Tıbbi müdahaleye dini inanç nedeniyle veto: Yehova’nın Şahitleri

ayfer uyanik-logo.qxpMART 2016

Vücut bütün­lü­ğü­ne yapı­lan bir müda­ha­le­nin huku­ka uygun kabul edi­le­bil­me­si için, kural ola­rak, has­ta­dan rıza alın­mış olma­sı gerek­mek­te­dir. Müda­ha­le­de bulu­nu­lan kişi­nin rıza­sı, tıb­bi zorun­lu­luk ve kanun­da yazı­lı hal­ler­de aran­maz (Ana­ya­sa, m. 17 II). Keza, kişi­nin rıza­sı dışın­da, üstün nite­lik­te özel veya kamu­sal bir yara­rın bulun­ma­sı veya kanun ver­di­ği yet­ki­nin kul­la­nıl­ma­sı sebep­le­rin­den biri­nin var­lı­ğı duru­mun­da, kişi­lik hak­la­rı­na yöne­lik müda­ha­le huku­ka aykı­rı sayıl­ma­ya­cak­tır (Mede­ni Kanun m. 24 II). Buna kar­şı­lık, Has­ta Hak­la­rı Yönetmeliği’nin 22. ve 25. mad­de­le­rin­de has­ta­nın tıb­bi müda­ha­le­yi red­det­me hak­kı­na sahip oldu­ğu düzenlenmiştir.

Dini bir teş­ki­lat ola­rak bili­nen Yeho­va Şahit­le­ri, Kut­sal Kita­bın hem Tev­rat hem de İnc­il kıs­mın­da yer alan ayet­le­rin yoru­mu­na göre; kut­sal­lık içer­di­ği ve haya­tın özü­nü oluş­tur­du­ğu­na inan­dık­la­rı kanın, nak­li­ne kar­şı çık­mak­ta­dır­lar. Kan trans­füz­yo­nu­na rıza gös­te­ren üye­le­re cema­at­ten çıkar­ma yap­tı­rı­mı uygu­lan­mak­ta­dır. Bu neden­le, bu inan­ca men­sup bir has­ta, cer­ra­hî bir ope­ras­yo­na rıza gös­te­rir­ken ken­di­si­ne kan veril­me­me­si­ni yazı­lı bir beyan­la şart koşmaktadır.

Kan nak­li ve organ nak­li gibi bazı tıb­bi müda­ha­le­le­ri­ni, en geç aydın­lat­ma ve rıza aşa­ma­sın­da biz­zat ken­di­si açık­ça red­de­den bir Yeho­va Şahi­di has­ta­ya kar­şı sağ­lık çalı­şan­la­rı­nın tutu­mu nasıl ola­cak­tır? Buna kar­şı­lık, Yeho­va Şahi­di oldu­ğu anla­şı­lan bir has­ta­nın, has­ta­ne­ye bilin­ci kapa­lı ola­rak gel­miş ve haya­tı acil kan trans­füz­yo­nu­na bağ­lı ise, sağ­lık çalı­şan­la­rı­nın tutu­mu nasıl ola­cak­tır? Has­ta­sı­nın inanç­la­rı­na aykı­rı ola­rak kan trans­füz­yo­nun­da bulu­nan heki­min huku­ki sorum­lu­lu­ğu­na hük­me­di­lecek midir?

Yeho­va Şahitleri’ne veri­len tıb­bi müda­ha­le, dini, etik ve huku­ki açı­dan tar­tı­şıl­mak­ta­dır. Konu, aşa­ğı­da huku­ki açı­dan değerlendirilecektir.

Kan trans­füz­yo­nu­nu açık­ça red­de­den Yeho­va Şahi­di bir has­ta, tıb­bi müda­ha­le önce­si, acil durum­da bile kan almak iste­me­dik­le­ri­ne iliş­kin ira­de­si­ni aydın­lat­ma for­mu­na şerh düşe­rek veya yazı­lı ola­rak açık­ça ifa­de etmiş ola­bi­lir. Böy­le bir durum­da, has­ta­nın dini inan­cı­nı sor­gu­la­mak heki­min göre­vi olma­dı­ğı için, has­ta­nın bu yön­de­ki ira­de­si­ne say­gı gös­te­ril­me­li­dir. Heki­min bura­da­ki göre­vi daha çok, haya­tı ve sağ­lı­ğı için elzem olan kan nak­li­nin yapıl­ma­dı­ğı durum­da ola­sı sonuç­la­rı­nın neler ola­bi­le­ce­ği hak­kın­da has­ta­nın kap­sam­lı ola­rak aydın­la­tıl­ma­sı ile sınır­lı­dır. İler­ide ispat soru­nu ile kar­şı­la­şıl­ma­ma­sı için, kan trans­füz­yo­nu­nun yapıl­ma­dı­ğı durum­da hayat ve sağ­lık üze­rin­de ola­sı olum­suz­luk­la­rın neler oldu­ğu yönün­de has­ta­nın aydın­la­tıl­mış oldu­ğu, ancak has­ta­nın buna rağ­men kan trans­füz­yo­nu­nu red­det­ti­ği­ne iliş­kin ira­de­si­nin yazı­lı ola­rak alın­mış olma­sı önem­li­dir. Bu tür vaka­lar­da, tüm alter­na­tif teda­vi imkan­la­rı­na baş­vu­rul­muş olma­sı­na rağ­men ölüm ger­çek­leş­miş veya vücut bütün­lü­ğün­de kalı­cı zarar­lar oluş­muş ise, heki­min huku­ki sorum­lu­lu­ğu­na gidi­le­mez. Has­ta­nın ken­di gele­ce­ği hak­kın­da karar ver­me özgür­lü­ğü­nün tanın­ma­sı ve tak­di­ri­nin has­ta­ya bıra­kıl­ma­sı da bu yön­de bir yorum yapıl­ma­sı­nı gerek­tir­mek­te­dir. Tam aksi­ne, bu durum­lar­da, has­ta­nın ira­de­si göz ardı edi­le­rek kan trans­füz­yo­nu ger­çek­leş­ti­ri­lir­se, vücut bütün­lü­ğü­ne huku­ka aykı­rı ola­rak müda­ha­le­de bulu­nul­ma­sı gerek­çe­siy­le sağ­lık per­so­ne­li­nin hem cezai hem de taz­mi­nat sorum­lu­lu­ğu doğar.

Buna kar­şı­lık bilin­ci kapa­lı ola­rak sağ­lık kuru­lu­şu­na geti­ril­miş ve Yeho­va Şahi­di oldu­ğu bili­nen (anla­şı­lan) bir has­ta­nın kan trans­füz­yo­nu ile ilgi­li ola­rak önce­den açık­la­mış oldu­ğu istek­le­rin neler oldu­ğu araş­tı­rıl­ma­lı­dır. Yeho­va Şahi­di olan her has­ta kan nak­li­ni kesin ola­rak red­det­mek­te­dir, buna kar­şı­lık tarih­sel süreç içe­ri­sin­de organ nak­li­ne iliş­kin müda­ha­le­le­ri has­ta­nın kişi­sel karar­la­rı­na bıra­kıl­ma­sı yönün­de bir geliş­me gös­ter­miş­tir. Bu neden­le, Yeho­va Şahi­di oldu­ğu bili­nen her has­ta öze­lin­de, kan ve organ nak­li­ne iliş­kin rıza­sı araş­tı­rıl­ma­lı­dır. Has­ta, ken­di­si hak­kın­da karar ver­me yet­ki­si­ni bir tem­sil­ci­ye bırak­mış ola­bi­lir veya bili­nen bir tıb­bi vasi­ye­tin göz önün­de bulun­du­rul­ma­sı gere­ke­bi­lir. Has­ta­nın teda­vi­si hak­kın­da karar ver­me konu­sun­da bir tem­sil­ci tayin etme­miş­se veya tıb­bi vasi­ye­ti bulun­mu­yor­sa, fara­zi ira­de­si­nin belir­len­me­si­ne çalı­şıl­ma­ma­lı­dır. Zira tıb­bi müda­ha­le­nin red­di konu­sun­da açık ira­de” aranmalıdır.

Türk dokt­ri­nin­de kar­şı bir görüş ola­rak, acil bir duru­mun orta­ya çık­ma­sı halin­de dahi, vücu­da dışa­rı­dan kan nak­le­dil­me­ye­ce­ği konu­sun­da has­ta­sı­na kar­şı taah­hüt­te bulu­nan heki­min, ope­ras­yon sıra­sın­da, böy­le bir durum­la kar­şı­laş­ma­sı halin­de, has­ta­sı­nın ölü­mü­ne seyir­ci kala­ma­ya­ca­ğı ile­ri sürül­mek­te­dir. Zira, has­ta ile hekim ara­sın­da, müda­ha­le­de bulu­nul­ma­ma konu­sun­da yapı­lan anlaş­ma Mede­ni Kanun m. 23 uya­rın­ca kesin hüküm­süz sayıl­ma­sı gere­kir. Yeho­va Şahi­di bir has­ta, hekim­den ken­di ölü­mü­ne neden ola­bi­lecek bir konu hak­kın­da taah­hüt­te bulun­ma­sı­nı talep ede­mez. Tam aksi­ne, has­ta­ya gerek­li trans­füz­yo­nu yap­ma­yan hekim, bir insa­nın ölü­mü­ne seyir­ci kal­ma­sı sebe­biy­le hem cezai hem huku­ki sorum­lu­lu­ğu­na gidi­le­bi­lir. Has­ta­nın üstün yara­rı, ona kar­şı acil ola­rak müda­ha­le­de bulu­nul­ma­sı­nı gerek­tir­mek­te­dir”.

Vela­yet hak­kı sahi­bi Yeho­va Şahi­di ana ve/veya baba­nın çocuk­la­rı­nın haya­tı ve sağ­lı­ğı için elzem olan kan trans­füz­yo­nu­na rıza gös­ter­me­me­si duru­mu, üze­rin­de durul­ma­sı gere­ken özel­lik­li bir konu­dur. Çocu­ğun üstün yara­rı, ana-baba­nın dini veci­be­le­rin­den üstün tutul­ma­lı­dır. Kanu­ni tem­sil­ci (ana ve/veya baba, vasi) sahip olduk­la­rı vela­yet veya vesa­yet hak­kı­nı, çocu­ğun sağ­lı­ğı ve haya­tı­nı koru­mak yönün­de kul­lan­ma­lı­dır. Vela­yet hak­kı­nı bu yön­de kul­lan­ma­yan kanu­ni tem­sil­ci, hak­kı­nı kötü­ye kul­lan­dı­ğı kabul edi­lir ve haki­me baş­vu­ru­lur (bkz. Has­ta Hak­la­rı Yönet­me­li­ği, m. 24 IV). Ancak hekim, haki­me ancak kan ürün­le­ri­nin kul­la­nıl­ma­dı­ğı alter­na­tif teda­vi yön­tem­le­ri­ne baş­vu­ru­la­ma­ya­ca­ğı durum­lar­da baş­vur­ma­lı­dır. Acil hal­ler­de, Sav­cı­lık maka­mı­na baş­vu­rul­ma­lı, ted­bir nite­li­ğin­de karar alın­dık­tan son­ra çocu­ğa müda­ha­le­de bulu­nul­ma­lı­dır. Ayrı­ca ayırt etme yete­ne­ği­ne sahip olan küçü­ğün, teda­vi­ye iliş­kin rıza­sı alınmalıdır.

Son söz: Ola­ya nere­den bak­tı­ğı­mız önem­li­dir. Bir taraf­ta, dini inanç­la­rı­na ölü­mü bile göze ala­cak dere­ce­de bağ­lı olan has­ta­lar; diğer taraf­ta, görev­le­ri, insan haya­tı kur­tar­mak olan hekim­ler bulunmaktadır.

İlgili Haberler

Leave a Comment