Dr. Erhan BAŞ / Bilim İlaç Genel Müdürü
Kimdir?
1983 yılında İstanbul Tıp Fakültesi’ni bitirdi. 1993 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nde Biomedikal Mühendisliği master derecesini tamamladı Harvard, Wharton ve London Business School başta olmak üzere birçok üniversitede eğitimler aldı.
1990 yılında ürün müdürü olarak başladığı ilaç sektöründe çeşitli kademelerde yöneticilik yaptı. 2000 yılından bu yana Bilim İlaç’ta Genel Müdürlük görevini yürütüyor.
Dr. Erhan Baş’ın Sporcu bir geçmişi var. Uzun yıllar Beşiktaş Basketbol A takımında oynadı. Şu anda firmadaki çalışmalarının yanında, Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği, Özel Sektör Gönüllüler Derneği, Türkiye Etik ve İtibar Derneği, Sürdürülebilir Kalkınma Derneği gibi sivil toplum kuruluşlarında yönetim kurulu üyesi olarak topluma katkı sağlayacak projelerde yer almaya gayret ediyor.
Türk İlaç Sanayisi keskin dönemeçlerden geçiyor. Yeni döneme, ekonomik kuralların izin verdiği ölçüde, sektörün duayenleri yön vermeye çalışıyorlar. Biz de ilaç sanayinin şu anda içinde bulunduğu durumu Türk önde gelen ilaç firmalarından Bilim İlaç’ın genel müdürü Dr. Erhan Baş’la konuştuk.
Bilim İlaç’ın Türk ilaç pazarındaki profilini kısaca alabilir miyim?
Bilim İlaç 1953 yılında kurulmuş; stratejik önemi olan ilaç konusunda, üretim ve pazarlama faaliyeti gösteren yüzde yüz Türk sermayeli bir şirkettir. Türk ilaç sektöründe faaliyet gösteren 300 ulusal ve uluslararası firma arasında, 2011 yılı sonu itibariyle TL bazındaki sıralamada en büyük üçüncü firma olarak yer aldık. Aynı zamanda doktorların reçetesine en fazla giren ikinci firma olduk. Her zaman büyümeyi, farklılaşmayı ve rakiplerinden bir adım önde olmayı hedefleyen firmamız, ilaç sektöründeki değişimi görerek ve kronik pazarlardaki payını artırmayı hedefleyerek, Türk ilaç pazarında 2002 yılında dokuzuncu sırada iken bugün üçüncü en büyük firma konumuna gelmiş ve son 5 yılda sektörde en çok büyüyen firma olma başarısını göstermiştir.
Bugün pazarda 198 adet ruhsatlı ilacımız bulunuyor ve birçok ilacımız kendi pazarlarında lider konumunda…
Bilim İlaç Avrupa Kalite Ödülü’nü alan ilk ilaç firması oldu. Bu ödüle giden kalite süreci nasıl gerçekleşti?
1998 yılından itibaren uygulamaya başladığımız stratejik planlama çalışmalarımız bu sürecin başlangıcıdır diyebilirim. Temellerini attığımız yapılanmalar sonrasında EFQM (European Foundation for Quality Management – Avrupa Kalite Yönetimi Vakfı) Mükemmellik Modeli çerçevesinde, çağdaş yönetim odaklı çalışmalar başlattık. Kullandığımız bu mükemmellik modeli sadece firmanın değil; toplumun, çalışanın, müşterilerin, tedarikçilerin yani tüm paydaşlarının faydasını önemseyen bir model. Bu modeli benimsemek, stratejik planlarımızı yapmak, uygulamak, diğer sektörlerdeki “iyi uygulamaları” incelemek, firma içinde yaygınlaştırmak ve öğrenen bir organizasyon kurarak değişime liderlik etmek ile bugün bulunduğumuz seviyelere geldik.
Hayata geçirilen başarılı çalışmalar neticesinde; 2004 yılında EFQM Mükemmellikte Yetkinlik Onayı, 2006 yılında TÜSİAD KalDer tarafından verilen “Ulusal Kalite Büyük Ödülü” ve 2010 yılında TÜSİAD KalDer tarafından verilen “Mükemmellikte Süreklilik Ödülü”ne layık görüldük. Her iki ödül de Türk ilaç sektöründe alınan ilk ve tek ödül olma özelliğini taşıyor.
2011 yılında da Avrupa’da 30.000’den fazla kuruluşun uyguladığı ve son 3 yıldır aralarında dünya devlerinin de bulunduğu hiçbir firmanın alamadığı Avrupa Kalite Büyük Ödülü’ne layık görüldük. Bu büyük ödüle ilave olarak, dört kategoride birden Başarı Ödülü de yine ilk kez Bilim İlaç’a verildi. 1992 yılından itibaren verilmekte olan Avrupa Kalite Ödülü’nde bugüne kadar büyük ödülün yanında 4 ayrı kategoride birden Başarı Ödülü’ne layık görülen hiçbir kuruluş olmamıştı. Bu ödülü ülkemize ve sektörümüze kazandırmış olmaktan dolayı büyük gurur ve mutluluk duyuyoruz.
Bu sürecin Bilim İlaç içindeki yansımaları nasıl oldu?
EFQM Mükemmellik Modeli’ni benimseyip yeni yönetim modeline geçmeye karar verildiğinde, bunu uygulamaya almanın en iyi yolunun şirket bünyesine yaymak olduğunu tespit ettik ve stratejik planımızı buna göre şekillendirdik. Avrupa Kalite Büyük Ödülü’nü kazanmamızda 2000’den fazla çalışanımızın bu modeli benimseyip uygulamalarının ve değişime liderlik etmelerinin büyük payı olduğunu her zaman vurguluyorum. Kendilerini yönetim modelinin bir parçası olarak gören çalışanlarımız yapılan iyileştirmelere yönelik yaratıcı fikirlerini bizimle paylaştılar. Bu sayede işi sahiplendiler ve başarıya giden yolda önemli bir adım atmış olduk.
Bu süreçte, çalışanlarımız ve yöneticilerimiz yurtiçi ve yurtdışı olmak üzere çok çeşitli eğitimler aldılar. Yönetim ve karar alma mekanizmalarında köklü değişiklikler yaptık. Kurullarımız aracılığıyla katılımcılığı esas alan demokratik yönetim yapısına geçtik.
Bunlara ek olarak ailelerimizi de her zaman şirketimizin bir parçası olarak gördük. Çalışanlarımızın başarısının arkasındaki stratejik başarı faktörünün ailelerimiz olduğunu düşünüyorum. Çalışanlarımız ailelerinin desteğiyle en zorlu süreçlerin üstesinden gelmeyi bildiler. Aldığımız başarı ödüllerinin arkasında bu ve buna benzer Bilim’e özgü uygulamalar yattığını görmekten büyük mutluluk duyuyoruz.
Tüm bu ödülleri alarak Avrupa’da benchmark olmamızın, diğer firmalardan farklılığımızı ortaya koymamız açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Avrupa’nın önde gelen firmalarından çok sayıda kıyaslama talebi alıyoruz. Hem yurtiçinden hem yurtdışından başarı hikayemizle ilgili bilgi talepleri geliyor. Bunlar çok gurur verici gelişmeler… Yalnızca Türk İlaç sektörü için değil Türkiye’deki tüm sektörler için başarılı bir kurumsal uygulama örneği olduğumuzu düşünüyoruz.
Çalışanları Bilim İlaç’ı nasıl bir firma olarak görüyor? Çalışma ortamı, kariyer planlaması fırsatları açısından değerlendirir misiniz?
Bilim İlaç olarak İK çalışmalarımızı, kurumsal değerlerimizden olan “İnsan Mutluluğu” ve İK stratejilerimiz içerisinde yer alan “çalışan mutluluğu ve bağlılığını artırmak” çevresinde yapılandırıyoruz. Firmamızda birçok yenilikçi insan kaynakları uygulamasının kullanıldığını ve bu konuda öncü olduğumuzu söyleyebilirim.
Çalışanlarımızın Bilim İlaç’a ve uygulamalarımıza bakış açılarını, yorumlarını almak üzere 2000 yılından bu yana çalışan memnuniyeti anketleri (ÇMA) gerçekleştiriyoruz. Her yıl yükselme trendi gösteren ÇMA sonuçlarımız, Türkiye ortalamasının üzerinde yer alıyor.
EFQM’den aldığımız 4 başarı ödülünden biri olan “Dengeli Sonuçlar Yaratma” ödülünü de, çalışanlarımızın şirket uygulamalarımızı ne ölçüde olumlu değerlendirdiklerinin en büyük kanıtı olarak görebiliriz.
Her yıl ÇMA sonrasında gerçekleştirdiğimiz focus grup çalışmalarımız ile çalışanlarımızdan geri bildirimler alıyor; iyileştirme planları hazırlıyoruz. Ayrıca çalışma ortamı ile ilgili ayrı bir anket yaparak taleplerini alıyor ve iyileştirme planları oluşturarak, uygulamaya alıyoruz.
Şirketimizde kariyer planlaması tüm pozisyonlar için yapılıyor ve çalışanlarımız “Kariyer Yönetim Sistemi”miz içerisinde değerlendiriliyor. İnsan kaynakları yönetim anlayışımız açık pozisyonlarda içten terfinin desteklenmesi yönünde ve 2011 yılı içeriden atama oranımız %88,2. Tüm bu uygulamaların çalışan mutluluğuna önemli katkısı olduğuna inanıyorum.
Bilim İlaç Kurumsal Sorumluluk Raporu ile dünya çapında kabul edilmiş raporlama standardı kuruluşu Global Reporting Initiative (GRI)‘dan “A” seviye rapor onayı aldı. Bu süreci ve Bilim İlaç için anlamını dile getirir misiniz?
Bilim İlaç’ın kurumsal anlamda sürdürülebilirlik yolculuğu 2006 yılında başladı. İlk kurumsal sorumluluk raporlamasını 2009 yılında gerçekleştirdik. Raporumuz hem Bilim İlaç’ın hem de Türk ilaç sektörünün yayınladığı ilk kurumsal sorumluluk raporudur.
Bilim İlaç Kurumsal Sorumluluk Raporu 2010, yayınladığımız ikinci raporumuz… Bu raporumuz dünya çapında kabul edilmiş raporlama standardı kuruluşu olan GRI (Global Reporting Initiative) G3 standartlarına göre hazırlandı ve GRI tarafından A derecesi rapor olarak kabul edilerek örnek raporlar arasında yerini aldı. Bu da Türkiye’de tüm sektörler için bir ilkti…
“A” derecesi ile kabul edilen bir rapor, sürdürülebilirlik konusunda şirketler tarafından ölçümlenebilir hedefler konulmasını ve yıllar itibariyle sağlanan iyileşmelerin ilerleyen raporlarda izlenmesine imkan vermektedir. Bu da sürdürülebilirlik yaklaşımımızın kısa vadeli olmadığının, stratejik planlamalarımızda kilit rol oynadığının önemli bir göstergesi olarak karşımıza çıkıyor.
Bilim İlaç, sürdürülebilir bir gelecek için sorumluluk alan, sürdürülebilirlik çalışmalarına öncülük eden ve bu doğrultuda yatırımlar yapan Türkiye’deki sayılı firmalardan biridir ve sürdürülebilirlik çalışmalarına her geçen gün hız vererek devam edecektir.
Sağlık Bakanlığı’nın ilaç fiyatları üzerinden yaptığı iskontolar ilaç sanayiini nasıl etkiledi? Bütçelerdeki kısıntılar faaliyetlere nasıl yansıdı?
Son iki yıl içerisinde yapılan düzenlemelerle ilaç fiyatlarındaki büyük düşüşler, Türk ilaç pazarında var olmayı güçleştirdi. Son olarak Sağlık Bakanlığı Kasım 2011’de önemli oranda indirimler gerçekleştirdi. Bununla birlikte ilacın geri ödemesini gerçekleştiren SGK da kurum iskonto miktarını artırdı. Dolayısıyla sanayi olarak hem Sağlık Bakanlığı’nın hem de SGK’nın indirimleri ile karşılaştık.
Gelişmeler ışığında birçok firma küçülme, yeni ilaç sayılarını azaltma, istihdamı sınırlama gibi önlemler almak ve yatırımlarını durdurmak zorunda kaldı. Yaşanan bu krizin etkisinin özellikle sektörün insan kaynakları, pazarlama ve satış bölümlerinde önemli derecede hissedildiğini söyleyebiliriz.
Sağlık Bakanlığı’nın ilaç tanıtımına getirdiği kısıtlamaları aşmak için ne tür çözümler geliştiriliyor?
Bakanlığın tanıtım ilkeleri konusunda bizim çalışma şeklimiz ve etik prensiplerimiz dışında yeni bir şey getirdiğini düşünmüyoruz. Bunlar zaten olması gereken ve rekabeti düzenleyen ilkeler. Biz bakanlıktan çok daha önce bu çalışmaları yapmış, Bilim İlaç etik ilke ve prensiplerimizi belirleyerek yeni iş modellerimizi oluşturmuştuk. Dolayısıyla yeni tanıtım ilkeleri bizim için bir zorluk oluşturmadı.
Sektörde oyuncunun fazla olması tanıtım faaliyetlerinde zamanın iyi planlanması ve değerlendirilmesi zorunluluğunu getiriyor. Bu kapsamda medikal bilgi düzeyinin yüksek olması, zaman planının iyi oluşturulması kritik hale geliyor. Tanıtım faaliyetlerinde bilimsel toplantıların ve eğitimlerin artırılması, inovatif tabanlı teknolojinin yakından takip edilerek farklı tanıtım materyallerinin iyi kullanılması günümüzün getirdiği zorunluluklardan…
Son yıllarda üst üste yaşanan krizlerden ilaç sektörünün çıkardığı tecrübeler nelerdir?
Türk ilaç sektöründeki küçülme, ilaç firmalarının yeni yatırımlara yönelmelerini ve geleceğe yönelik stratejik atılımlarını gerçekleştirmelerini çok zorlaştırıyor. Bu gelişmelerin ışığında ilaç firmalarının hayatlarını sağlıklı bir şekilde devam ettirebilmelerinde üç faktörün öne çıktığını düşünüyorum.
Öncelikle “pazara sunulacak yeni ürünlerdeki hız ve çeşitlilik”, firmalar için büyümek ve farklılaşarak rekabette bir adım öne çıkabilmek açısından kritik önem kazandı. Firmaların stratejik planlarını yaparken orta ve uzun vade olarak ayrıştırmaları ve yeni ürüne hızlı ulaşım için Ar-Ge’ye çok önem vermeleri gerekiyor. Bilim İlaç olarak biz, Türkiye’de Ar-Ge merkezi olarak kabul edilen 4 merkezden en büyüğüne sahibiz. Bu tesiste 110 bilim insanımız bizim için birçok yeni ürünü hızlı bir şekilde geliştiriyorlar.
İkinci önemli nokta ise Türk ilaç pazarının küçüldüğü bir dönemde “dışa açılmak ve ihracata yönelerek özellikle Amerika ve Avrupa pazarları gibi büyük pazarlarda var olmak”tır. Bu da ancak ihracata dönük, düzgün yapılan bir stratejik plan, risk yönetimi ve Ar-Ge çalışmalarına verilen önem sonucu birçok yeni ürünün dış pazarlar için geliştirilmesi ile mümkün olabilir.
Bir diğer önemli faktör ise her geçen gün artan rekabetle mücadele edebilmek için ”verimlilik odaklı süreçlere sahip olabilmektir”. Bu da süreçlerin sistematik bir şekilde hazırlanarak uygulanması, iyileştirme çalışmalarına ve verimliliğe odaklanılması, bunları sağlayabilmek için de yetkin insan kaynağının firmaya çekilmesi, tutundurulması ve geliştirilmesi ile mümkün olabilir.
İlaç sektörü oldukça dinamik bir sektör olduğu için değişimi öngörmek ve yönetmek, ürün dağılım ve performansını iyi analiz ederek etkin bir yönetim anlayışı geliştirmek bizim sektörümüzde daha da kritik önem kazanıyor. Her zaman B planınızın olmasını gerektiren bir atmosferde hizmet veriyoruz.
Bilim İlaç’ın ihracata yönelik çalışmalarını değerlendirir misiniz? Bu konudaki hedefleriniz nelerdir?
Daha önce de belirttiğim gibi ihracatın büyük önem kazandığı bir süreçteyiz. Global pazarlarda olabilmek için fabrikalarımızın gerekli onayları alması konusuna büyük hassasiyet gösterdik. Bilim Gebze tesisimizin sahip olduğu İngiltere ve Çerkezköy tesisimizin aldığı Almanya onayıyla şu an bütün ilaçlarımızın Batı Avrupa’ya satışını gerçekleştirebilecek durumdayız.
48 ülkeye ihracat yapan bir şirket olarak, ihracat cirosunda son 5 yılda çift haneli büyüme rakamlarına ulaştık. 2011 yılı İlaç ve Eczacılık ürünleri ihracat verilerine göre, ihracat payımız %5,6.
Şu an Moldova, Bosna Hersek, Gürcistan ve Arnavutluk’ta 4 temsilcilik ofisimizle hizmet veriyoruz. 2012 yılı büyüme hedefimiz, ekleyeceğimiz Irak ve Kosova ofisleri ile birlikte ihracat payımızı %34 ile 40 milyon dolar seviyesine ulaştırmak. Vizyonumuz 2014 yılında Türkiye’de en çok ihracat yapan yerli ilaç firması olmak…
Bilim İlaç’ın iç pazardaki hedefleri nelerdir? Krizler bu hedeflerin gerçekleşme sürecini nasıl etkiledi?
Vizyonumuz doğrultusunda, 2014 yılı sonunda iç pazarda TL sıralamasında 2. sıraya yükselme hedefimize yönelik çalışmaları sürdürüyoruz.
Bilim İlaç olarak yetkin insan kaynağımıza büyük bir önem veriyoruz ve onların da desteğiyle bugüne kadar krizleri fırsata dönüştürmeyi başardık. Bundan sonra da pazarın yeni kurallarına göre değişimi yöneterek hedefimize emin adımlarla ilerlemeye devam edeceğiz…