HEMOFİLİ / MAYIS 2016
17 Nisan Dünya Hemofili günü nedeni ile Türkiye Hemofili Derneği tarafından düzenlenen basın toplantısında Türkiye Hemofili Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Zülfikar ve bizzat bu hastalıkla yaşayan hastalar, hemofili hastalığı ile ilgili sorunları, tedavide sunulan yenilikleri ve tedaviye ulaşmadaki zorlukları anlattı.
Hemofili hastalığının tedavisinde umut verici gelişmeler yaşandığını belirten Prof. Dr. Zülfikar, “Hastalar artık kanama olmadan da kanamadan korunmak amacıyla faktör kullanabiliyor, her hastanın evinde ilaç bulunabiliyor. Hemofilik kişinin baba ve annesinin sosyal güvenliği olması şartı aranmıyor, bu da tedaviye erişimi kolaylaştırmaktadır. Aileleri-hasta yakınlarını bilgilendirmek ve enjeksiyonları kendilerinin yapmasını sağlamak için hemşire hizmeti sağlanabiliyor. Ülkemizde tedavi ürünlerinin üretilebilmesi de gündemde” dedi.
SORUNLAR BÜYÜK
Bu gelişmelerin yanı sıra yaşanan bazı gecikmeler nedeni ile hemofili hastalarının sıkıntılar yaşadığını da ifade eden Zülfikar, “Yeni çıkan ve tedaviyi kolaylaştıracak olan ilaçlara izin verilmesini bekliyoruz. Yeni ilaçların ruhsatlanmalarında gecikmeler yaşanıyor, yeni tedavilerle ilgili araştırmalar için etik kurul izinleri gecikiyor, izinle alınması gereken hayati ilaçların ‘endikasyon dışı ilaç dairesi’ tarafından izinleri geciktiriliyor, izin alınsa dahi bunun bedelinin Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından ödenmesi her zaman mümkün olmuyor ve hastalar zor durumda kalıyor. Tedavinin ağırlığı, sorumluluk ve uzmanlık gerektirmesinin yanı sıra SGK tarafından ödenen tutar masrafları dahi karşılanmadığı için özellikle kas, eklem, iskelet sistemi sorunları olanların ortopedik ameliyatlarının gecikmesi, hatta yapılamaması gibi sonuçlar doğabiliyor. Diğer yandan, bu hastaların tedavisi için belirlenen performans puanlarının, bedellerinin güncelliğini ve gerçekçiliğini yitirmiş olması, tedavi ve takip merkezleri ile Bilgi-Yönetim-Sürveyans Sistemi (HemophiLINE) Yönetmeliği’nin çıkarılmaması nedeniyle hastaların belli bir yere bağlanamaması, tedavilerinin aksaması, verilerin kontrolünün mümkün olamaması, düzensiz takip nedeniyle ilaç kullanımının kontrolsüzlüğü ve milli servet kaybı, akademik iş gücü ve zaman kaybı yaşanmasına neden oluyor” diye konuştu.
Basın toplantısında hemofili hastalığını anlatan Mehmet Şirin Aydar şu açıklamalarda bulundu:
“Hemofili‑A hastasıyım, faktör düzeyim 0.5, bir aylıkken beyin kanaması geçirdim. Teşhis öyle konuldu. Şu an 19 yaşındayım. İki defa radyoaktif tedavi sağ ayak bileğime yapıldı. Haftada üç gün profilaksi alıyorum. Profilaksi almayınca kanamalar sık sık oluyordu. Hayattan kopuyorduk. Ağır Hemofili olduğum halde plofilaksi kullandığım için kanama olmuyor artık, olsa da çok nadiren.”
7 yaşındaki hemofili hastası Ege Elal hastalığı ve yaşamına etkilerini anlattı:
“Yedi yaşındayım, ilkokul birinci sınıfa gidiyorum. Kanamalarım olduğu zaman okula gidemiyorum. Her hafta damar yolundan yapılan tedaviler canımı acıtıyor. Bütün bunlar üzücü olmasına rağmen hemofili ile barışık ve mutlu yaşamayı öğrendim. İlacımı yaptırıp, bisiklete biniyorum, arkadaşlarımla oyunlar oynuyorum, İngilizce ve ritim kursuna gidiyorum.”
Hemofili‑A (Ağır tip) hastası Solmaz Ayın hemofili ile geçirdiği uzun yıllardan bahsetti:
“1965 doğumluyum, Maltepe Belediyesinde çalışmaktayım. Üç yaşındayken İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’nde hemofili teşhisi kondu. 2014’te iki diz protezi oldum, ameliyatım çok güzel geçti. Düzenli profilaksi alıyorum. Kısa süre önce de dişten ameliyat oldum, çok iyi geçti, sekiz tane implant takıldı ve kanamam olmadı çok şükür!”
Mertcan Akkirmanlı da düzenli tedavi ile sağlıklı bir yaşam sürdüğünü ifade etti:
“12 yaşındayım. Hastalık teşhisi altı aylıkken konulmuş, ilk ciddi faktör almam üç yaşında bademcik ameliyatı olma olayında gerçekleşmiş. Yapı olarak hareketli bir çocuk olduğumdan ve tabii ki okul ortamından dolayı, sık sık eklem ve kas kanamalarına maruz kalabiliyorum. Ama haftada üç kez profilaksi kullanarak sağlıklı bir yaşam sürdürüyorum.”
Hemofili Bilgi, Takip ve Sürveyans Sistemi’nin amacı:
• Multidisipliner tedavi için gerekli uzman, hemşire, diş hekimi ve diğer eleman ihtiyacının belirlenmesi ve eksik olanlarının yetiştirilmesi,
• Multidisipliner tedavi için gerekli olan merkezlerin koordinasyonu, eksik olanların tamamlanması,
• Cerrahi girişime ve fizyoterapiye ihtiyacı olan hastalar, inhibitörlü hastalar, düzeyleri, ITI tedavileri vb. takip etmek,
• Tedavi maliyetleri gibi ulusal düzeyde bilgi bütünlüğüne sahip olmak.
Profilaksinin amacı nedir?
• Ağır hemofili hastasında en önemli sorun olan, gelişmesi muhtemel hemofilik artropati denilen eklem sakatlıklarını,
• Hem hayati hem de diğer kanamaları önlemek,
• Hastaneye yatış ve ortopedik ameliyat sayısını azaltmak,
• Hemofili hastasının ve ailesinin hayat kalitesini yükseltmek, psiko-sosyal yönden normal hayatla bütünleşmelerini sağlamaktır.
Tedaviden beklenen nedir?
• Kanamaları (Hafif, orta-ağır, hayati kanamalar) durdurmak,
• İnhibitör geliştiğinde eradike etmek,
• Acil cerrahi girişimlerde kanamayı durdurmak,
• Gerekli cerrahi müdahaleleri yapmak (KBB, genel cerrahi, sünnet, diş vb.)
• Deformite – sekel – sakatlıkları düzeltmek (Ortopedik cerrahi),
• Sosyal hayata uyumsuzluğu önlemek (Okul, iş, aile kurma, evlat sahibi olma…),
• Başkalarına bağımlı yaşamaya son vermek (Hayata katkıda bulunma, başkalarına yardımcı olma, paylaşma…)