MAYIS 2016
Sağlık hakkı, kategorik olarak sosyal haklar arasında yer alan ikinci kuşak hakları arasındadır. Pek çok uluslararası sözleşmelerde olduğu gibi Anayasa (AY) madde 17 I uyarınca da herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Kişilerin sağlık hizmetine erişimi konusunda Devletin önemli görevleri bulunmaktadır. Ancak, Devlet bu görevlerini amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirebilecektir (AY m. 65). Netice itibariyle, sağlık hakkı, bir insan hakkı olarak herkese tanınmıştır. Herkes ifadesi ile, bu hakka erişimde yabancı-vatandaş ayırımının yapılmadığı anlaşılmaktadır. Sağlık hakkına erişim yabancılar için farklı koşullara bağlanacaksa, bunun ancak milletlerarası hukuka uygun olarak kanunla yapılabileceği öngörülmüştür (AY m. 16). Bu esaslar gözetilerek, ülkemizde geçici koruma altında olan Suriyeli hastaların sağlık hizmetine erişimi özel düzenlemelere tabi tutulmuştur.
Türk hukukunda uluslararası koruma kapsamı içerisinde olan mülteci, şartlı mülteci, ikincil koruma başvurusu veya statüsü altında olan yabancılar ile geçici koruma altında olan Suriyelilerin sağlık hizmetine erişimi farklı yasal temellere dayanmaktadır. Uluslararası koruma statüsünde olan yabancılar, genel sağlık sigortalı kabul edilmektedirler ve herhangi bir sağlık veya sosyal güvenlik primi ödemek zorunlulukları olmadan SGK ile sözleşmeli tüm kamu ve özel hastanelerden diledikleri sağlık yardımını alabilmektedirler (bkz. 2013 tarihli Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (YUKK), m. 89 (3); 2016 tarihli Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik, m. 107; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, m. 60 I).
Ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak sınırlarımıza gelen ve ya sınırlarımıza geçen kişilere (örneğin Suriyelilere) geçici koruma sağlanabileceği (YUKK, m. 91); bu kişilerin Türkiye’ye kabulü, Türkiye’de kalışı, hak ve yükümlülükleri, Türkiye’den çıkışlarında yapılacak işlemler, kitlesel hareketlere karşı alınacak tedbirlerle ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlar arasındaki iş birliği ve koordinasyon, merkez ve taşrada görev alacak kurum ve kuruluşların görev ve yetkilerinin belirlenmesi amacıyla 2014 yılında Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak “Geçici Koruma Yönetmeliği”nin 27. maddesi geçici koruma altında olan kişilerin sağlık hizmetine erişimi hususunu düzenlemektedir. Buna göre, Suriyeli hastalardan, ister barınma merkezlerinin içinde ister dışında olsunlar, temel ve acil sağlık hizmetleri ile bu kapsamdaki tedavi ve ilaçlardan hasta katılım payı alınmayacağı; ikinci ve üçüncü basamakta sunulan sağlık hizmetleri de dahil olmak üzere, sağlık hizmeti bedelleri; Sosyal güvenlik Kurumu (SGK) Başkanlığı tarafından genel sağlık sigortalıları için belirlenmiş olan Sağlık Uygulama Tebliği’nde belirlenmiş bedeli geçemeyeceği; sunulan sağlık hizmet bedeli Sağlık Bakanlığı kontrolünde SGK Başkanlığı tarafından genel sağlık sigortalıları için belirlenmiş olan SUT’deki bedeli geçmeyecek şekilde AFAD tarafından ödeneceği; geçici korunanlar, kural olarak, acil ve zorunlu haller dışında, özel sağlık kuruluşlarına doğrudan başvuramayacağı; sınırı ilk geçişte ve acil durumlarda, henüz kayıt işlemlerini tamamlamamış olan Yönetmelik kapsamındaki yabancılara, sağlık hizmetlerinden yararlanabilmeleri için kimlik bilgilerine göre işlem yapılacağı öngörülmüştür. Geçici Koruma Yönetmeliği’nin yanı sıra, “Geçici Koruma Altına Alınanlara Verilecek Sağlık Hizmetlerine Dair Esaslar” ve “Geçici Koruma Altındaki Kişilere İlişkin Sağlık Hizmetleri Yürütülmesi hakkında 2015⁄8 sayılı Genelge” dikkate alınmalıdır. İlgili Genelge hükümlerine göre, Geçici Koruma Yönetmeliği kapsamında bulunan yabancıların, bulaşıcı ve salgın hastalıklardan korunma hizmetleri ve acil sağlık hizmetleri hariç, kayıt işlemi tamamlanmamış ise sağlık hizmetlerinden yararlanamayacağı; kural olarak kalmalarına izin verilen illerde sağlık hizmeti almaları gerektiği; bu kişilere sunulan sağlık hizmetinde Merkezi Nüfus İdare Sistemi (MERNİS) ve Eczane Provizyon Sistemi (MEDULA) gibi bilişim sistemlerinin kullanılabilirliği; geçici koruma altındaki yabancılara SGK Başkanlığı tarafından genel sağlık sigortalılar için karşılanan sağlık hizmetleri ve bedelleri ölçüsünde sağlık hizmeti verilebileceği; karşılanabilecek tedavi hizmetlerinin Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı ile Sağlık Bakanlığı Arasında Götürü Bedel Üzerinden Sağlık Hizmeti Alım Protokolü hükümleri doğrultusunda verileceği; tedavi giderlerinin, Protokolde belirlenen götürü bedel üzerinden AFAD tarafından afet ve acil durum faaliyetleri ödeneğinden Sağlık Bakanlığı’na ödenek aktarmak suretiyle karşılanabileceği öngörülmüştür. Buna karşılık elektronik yazılımlı yüksek maliyetli cihazlarla yapılan tedavilerin ücretleri karşılanmayacaktır. Aynı şekilde, ülkeye giriş yapmadan oluşmuş organ ve uzuv kayıplarına ilişkin tedavi giderleri asgari düzeyde (basit, mekanik ortoz ve protezler) karşılanabilecektir.
Son söz; meseleyi hangi açıdan sorguladığınız önemlidir. Bir tarafta, ülkesinden edinmiş insanların temel insan hakkı olan sağlık hakkı ve insani yardım anlayışı, diğer tarafta devletin sağlık hizmeti sunumu için ayırmış olduğu mali kaynakların vatandaş ile geçici koruma altına alınan yabancılar arasında adil dağılımı…