Porto

gezi-logo.qxpGEZİ / EKİM 2014

Por­te­ki­z­’in Liz­bo­n­’­dan son­ra ikin­ci büyük şeh­ri POR­TO, Antik bir liman ken­ti, kur­gu­sal karak­ter Harry Potter’ın (J.K. Rov­ling seri­yi yaz­ma­ya baş­la­dı­ğın­da Porto’da yaşa­yan bir İng­il­izce öğret­me­niy­di ve 15. yy’da yine bu şehir­de doğ­muş olan Henry-the Navigator’un keşif gezi­le­rin­den ilham almış­tı) doğum yeri olma­sı, tari­hi, este­tik, mima­ri, gör­sel ve kül­tü­rel doku­su bir yana; Port Wine-Douro vadi­sin­de üre­ti­len şarap­la­rı ve ken­di­ne özgü mut­fa­ğı için bile gidi­le­si şeh­re, kariz­ma­tik bir Avrupalı’ya düşü­rü­yo­ruz yolu­mu­zu şimdi.Porto, Rio Douro Nehri’nin Atlan­tik Okyanusu’na dökül­dü­ğü del­ta­ya yer­leş­miş Portekiz’in Lizbon’dan son­ra ikin­ci büyük şeh­ri. Aslın­da biraz da sana­yi ve tica­ret merkezi.

Milat­tan önce 8. yy’da Feni­ke­li­le­rin bu del­ta­da bir üs, bir tica­ret site­si-yer­leş­ke­si kur­duk­la­rı­nı, M.Ö. 1. yy’da da Roma­lı­la­rın isti­la­sı­nı ve son­ra­sın­da bu yer­leş­ke­ye Por­tus (port-liman) adı­nı ver­dik­le­ri­ni arke­ole­jik kazı­lar­dan anlı­yo­ruz. 5. yy’ın baş­la­rın­da yöne­tim ve tica­ret mer­ke­zi ola­rak önem kaza­nan şehir, sıra­sıy­la Svab­lar, Vizi­got­lar, Nor­man­lar ve Moors-Eme­vi­le­rin sal­dı­rı ve yağ­ma­la­rı­na hede­fi olma­ya baş­la­mış, ta ki 11. yy. başın­da Kas­til­ya kral­lı­ğı­nın bir par­ça­sı hali­ne gele­ne kadar. 1374’te şeh­rin ve lima­nın yeni sur­lar­la çev­ril­me­siy­le de bir Orta Çağ şehir çekir­de­ği­nin oluş­ma­ya baş­la­dı­ğı­nı görü­yo­ruz bura­da. Şehir daha son­ra 15. yy’da keşif gezi­le­ri­ne dönü­şü olma­yan yatı­rım­lar yapın­ca eko­no­mik dar­bo­ğa­zı rahat­lat­mak için İng­il­izl­er ile 1703’de Met­hu­en ant­laş­ma­sı­nı imza­ya­rak tica­ri bağ­lar kur­du. İng­il­iz giri­şim­ci­ler dev İng­il­iz paza­rı­nı bes­le­mek üze­re Duoro vadi­sin­de­ki bağ­la­ra yatı­rım yap­tı­lar ve Por­to da bu dönem­de bu şarap­la­rı ihraç eden liman ola­rak büyük kar­lar elde etti. Ve ancak zaman için­de İng­il­iz şir­ket­le­ri­nin pat­ron­laş­ma­sı üze­ri­ne halk Revol­ta dos Bar­rac­hos isya­nı (Ayyaş­lar Ayak­lan­mas) ile şir­ket mer­kez­le­ri­ni yıka­rak İng­il­iz teke­li­ne son ver­se de bugün şeh­ri gezer­ken kar­şı­mı­za çıkan gör­kem­li Barok yapı­la­rın ve şeh­rin biraz da İng­il­iz kok­ma­sı­nın temel­le­ri işte bu zamanlardan.Buradan da çıka­rım­la görü­yo­ruz ki Por­to hal­kı her dönem­de dev­rim­ci çiz­gi­si­ni koru­muş ve özgür­lü­ğü, bağım­sız­lı­ğı için ödün değil hep sava­şım ver­miş. 1822’deki ana­ya­sa­nın tohu­mu 1820 baş­la­rın­da Libe­ral dev­ri­min doğum yeri ola­rak Porto’dur. Ve yine 1832’de MiguelI’in otok­ro­si­yi yeni­den kur­ma çaba­la­rı­na uzun kuşat­ma­da çok zarar gör­se de sonu­na kadar dire­nen yine Por­to halkıdır.

gezi-1

1910’da monar­şi­nin dev­ril­me­sin­de de, 1974’de Portekiz’in demok­ra­si­ye dönü­şü­mü­nü sağ­la­yan dev­rim­de de en önem­li rolü oyna­yan hep ve yine Por­to, yani Por­to hal­kı­dır. Ve bel­ki Por­to benim için bu neden­le biraz daha özel ve biraz daha güzel. Bel­ki bir Avru­pa­lı gibi değil; biraz dağı­nık, biraz salaş, biraz düzen­siz ama çok etkileyici.Bu kadar tarih bil­gi­si yeter diye­rek, 1996’da Dün­ya Kül­tür Mira­sı kap­sa­mı­na alı­nan şeh­ri geze­lim artık ben­ce. Mey­dan­la­rı, kule­le­ri, müze­le­ri, işlev­sel oldu­ğu kadar gör­sel­li­ğe zen­gin­lik katan bina­la­rıy­la, köp­rü­le­riy­le, ren­ga­rek evle­ri, şirin kafe ve res­to­ran­la­rıy­la dolu şeh­rin cad­de­le­ri­ne, dar sokak­la­rı­na dala­lım ve şeh­rin ve şara­bın key­fi­ni çıka­ra­lım hep birlikte.

Şehir fark­lı böl­ge­le­re ayrıl­dı­ğı için biz bölüm­le­me­yi kate­go­rik yapa­ca­ğız bu kez.Nehir üze­rin­de Rabe­lo (Bar­co Rabe­lo) deni­len gele­nek­sel tek­ne­ler ve Por­to ile Vila Nova de Gaia’yı bir­bir­le­ri­ne bağ­la­yan I. Dom Luís Köp­rü­sü (Pon­te Dom Luís I) şeh­ri gezerken
nere­dey­se her yer­den size eşlik edecek. Por­to ile Vila Nova de Gaia’yı bir­bi­ri­ne bağ­la­yan Douro Neh­ri üze­rin­de­ki bu köp­rü­nün kemer uzun­lı­ğu 172 met­re. Yapıl­dı­ğı dönem­de ken­di türü­nün dün­ya­da­ki en uzu­nu. 385.25 met­re uzun­lu­ğun­da­ki ve 3045 ton ağır­lı­ğın­da­ki 2 kat­lı bu metal köp­rü­nün yapı­mı­na 1881’de baş­lan­mış ve inşa­at 5 yıl­da tamamlanmış.Şehirdeki bina­la­ra bir göz ata­lım öncelikle…Alfândega do Por­to-Opor­to güm­rük bina­sı yapay bir plat­form­la eski iske­le üze­ri­ne inşa edil­miş. Yapı­mı­na 1859 yılın­da baş­lan­mış ve 1870’lerin başın­da tamam­lan­mış. Bugün kül­tü­rel etkin­lik­ler için kul­la­nı­lan bina 268 met­re uzunluğunda.Poveiros Mey­da­nı ve Sao Laza­ro Bah­çe­si yakın­la­rın­da­ki Bib­li­ote­ca Púb­li­ca-Bele­di­ye Halk Kütüphanesi’nin temel­le­ri ise 1783’e kadar gidi­yor. Önce San­to Anto­nio Manas­tı­rı iken 1836’da Güzel Sanat­lar Oku­lu, Ulu­sal Müze, 1842’den son­ra da kütüphane…

gezi-3

Gezer­ken bina­nın giri­şin­de­ki XV. ve XVII. yy’dan kal­ma çini­le­ri atlamayın.Majestik-Elite kafe­nin oldu­ğu bina ve Town House yani Bele­di­ye Evi, ki kuzey saray­la­rı­na çok ben­ze­yen ve Çan Kule­si ile de dik­kat çeken etki­li mima­ri örnek­ler­den. San­ta Cata­ri­na ve Fer­nan­des Tomas köşe­sin­de­ki Cape­la das Almas-Küçük Şapel ise yaşa­mın akta­rıl­ma­sı­na adan­mış gibi. Bir yanı kaya­ya daya­lı, önü tama­men cam Casa das Artes-Sanat Evi ve bah­çe­si de yeni dönem mima­ri çalışmalardan.Casa de Ser­ral­ves, Casa Museu Guer­ra Jun­qu­e­iro, Casa Mouris­ca, Casa do Infan­te ve daha bir­ço­ğu­nu gez­di­ği­niz­de bu bina­la­rın hep­si­nin ken­di fark­lı dönem­le­ri­nin mima­ri­si­ni, dönem üslu­bu­nu ola­bi­lecek en titiz sunum­la bugü­ne aktar­dı­ğı­nı göre­cek­si­niz. Beni hep­si fark­lı bir şekil­de ama çok etki­le­di. Ve müze­ler… Bina­la­rı kadar sunum­la­rıy­la da fark yara­tı­yor­lar. Por­to Modern Sanat­lar Müze­si ise favo­rim. Museu Romántico–Romantik Dönem Müze­si; Pala­cio de Cris­tal-Kris­tal Saray ve bah­çe­le­ri­nin arka­sın­da. Bas­to aile­si­ne ait bu eski ev 1800’lerin özel­lik­le­ri­ni yan­sı­tı­yor. Kral­la­rın konuk evi ve bir­kaç ay da ismi­ni hatır­la­ma­dı­ğım bir hüküm­da­rın sür­gün meka­nı olmuş. Casa-Ofi­ci­na Ant­ó­nio Caneiro–Atölye Ev; şim­di müze ola­rak işlev­sel­lik kaza­nan res­sam Ant­ó­nio Carneiro’nun evi ve atöl­ye­siy­miş. Museu Naci­onal Soares dos Reis–Ulusal Müze ise sade­ce geçi­ci ser­gi­le­re değil, önem­li kolek­si­yon­la­ra da ev sahip­li­ği yapı­yor. Museu da Fun­da­ç­ão Engen­he­iro Ant­ó­nio de Alme­ida, ki vakıf müze­si gibi; müze­ye adı veri­len sanat­se­ve­rin bağış ve kat­kı­la­rıy­la döne­min yaşam kesit­le­ri­ni akta­rı­yor bize, mobil­ya­la­rı, resim­le­ri, teks­til ve sikkelerle..

gezi-4

Museu Papel Fidu­ci­á­rio do yani Kağıt Müze­si ise 1796’dan bu yana ülke­de­ki kağıt para­nın ve para­sal dökü­man­la­rın hika­ye­si­ni anla­ta­cak size. Konu­sun­da­ki nadir, eşsiz örnek­le­ri bula­bi­lir­si­niz eğer ilgi ala­nı­nız­da ise. Ve Tram­vay Müze­si. 1895’ten beri Oporto’da dola­şan tram­vay­lar kolek­si­yo­nu­nu sunu­yor bize. Casa Cabi­do do-Cabi­do evin­de de Kated­ral hazi­ne­le­ri ilgi­ni­zi çekebilir.Yapımı 3. yy’da baş­la­yan Kated­ral Se ve gör­me­den olmaz­sa olmaz San Fran­cis­co Katedrali’nden son­ra, şeh­re soluk ve zen­gin­lik katan bah­çe­le­re ve mey­dan­la­ra da düşü­rün yolu­nu­zu. Bun­ca fark­lı üslu­bu har­man­la­yan bina­lar­dan son­ra bah­çe­le­ri ve bazı mey­dan­la­rı Porto’nun yine de en sakin yüzü gibi. Yazar­lar Ramal­ho Urti­g­ão ve Ante­ro de Quental’ın ebe­di ika­met­ga­hı ve 1866’da düel­lo mey­da­nı olan Jar­din de Arca D & Akut; Água Bah­çe­si, Bota­nik Bah­çe­si, Boavis­ta, Car­re­gal, Cor­do­aria, Pas­se­io Aleg­re, Kris­tal Palas, Ser­ral­ves ve Sao Laza­ro bah­çe­le­ri hemen akla gelen­ler. Küçük bir bah­çe ve için­de­ki anı­tı ile Car­los Alber­to Mey­da­nı nis­pe­ten yeni bir mey­dan. Fer­re­ira Bor­ges Paza­rı ve hemen altın­da, yine için­de popü­ler hey­ke­liy­le Infan­te Mey­da­nı… Özgür­lük Mey­da­nı, ki beni en çok etki­le­yen etra­fın­da­ki bina­la­rıy­la bura­sı oldu. Roman­tik bir bah­çe­si, iki şela­le­si ve emek­li­le­rin bulu­şup oyun­lar oyna­dı­ğı, çocuk­lar için bir kütüp­ha­ne­si olan 1882’den beri hal­kın hiz­me­tin­de­ki Pöm­bal mey­da­nı ya da par­kı da ente­re­san. Ve etra­fın­da küçük saray­lar, küçük bah­çe­siy­le Cum­hu­ri­yet Mey­da­nı… Ve açık kapa­lı alış­ve­riş alanları…Hangi mey­da­na, han­gi bina­ya, han­gi bah­çe­ye ya da açık paza­ra gider­se­niz gidin; mut­la­ka nehir kena­rı boyun­ca sıra­la­nan şarap üre­tim mer­kez­le­rin­de, evle­rin­de, mah­zen­le­rin­de mola­lar verin ken­di­ni­ze. Benim zama­nı­mı şehir­den çok bura­lar almış­tı. Ve sakın 1906’dan beri hiz­met veren Lel­lo kitap­çı­sı­na uğra­ma­yı da unutmayın..

Yolu­nuz hep açık olsun.

İlgili Haberler

Leave a Comment