Romantik Yol – Son

gezi-logo.qxpGEZİ / EKİM 2015

Rot­hen­burg ob der Tauber’de ayrıl­mış­tık siz­den, aynı rota­da ve ama rota­nın son eta­bın­da görüş­mek üze­re diyerek.

Rothenburg’un hemen kuzey batı­sın­da­ki Creglingen’e; Tauber vadi­sin­de­ki üzüm bağ­la­rı ve şara­pev­le­riy­le göze ve dama­ğa, müze­le­ri ile de bil­gi dağar­cı­ğı­mı­za kat­kı­lı yine küçük bir yer­leş­ke­ye çevi­ri­yo­ruz yüzü­mü­zü. Yer­li tari­hi çok daha geç­mi­şe, 11. yüz­yı­la kadar gidi­yor olsa da; kayıt­lı tarih 14. yüz­yıl­da baş­lı­yor bura­nın. Antik Kelt Duvar­la­rı ve Kale Hara­be­le­ri, yürü­yüş yol­la­rı­nın yanı sıra oyma suna­ğıy­la öne çıkan Herr­gotts­kirc­he yani Tan­rı­nın kili­se­si” ile Orta­ça­ğın özgün örnek­le­rin­den biri burası.

Mer­kez­de­ki Yahu­di müze­si ve mer­ke­zin biraz dışın­da­ki Yahu­di mezar­lı­ğı Creglingen’lilerin geç­miş­le­ri­nin en karan­lık yüzüy­le yüz­leş­me­si gibi. Müze; 1930’larda baş­la­yıp özel­lik­le 25 Mart 1933 tari­hin­de Yahu­di ile­ri gelen­le­ri­nin ve sakin­le­ri­nin işken­ce ile kat­le­dil­me­si­ne üç bölüm halin­de gön­der­me­ler yapı­yor. Etki­le­yi­ci.. Utanç verici.. 

Ayrı­ca Ulrich şapel Stan­dorf, Wald­manns­ho­fen kale­sin­de­ki İtf­ai­ye Müze­si, Lind­le­in Kule­si ve yük­sük müze­si de ilgi­ni­zi çeke­bi­lir. Akus­ti­ği ile ünlü Fra­u­en­tal Kili­se­si ve manas­tır da öyle. 

Yani yol üze­rin­de atlan­ma­ma­sı gere­ken yer­ler­den biri Creglingen. 

Ve sıra­da küçük şarap müze­si­ne evsa­hip­li­ği yapan Röt­tin­gen var. Ale­ma­nic kabi­le­si yerel-etnik bir grup” ile 5. yüz­yıl­dan beri yer­le­şim mer­ke­ziy­miş bura­sı. Ancak günü­mü­ze akta­rı­lan yazı­lı tari­hi 1103, yapı tari­hi ile de 12. yüz­yıl diye alabiliriz. 

Würzburg-Kale-Marienberg

1275 yılın­da yöne­tim­sel ola­rak ayrı­ca­lık­lı özerk” bir kasa­ba olan Röttingen’de Yahu­di­ler Hitler’den önce; daha 1298’de kıyı­ma uğra­mış­lar. Lord Rintf­le­isch tara­fın­dan kasa­ba­da­ki bütün Yahu­di­ler yakıl­mış. Ancak çok eski­ler­de kal­dı­ğı için bel­ki; bugün­ler­de pek sözü edil­mi­yor bu kat­li­am­dan. Büyük ola­sı­lık­la Yahu­di­le­rin eko­no­mi­de­ki dina­miz­mi ve pay­la­şım ile ilgi­liy­di asıl gerekçe.

Yine de 14. yüz­yıl­dan iti­ba­ren pis­ko­po­sun yöne­tim ve ika­met­gah ola­rak bu kasa­ba­yı ter­cih etme­siy­le artan geli­şim hızı; köy­lü savaş­la­rı, 30 yıl savaş­la­rı ile dönem dönem kesin­ti­ye uğra­mış ve 1617. yüz­yıl­da tam bir eko­no­mik çöküş yaşamışlar..

Bura­da; Roma­nesk ve Erken Gotik üslu­bu göre­ce­ği­niz Parish Church of St Kili­an kili­se­si ve eski has­ta­ne, Brat­tens­te­in Kale­si 13. yüz­yıl­dan bu yana bir­çok kez res­to­ras­yon geçir­miş olsa da çok faz­la deği­şi­me uğra­ma­dan gel­miş günü­mü­ze kadar. Kule­le­ri, güneş saati, eski şehir değir­me­ni ve ahşap ağır­lık­lı evle­riy­le Tauber Vadisi’nin arke­olo­jik güzer­ga­hı, göz­de­le­rin­den.. Hele ki gezi­ni­zi fes­ti­val­le­rin­den biri­ne denk geti­re­bi­lir­se­niz daha da mut­lu ayrı­la­bi­lir­si­niz buradan.

KONICA MINOLTA DIGITAL CAMERA

Ve Weikersheim’a doğ­ru yola çıkar­ken bu böl­ge­de bir­kaç gur­me res­ta­uran­tın oldu­ğu­nun altı­nı çize­lim önce­lik­le.. Roma­nesk, Roko­ko, Barok ve Gotik üslup­la­rın bir kar­ma­sı gibi bu yer­leş­ke ve tari­hi pek ayrı değil Röttingen’den. Pis­ko­pos değil daha çok güç­lü aile­ler­ce, özel­lik­le Hohen­lo­he hane­dan­lı­ğı ile biçim­len­miş bura­da hem tarih hem yapı­lar. Kale­den sara­ya dev­şi­ri­len Weikers­he­im Sara­yı ve sim­ge­sel mis­yon­la­rı olan sayı­sız hey­kel­le­riy­le bah­çe­si tabii ki en göz­de yapı. Kale­nin 12. yüz­yıl­da inşa edil­di­ği söy­len­se de II.Wolfgang’ın 1586’da sara­ya dönüş­tü­ğü­nü bili­yo­ruz. Ve sim­ya labo­ra­tu­arıy­la fel­se­fe taşı ara­yış­la­rı, Johann Wolf­gang” von Goethe’nin adı­nı alma­sın­da yatan iliş­ki­ler ise biraz karmaşık.. 

Saray ve bah­çe­le­rin yanı sıra Marktp­latz, şehir kili­se­si, çeş­me, köy müze­si ve sevim­li bir­çok yapı­la­rıy­la kasa­ba mer­ke­zi de olduk­ça keyif­li. Bad Mergentheim’a git­mez­den önce yöre­nin şarap­la­rın­dan tat­mak iste­ye­bi­lir­si­niz burada. 

Roman­tik yolun gez­gin­le­ri kadar ağır­lık­lı sod­yum-sül­fat ve bir­çok mine­ral içe­ren su kay­nak­la­rıy­la Kur­park yani spa mer­ke­zi ola­rak da turist çeken Bad Mergentheim’dan ilk 1050’lerde bah­se­dil­miş. 12. yüz­yıl­da St. John, 13. yüz­yıl­da da Domi­ni­can tari­ka­tı­nın mer­kez­le­rin­den biri olmuş bura­sı. Aslın­da bir tür aske­ri üs. Ve hat­ta 1800’lü yıl­la­rın başı­na kadar da önem­li bir üs ola­rak kal­mış. Bu süre içe­ri­sin­de yer­leş­ke de kale­si, sara­yı ika­met­gah” ve kili­se­si ile şekil­len­miş. Kale­nin adı Ger­man Teuto­nic Order Cast­le”. Biz Alman şoval­ye­le­ri ya da tari­ka­tı kale­si diye­lim, ya da sade­ce kale. 11. yüz­yıl­dan kalan ilk yapı­la­rın üze­ri­ne baş­ta Cer­men Şoval­ye­le­ri­ne katı­lan Hein­rich, And­re­as ve Fri­ed­rich von Hohen­lo­he kar­deş­le­rin kat­kı­la­rıy­la 18. yüz­yı­lın son­la­rı­na kadar hep eklen­ti­ler ve düzen­le­me­ler­le zaman için­de hal­ka hal­ka geli­şip büyü­müş kale. Bugün göre­ce­ği­niz Saray Kom­lek­si etra­fın­da­ki su kanal­la­rıy­la nere­dey­se ilk hali­ni korur durumda. 

Lauda-königshofen101_8239

Tauber Nehri’nin sol kıyı­sın­da yer alan eski şehir ise büyük Marktp­latz – çar­şı mey­da­nı, ori­ji­nal duvar resim­le­riy­le beze­li 13. yüz­yıl­da yapı­lan St.John Kated­ra­li, St Mary kili­se­si ve olmaz­sa olmaz şirin evle­riy­le güzer­ga­hı­mı­zın bir par­ça­sı burası. 

Ve küçük bir bil­gi daha… Yak­la­şık 6 km uzak­ta­ki Stup­pach ban­li­yö­sün­de bulu­nan, uzun süre Rubens’in ese­ri oldu­ğu düşü­nü­len ve son­ra Matt­hi­as Grünewald’ın çalış­ma­la­rın­dan biri ola­rak tanım­la­nan Madon­na – Çocuk ile Mer­yem res­mi­ni mer­kez­de­ki şapel­de gör­me­niz müm­kün. Biraz kuzey­ba­tı­ya, Lauda-Königshofen’e ve aslın­da yine bir şarap cen­ne­ti­ne doğ­ru yola çık­maz­dan önce bu muh­te­şem ese­ri de gör­mek isteyebilirsiniz.

Lauda-Königs­ho­fen; Luden lord­la­rı ve İmp­ar­at­or Fri­ed­rich III Konigshofen’den alın­mış ismi. İsmi gibi tari­hi ve yöne­ti­mi de biraz kafa karış­tı­rı­cı. Böl­ge­nin en önem­li yer­leş­ke­le­rin­den biri. 741/742’de Königs­ho­fen / Tauber Kra­li­yet Kili­se­si St. Martin’e ait bir senet­te adı geçer­ken, 1135’de Adal­bert von Ludun’a ait bir bel­ge­de de Ludun / Lauda adı ilk kez kar­şı­mı­za çıkı­yor. Baş­lan­gıç­tan nere­dey­se bugü­ne demir ve tica­ret yol­la­rı­nın kesiş­ti­ği bu manol­ya koku­lu yer­leş­ke­ye hız­lı­ca göz atı­ve­re­lim biz bu kar­ma­şık tari­he çok faz­la dalmadan. 

Bad_Mergentheim101_8248

Yarı ahşap bina­la­rı ve doğa­sıy­la çok iyi bir pano­ra­ma sunu­yor şehir ve genel üslup barok. Bina­lar genel­lik­le yarı ahşap. Obe­res Tor yani üst kapı­dan girer­se­niz hemen Rat­ha­usst­ra­ße / bele­di­ye cad­de­sin­de bulur­su­nuz ken­di­ni­zi. Bu kapı eski şehir savun­ma nok­ta­la­rın­dan kalan bir­kaç yer­den biri. Stadt­kirc­he St Jako­bus der Älte­re – 17. Yy. St James Elder şehir kili­se­si” ve Liebf­ra­ukirc­he – 15. yüz­yıl. sanı­rım Mer­yem Ana’ya adan­mış kili­se” görül­me­ye değer. Dola­şır­ken küçük ama şeh­ri zen­gin­leş­ti­ren detay­lar sizin de gözü­nüz­den kaç­ma­ya­cak. Bel­ki kısa bir mola­dan son­ra biz Tauberbischofsheim’a doğ­ru yola çık­ma­lı­yız. Yok­sa biti­re­me­ye­ce­ğiz yine güzergahı…

Tauberbischofsheim’da Tauber’in mer­ke­zin­de­ki üzüm ve şarap cen­net­le­rin­den bir diğe­ri. Geç­miş yine daha eski­le­re git­se de şeh­rin koru­yu­cu­su St Lioba ile de iliş­ki­len­di­ri­len bili­nen tari­hi 8. yüz­yıl son­la­rı­na dayan­dı­rı­lı­yor. St Lioba; yok­sul­la­ra, muh­taç­la­ra yar­dım eden ve manas­tı­rın sorum­lu­lu­ğu­nu üst­le­nen bir aziz. 

13. yüz­yı­lın ikin­ci yarı­sın­da inşa edi­len kale­si, Neo-Gotik bele­di­ye bina­sı ve yine yarı ahşap evler­le çev­ri­li pazar­ye­ri, 12. yüz­yıl­da inşa edi­len şeh­rin en eski kili­se­si Peters­ka­pel­le, eski suna­ğı dahil bir­çok sanat ese­ri­ni göre­bi­le­ce­ği­niz şehir kili­se­si Mar­tin Stadtp­farr­kirc­he Mar­tin”, şim­di için­de böl­ge müze­si bulu­nan Mainz baş­pis­ko­pos­lu­ğu­nun eski ika­met­ga­hı Kur­ma­in­zisc­hes Sara­yı ile güzer­ga­hın diğer göz­de­le­rin­den bura­sı da. 

Tauber­bisc­hofs­he­im ayrı­ca böl­ge­nin hat­ta Almanya’nın esk­rim mer­ke­zi ve dün­ya­nın en başa­rı­lı esk­rim kulü­bü­ne sahip­ler. Olim­pi­yat­lar­la ilgi­li ise­niz zaten bura­dan haberlisinizdir.

Niha­yet artık son eta­ba geli­yo­ruz. Yaşa­mın ana öğe­le­ri sanat ve kül­tür olan şehir, yine bir şarap cen­ne­ti ve rota­mı­zın son dura­ğı Würzburg’dayız artık.

Baş­lan­gıç tari­hi ile ilgi­li M.Ö. 1000’li yıl­lar­dan, Kelt top­lu­luk­la­rın­dan, Mari­en­berg dağı­nın tepe­si­ne inşa edil­miş bir Kelt kale­sin­den bah­se­dil­se de bugün bunun var­lı­ğı­nı net­leş­tir­mek pek müm­kün değil. Bura­ya ait elde­ki en eski veri­ler M.Ö. 100’lerde Ger­men kabi­le­le­ri­nin var­lı­ğı­nı gös­ter­se de şeh­rin tah­ki­mi M.S. 700’lü yıl­lar­da Würz­burg Pis­ko­pos­lu­ğu­nun kurul­ma­sı ile başlamış.

704 yılın­da inşaa edi­len Mari­en­kirc­he St. Mary Kilisesi”ni de dahil ede­rek 13. yüz­yıl­da tamam­la­nan Fes­tung Mari­en­berg Mari­en­berg Kale­si” bugün şeh­rin sim­ge­le­rin­den biri. Efsa­ne­vi eski Kelt kale­si­nin üze­ri­ne inşa edil­di­ğin­den bah­se­di­li­yor. 1525 Köy­lü sava­şı­nın sonu­na kadar bir­çok kez sıkın­tı­lı dönem yaşan­sa da 1631’de İsv­eçl­il­er­in nere­dey­se hiç dire­niş­le kar­şı­laş­ma­dan kale­yi kuşa­tıp şeh­ri işgal etti­ği­ni görü­yo­ruz. 1800’lerin hemen başın­da Fran­sız işga­li ve 1866’da top­çu sal­dı­rı­la­rı sonun­da çıkan yan­gın kale­ye büyük zarar veri­yor. Sizin göre­ce­ği­niz, nere­dey­se tama­men res­to­re edil­miş hali. İlk 1133 yılın­da yapıl­mış ve bugün­kü adıy­la alte Mainb­rüc­ke” olan, hey­kel­ler­le bütün­leş­miş taş köp­rü­den geçe­rek gide­bi­lir­si­niz kale­ye. Ve aşma­nız gere­ken 4 de kapı var.

Kale kadar ve hat­ta daha ente­re­san olan yapı ise Würz­burg Resi­denz. Prens-Pis­ko­pos Johann Phi­lipp Franz von Schön­born adı­na 1720’de baş­la­nıp 1780 de tamam­la­nan bina; genç Mimar Balt­ha­sar Neumann’ın baş­kan­lı­ğın­da bir eki­bi­nin ese­ri. Dini ve sekü­ler mima­ri kaza­nım­la­rı Fran­sız, Avus­tur­ya, İtalya esin­ti­li. Barok, Roko­ko.. Bir­çok tar­zı bir üslup­ta bir­leş­tir­miş­ler. Aslın­da bir tür sen­tez diye­bi­li­riz. Bina­nın dışı kadar içi de muh­te­şem ben­ce. Sade­ce dün­ya­nın en büyük tavan fres­ki­ni gör­mek için bile bura­ya gel­me­ye değer. 

Bad_Mergentheim-meydan

Her ne kadar 2. Dün­ya sava­şın­da, özel­lik­le 1603-1945’deki hava sal­dı­rı­sın­da şeh­rin tama­mı gibi bom­ba­lan­mış olsa da, şeh­rin kala­nın­dan çok daha az hasar­la atlat­mış bu sal­dı­rı­la­rı­nı saray. Son­ra­sın­da aslı­na uygun res­to­ras­yon­la eski gör­ke­mi­ne kavuş­muş. Kesin­lik­le kaçAK bir saray değil ve UNES­CO dün­ya mira­sı lis­te­sin­de ayrıca.

Şehir­de bun­lar dışın­da hep­si nere­dey­se gezi­yi ken­di başı­na anlam­lı kıla­cak bir­çok sanat gale­ri­si ve müze var. Mainf­ran­kisc­hes Müze­si bun­lar­dan sade­ce biri. Riemenschneider’in ahşab eser­le­ri­nin ser­gi­len­di­ği müze bura­sı. İsim yaban­cı gel­me­se gerek. Tüm güzer­gah boyun­ca bir­çok ese­ri­ni de gör­dü­nüz Riemenschneider’in. Ve hemen ekle­ye­lim; bura­da­ki Til­man Riemenschneider’in ese­ri olan Prens-Pis­ko­pos von Scherenberg’in türbesi’nin bulun­du­ğu Dom St. Kili­an St. Kili­an Kated­ra­li” de Almanya’nın dör­dün­cü büyük Roma­nesk kilisesi. 

Yani gotik kule­le­ri dahil her deta­yı ile yaşa­na­sı bir şehir Würz­burg. Kla­sik sever­se­niz özel­lik­le Mozart Festivali’ne denk düşü­rün gezi­ni­zi derim.

Yeni yol­lar­da buluş­mak üzere…

Yol­la­rı­mız hep açık olsun diyerek.

İlgili Haberler

Leave a Comment