OCAK 2016
Toshiba, PPP projeleri (şehir hastaneleri) ve tıbbi tanı ve tedavi sistemleriyle Türkiye’deki varlığını artırmayı hedefliyor.
Türkiye-Japonya Ekonomik İşbirliği Konferansı için Türkiye’ye gelen Toshiba Corporation Kıdemli İcra Kurulu Başkan Yardımcısı ve Toshiba Healthcare CEO’su Satoshi Tsunakawa, Kamu-Özel Sektör İşbirliği (PPP) projeleri kapsamında Sağlık Bakanlığı’yla sürdürülen işbirliğine devam edeceklerini ve Türkiye’de pekçok ilde kurulması planlanan entegre sağlık kampüsü projelerinde uzman bir ekiple yer alacaklarını belirtti. Satoshi Tsunakawa şunları anlattı:
“Son iki yıl içinde büyük ölçekli Sağlık Bakanlığı projeleri ile Türkiye’nin çeşitli noktalarındaki devlet hastaneleri için 183 bilgisayarlı tomografi cihazı ve 600 yüksek teknolojili ultrason sistemi sağladık. Tekil olarak özel hastanelere ve bazı devlet hastanelerine sağladığımız tıbbi cihazlarla birlikte şu anda bilgisayarlı tomografi ve ultrason sistemleri alanında Türkiye’de pazar lideriyiz. Bir yandan AR-GE faaliyetlerimizi de sürdürüyoruz. Dünyanın en gelişmiş 640 kesitli bilgisayarlı tomografi cihazı olan Aquillion OneVision Türkiye’deki en iyi üniversite hastanelerinden birinde kullanılmaya başladı. Toshiba Türkiye Tıbbi Sistemler olarak onkoloji alanında da Türkiye’ye katkı sunmak için, yakında PET-CT sistemlerimizi ve karbon iyon radyasyon tedavisi sistemlerimizi de kullanıma sunmayı hedefliyoruz.”
KANSER HASTALARINA KATKI
Toshiba’nın 2013’te kurduğu Toshiba Turkey Tıbbi Sistemler A.Ş. ile Türkiye pazarına ne kadar önem verdiğini gösterdiğini söyleyen Satoshi Tsunakawa, ultrason ve bilgisayarlı tomografi alanında yakaladıkları başarıyı röntgen ve MR cihazları alanına da taşımak istediklerini vurguladı. Tsunakawa şöyle devam etti: “Toshiba tarafından geliştirilen karbon iyon (ağır iyon) tedavi sistemlerinin Türkiye tarafından kullanılması hem Türkiye’deki kanser hastalarının sağlığına katkı sunacak, hem de Türkiye’nin komşu ülkeleri için de bir çekim merkezi haline gelmesini sağlayacaktır. Bu sistemle eski tip radyasyon tedavilerinin vücudun sağlıklı kısımları üzerinde yarattığı yan etkiler azaltılırken, karbon iyonunun üç kat daha kuvvetli ışınları hastanın çok daha az hastane ziyaretiyle daha etkili bir şekilde tedavi edilebilmesini sağlıyor. İlk olarak 1994’te geliştirilen bu sistem, şimdiye kadar 9.000’in üzerinde kanser hastasının tedavisinde kullanıldı.”