında önemli bilgiler verdi. Aspirin’in çok eski ve iyi bir ilaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Badimon şöyle devam etti: “Primer koruma dediğimiz, yani daha önce herhangi bir damar hastalığı olmayan grupta Aspirin kullanımının bir faydası olmadığı, yapılan birçok çalışmada gösterilmiştir. Ancak yüksek riskli hasta grubu varsa, kontrolsüz şeker hastalığında belki faydalı ama herhangi bir rahatsızlık geçirmemiş kişilerde faydası yoktur. Eğer bir hasta kardiyovasküler bir hastalık geçirmişse, bir damar tıkanıklığı geçirmişse mutlaka düşük doz Aspirin almalı ve beraberinde 1 ya da 2 yıl süreyle diğer antitrombosit ilaç dediğimiz tromboziti etkileyen ilaçları da kullanmalı diye öneriyoruz” dedi.
Prof. Dr. Badimon, önceleri düşük doz Aspirin’in primer korumada yani hastalık geçirmeden alınması konusunda öneriler olduğunu ancak en son verilere ve elde edilen klinik çalışmaların sonuçlarına göre eğerki hastanın doktoru yüksek riskli olduğuna karar verirse düşük doz Aspirin faydalı, yüksek risk yoksa günümüzde artık primer korumada yeri olmadığının altını çizerek şunları söyledi:
“Doktor tavsiyesi olmadan, Aspirin kullanılmamalı. Çünkü Aspirin’in en önemli komplikasyonlarından birisi de kanamadır. Bu da özellikle sindirim sistemi kanaması ve merkezi sinir sistemi kanamalarına (beyin kanaması) sebep olabilmektedir.”
TROMBOZ NEDİR?
Tromboz arter veya venler içinde ölümcül potansiyele sahip kan pıhtılarının oluşumudur.
Bir pıhtı bir kere oluştuktan sonra, normal kan akışını yavaşlatıp engelleyebilir ve hatta kopup bir organa ulaşabilir. Dolaşıma geçen pıhtıya Emboli denir. Tromboz, dünyada en sık görülen 3 ölümcül kalp-damar hastalığının (Kalp krizi, inme-felç ve venöz tromboembolizm) ortak mekanizmasında ve bu hastalıkların oluşumunda yer alan sessiz bir klinik tablodur.
Venlerde oluşan bu pıhtıya Venöz Tromboz denir ve Venöz Trombolizme (VTE) neden olan iki tip kan pıhtısı bulunur.
Genellikle bacakta olan ve derin vende oluşan pıhtıya Derin Ven Trombozu ve DVT denir. Bu pıhtı kopup akciğerlere geçecek olursa, bu duruma Pulmoner Emboli veya PE denir. DVT ve PE birlikte, VTE olarak bilinir ve VTE tehlikeli ve potansiyel olarak ölümcüldür.
VTE dünyada ölüm ve sakatlığın önde gelen nedenleri arasında yer almaktadır. Yapılan kapsamlı bir bilimsel incelemede düşük, orta ve yüksek gelirli ülkeler arasında yılda 10 milyon VTE vakası meydana geldiği belirlenmiştir. Yapılan bir araştırma tromboz, DVT ve PE’nin kamu bilincinin kalp krizi, inme, hipertansiyon, meme kanseri, prostat kanseri ve AIDS gibi diğer hastalıklara kıyasla çok düşük olduğunu göstermektedir.
ABD’de her yıl 10000–30000 arası VTE’ye bağlı ölüm görülmektedir. Avrupa’da ise aynı nedenle ölüm sayısı 5000’in üzerindedir.
RİSK FAKTÖRLERİ
Risk faktörleri incelendiğinde her yaştan, cinsten, ırktan ve etnik kökenden insanların etkilendiği görülmektedir. Belli başlı risk faktörleri arasında güçlü risk olarak uzun bir süre hastaneden olmak, ameliyat (özellikle kalça, diz ve kanserle ilişkili cerrahi), uzun süre hareketsiz kalma (yatak istirahati nedeniyle yada uzun süreli seyahatlerde) yer almaktadır.
Orta Risk olarak yaş (60+), kişisel veya ailede kan pıhtılaşma öyküsü, Kanser/kemoterapi, Östrojen tabanlı ilaç kullanarak (örneğin oral kontraseptif veya hormon replasman tedavisi ) sayılabilir. Ayrıca şişmanlık, hamilelik ya da yeni doğum, sigara içme, alkol tüketimi de risk faktörleri arasındadır.
VTE’nin belirtileri incelendiğinde aşağıdaki semptomlar sayılabilir;
Derin Ven Trombozu (DVT) Ağrı veya hassasiyet (genellikle baldırlardan başlayan) ayak bileği veya ayak dahil, şişme, kızarıklık veya belirgin renk değişimi, ısınma.
Pulmoner Emboli (PE) açıklanamayan nefes darlığı, hızlı solunum, göğüs ağrısı (derin nefes alırken kötüleşen ) hızlı kalp çarpması, hafif sersemlik veya bayılma ile ilişkili olabilir.
RİSK DEĞERLENDİRME VE ÖNLEME
Araştırmalar VTE’lerin genellikle önlenebilir olduğunu göstermektedir. Bir hastanın “riskli” olup olmadığını belirlemek için sağlık uzmanlarının VTE risk değerlendirmesi yapması gerekir. “Riskli” bulunan kişiler için önleyici (profilaksi) tedavi verilmelidir. Pıhtılaşma önceyici ilaçlar (örneğin kan sulandırıcı) ve mekanik aygıtlardan (örneğin, kompresyon çorapları, aralıklı pnömatik kompresyon cihazları veya hızlı enflasyon venöz ayak pompaları) ‘dan yararlanılabilir.
TEDAVİ
Tedavi hastaya göre farklılık gösterebilir ancak genellikle kan inceltici ilaçlar ile pıhtı parçalayıcı ve yenilerinin oluşumunu önlemeye yöneliktir. Farkındalık yaratmak amacıyla Uluslararası Tromboz ve Hemostaz Derneği (ISTH) dünya genelinde 175’den fazla sağlık/ tıp ve hasta örgütleri ile birlikte Dünya Tromboz Günü (WTD) kampanyasını başlattı. Bu projenin amacı halkı ve hekimleri bacakta ve akciğerde oluşan kan pıhtısının ölümcül olduğu, risk faktörleri ve önlenmesi konusunda bilgilendirmektir. Dünya Tromboz Günü 13 Ekim 2014’de başlamıştır.