Telecommunication ve medical terimlerin birleştirilmesiyle türetilen bir kavram olan tele-tıp (telemedical), uzak merkezler arasında bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanarak tanı, tedavi, takip, değerlendirme amaçlarıyla fizyolojik işaretlerin gönderilmesi, depolanması ve sağlık hizmetlerinin sunumu olarak tanımlanmaktadır. Tele-tıp iletişimi ülke ile sınırlı değildir. Tele-tıbbın çeşitleri sayısal olarak teknolojik gelişmelerle paralel olarak artmaktadır. Tele-tıp uygulamaları arasında örneğin; tele-monitoring, tele-konsültasyon, tele-konsil, tele-uzmanlık, tele-cerrahi, tele-asistans, tele-radyoloji, tele-patoloji, tele-kardiyoloji sayılabilir. Buna karşılık, sağlık bilgilendirme portalleri, elektronik hasta veri sistemi, elektronik hasta sevk veya e‑ilaç, tele-tıp uygulamaları olarak kabul edilmemektedir.
Tele-tıbbın bir çok avantajları bulunmaktadır: kırsal bölgelere sağlık hizmetinin götürülmesi; uzman sağlık personelinin ve maliyeti yüksek tıbbi teknolojinin belirli illerde toplanması ile maliyetin düşürülmesi; hastaların muayenesini yolculuk için para harcamadan gerçekleştirebilme olanağının bulunması, hastaların bekleme süresinin kısalması. Buna karşılık, hasta-hekim ilişkisinin anonim hale gelmesi, yani mekânsal mesafeden kaynaklı yabancılaşma ve tele-tıp uygulaması için gerekli teknik donanımın istenilen seviyede olmaması gibi dezavantajları bulunmaktadır. Buna rağmen, tele-tıp başta Amerika, İskandinav ülkeleri ve Avrupa, elektronik sağlık hizmeti (e‑Health) için enformasyon ve komünikasyon teknolojisi içerisinde özellikle tele-tıbbın etkinliğini görmüş ve çok uzun yıllardır bu alanda Ar-Ge çalışmalarını teşvik etmektedirler. Bizde de, “Türkiye e‑Sağlık Strateji ve Uygulama Planı” çerçevesinde, 2007 yılında tele-tıp pilot projesi başlatılmış; 2008 yılında tele-tıp projesi devreye girmiş ve tele-tıp projesinin izleme ve değerlendirmesi yaygınlaştırılmış, özellikle görüntüleme (radyoloji, patoloji, EKG) alanlarında uzaktan sağlık hizmeti sunumunun verilebilmesi ve kronik hastaların da takibi amacıyla, tele-tıp ve tele-sağlık sistemlerinin 2014 yılı sonuna kadar devlet hastanelerinin en az %15’inde yaygınlaştırılması hedeflenmiştir. Sağlık Bakanlığı’nın “Sağlıkta 2023 Vizyonu”na göre; hastaneler arasında bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımı ile uzaktan tanı, tedavi, takip ve değerlendirme imkanları sunan tele-tıp ile tüm Türkiye’de radyolojik görüntü paylaşımına geçilecek, internet üzerinden tıbbi danışmanlık (e‑aile hekimliği) hizmeti verilecektir.
Hukuki ve etik değerler temelinde teknolojik gelişmelerin sağlık sistemine entegre edilmesine karşı konulamaz. Peki, tele-tıp uygulaması, yürürlükteki kanun hükümleri ile uyumlu mudur? Bu soruyu hukuktaki ilkeler ışığında tartışmaya açmak gerekiyor. Örneğin, “uzaktan teşhis ve tedavi yasağı”, Türk Borçlar Kanunu, Tıbbi Deontoloji Tüzüğü ve Hekimlik Meslek Etiği Kuralları’nda, kural olarak, (konsültasyon hariç) hekime hastası ile doğrudan doğruya teması gerekli kılmaktadır. Uzaktan teşhis yasağı ve hekimin kişisel edim yükümlülüğü ilkeleri; tele-radyoloji, tele-patoloji uygulamalarında sorun yaratmayacağı düşünülse de tele-cerrahide tartışmaya açık bir konudur.
Diğer taraftan, sınırötesi tele-tıp uygulamalarından kaynaklanan hukuksal sorunların çözümünde hangi ülkenin hukukunun uygulanacağı, tele-tıp uygulamasının hukuken nitelendirilmesine bağlıdır. Tele-tıp uygulaması ile verilen hizmet hukuken hangi hukuki kalıp içerisinde yer alır? Tıbbi müdahale olarak vasıflandırılabilir mi? Kanaatimize göre, tele-tıbbın tüm görünüş şekillerinde, az veya çok tıp bilgisine ihtiyaç duyulmaktadır ve sağlık personelleri tarafından yerine getirilmelidir. Türk hukukunda “Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzi İcrasına Dair Kanun”a göre, hekimlik mesleğinin icrası için tıp fakültesinden diploma sahibi olmak, bu diplomaların geçerli olabilmesi için Sağlık Bakanlığı tarafından tasdik ve tescil edilmiş olması, yabancı ülkeden alınan diplomaların da muadeletinin alınması şart koşulmuştur. Bu bilgiler eşliğinde, yabancı ülkeden tele-tıp hizmeti veren hekimin, hekimlik ruhsatı bakımından bulunduğu ülkenin yasal koşulları mı yoksa hastanın bulunduğu ülkenin yasal koşulları mı dikkate alınmalıdır? Açıklığa kavuşturulması gereken ilk sorun budur.
Tele-tıp uygulaması bakımından ayrıca aşağıdaki hususlar dikkate alınmalıdır:
• Tele-tıp hekimliği asgari sözleşme ücreti tarifesi hazırlanmalı,
• Tele-tıp, hastanın mı yoksa sağlık kuruluşunun tercihine mı bırakılacağı açıklığa kavuşturulmalı,
• Sağlık sigortası kapsamına alınmalı,
• Hekimin sır saklama yükümlülüğü korunarak hastanın kişisel verilerinin aktarılmasında; veri kaybı, veri hırsızlığı, verilere erişim yetkisi gibi konular için sistem içerisinde yeterli güvenlik tedbirleri sağlanmalı,
• Tele-tıp üzerinden veri aktarımında hasta aydınlatılmalı ve rızası alınmalı,
• Sınırötesi tele-tıp uygulaması esnasında zarar gören hastanın,
• Davayı kendi ülkesinde açabileceği gibi hekimin bulunduğu ülkede de açabileceği,
• Hasta-hekim arasında kurulan tedavi sözleşmesine veya hasta-sağlık kuruluşu arasında kurulan hastaneye kabul sözleşmesine aykırılıktan dolayı açılan tazminat davalarında, uyuşmazlığa hekimin bulunduğu ülke hukukunun uygulanacağı, öngörülmeli,
• Uyuşmazlığın görüleceği ülke mahkemesi ve uygulanacak ülke hukuku belirsizliğini önlemek için tele-tıp uygulaması ile bağlantılı sözleşmeler yazılı yapılmalı;
• Sözleşmeye yetki şartı ve hukuk seçimi klozu eklenmelidir.
Son söz; hukuk, teknolojik gelişmelerin gerisinde kalmamalıdır.