
SEDEF / MAYIS 2016
Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gonca Gökdemir, sedef hastalığının ( psoriasis) tedavisinde fototerapi, sistemik tedaviler ve biyolojik ajanların yerini anlattı. Prof. Dr. Gökdemir, sedefin artık metabolik bir hastalık gibi değerlendirildiğini de belirterek, bunun için yaşam tarzı değişikliklerinin tedavide başarıyı önemli oranda etkilediğine dikkat çekti.
Sedef hastalığının tedavisinde fototerapi hangi hastalara, ne zaman kullanılabilir?
Fototerapi adı verilen ışık sistemleri, iki farklı türde uygulanabiliyor. Birincisi ultraviyole B, ikincisi PUVA dediğimiz, ultraviyole A sistemleridir. Hastalar hekimin belirlediği zamanlarda ışıklı bir kabine girerek, ultraviyole tedavisi görürler. Bunlar özel bir ışık kaynağı. Ultraviyole A veya B özellikle cildin orta ve üst tabakalarında immünolojik olayların tetiklenmesine yol açarak o bölgedeki sedefe bağlı problemlerin iyişleşmesine neden oluyor. Hem sedef lezyonlarını iyileştiriyor, hem de tedavi edici özelliği var. Derinin immün sistemine etki ederek tedavi yapıyor. Fakat bu tedavilerin de bir sınırı var. Bir sedef hastası ömrü boyunca fototerapiye giremez, çünkü uzun süre alınan ışığın da bir takım yan etkileri var. Dolayısıyla bunu yönetecek olan da gene dermatolog olacaktır. Her psoriasis hastası fototerapi için uygun değildir. Vücudun üçte birinden daha fazlasının tutulduğu yaygın psoriasislerde ışık sistemleri kullanılmalıdır. Az bölge tutulumu olan hastalarda ışık sistemleri çok önerilmemeli, çünkü uzun süre ve kontrolsüz ışık tedavileri deri kanseri ihtimalini artırabilir.
Sistemik tedavilere ve biyolojik ajanlara nasıl karar veriyorsunuz?
Sistemik tedavilerden kastımız ağızdan alınan ya da enjeksiyon tedavileridir. Kullandığımız üç ana ilaç var. Bunlar, metotreksat, asitretin ve siklosporindir. Bu ilaçlar da mutlaka dermatolog kontrolünde verilmeli. Yaygın tutulumu olan, sürme ilaçlara ve fototerapiye dirençli, eklem tutulumu olan hastalarda mutlaka bu tedaviler düşünülmeli. Bunlar da karaciğer, böbrek gibi iç organ problemleri, mide şikayeti gibi başka problemler de yaratabilecek riskli ilaçlardır. Bu yüzden kontrollü kullanılmalıdır. Eğer bu tedavilere de yanıt yoksa en üst basamakta biyolojik ajanlar devreye giriyor. Bu ajanlarla ilgili Türkiye kılavuzu da yeni çıktı. Her psoriasis hastasına da biyolojik ajan veremeyiz, kriterleri karşılayan hastalara veriliyor. Bazen biyolojik ajanlarla beraber diğer tedavileri de kombine etmemiz gerekebiliyor.
Psoriasis son zamanlarda söylendiği gibi metabolik bir hastalık mıdır?
Psoriasisin artık saf bir dermatolojik hastalık olmaktan çok metabolik bir hastalık olduğuna dair çok ciddi çalışmalar var. Yapılan çalışmalar, psoriasis hastalarında normal popülasyona göre daha sık oranda diyabet riski, yüksek kolesterol seviyesi, kalp hastalıklarına, özellikle kalp yetmezliğine ve damar tıkanıklığı gibi hastalıklara daha fazla yakalanma ihtimali olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla artık psoriasis hastalarına daha farklı bir gözle bakmak gerekiyor. Eğer diyabeti varsa diyabet kontrol altına alınmalı, hasta obezse mutlaka normal kiloya indirmeye çalışılmalı. Hastaların bir takım yaşam tarzı alışkanlıklarından sakınması gerekiyor. Bunlar hem tedaviyi kolaylaştırıyor hem de hastanın genel yaşam konforu için de çok önem taşıyor. Kilo başı tedaviler planladığımız için, obez hastalarda çok yüksek dozlarda ilaç kullanmak zorunda kalabiliyoruz.
Sedefin stres ile ilişkisi nedir?
Psoriasisin alevlenmesinin en önemli nedeni aslında stres faktörüdür. Bir yakının kaybı, boşanma gibi yaşanan çok ciddi travmatik olaylar, alevlenmede etkili oluyor. Hem hastanın hem de hasta yakınlarının çok doğru kaynaklardan, çok doğru bilgi edinmesi gerekiyor. Hastanın ruhsal problemleri de varsa mutlaka bir psikiyatrist kontrolünde olmasında fayda var. Diğer yönden hastalık da psikiyatrik problem yaratabiliyor. O görüntü hem hastayı, hem yakınlarını, hem de hastanın sosyal çevresini etkiliyor. Psikiyatist ile birlikte takip ettiğimiz hastalarda tedavinin başarı oranı daha yüksek oluyor. Belki ailenin de bu konuyla ilgili eğitim ya da terapi alması gerekebilir.
Sedef hastaları başka nelere dikkat etmeli?
Psoriasis hastasının düzenli deniz ürünü tüketmesi lazım, çünkü D Vitaminine, Omega 3’e ihtiyacı var. Güneşten bol bol faydalanması gerekiyor. Stres faktörlerinden uzaklaşması şart. Sigara ve alkolden uzak durmakta fayda var. Cilt bakımında mümkün olduğu kadar naif davranmaları lazım. Cilde yapılan aşırı uygulamalar, olmayan sedefleri yaratabiliyor. Liflerle keselenmemeli, cildi travmaya uğratacak bir takım işlemler yaptırmamalılar. Lazer epilasyon yaygın hastalarda riskli olabilir. Botoks yapabiliyoruz, ama mezoterapi, cildi soyma işlemleri ya da dolgu enjeksiyonu gibi bir takım estetik uygulamaları yapmıyoruz.