Nürnberg

gezi-logo.qxpGEZİ / AĞUS­TOS 2014

Sade­ce siya­si tari­hi ile değil, sanat, kül­tür, tica­ret, mima­ri anlam­da da kurul­du­ğu gün­den bu güne insa­na ve insan­lı­ğa dair önem­li izler bıra­kan şehir.

Hitler’in çok sev­di­ği, ama savaş sonun­da ken­di­si­nin de par­ti­si­nin de yar­gı­lan­dı­ğı şehir…

Müt­te­fik Hava Kuv­vet­le­ri tara­fın­dan 2 Ocak 1945 tari­hin­de yak­la­şık yüz­de 90’ı yer­le bir edi­len ama savaş­tan son­ra­ki 20 yıl için­de hız­lı bir res­to­ras­yon – renö­vas­yon­la yeni­den hayat bulup eski gör­ke­mi­ne kavu­şan Nürnberg’e düşü­rü­yo­ruz yolu­mu­zu bu ay. Ken­di tari­hi­ni yazar­ken, hukuk­ta da tarih yazan şehre..

Sige­na adın­da bir köle­nin ser­best bıra­kıl­ma­sı için imza­lan­mış 16 Tem­muz 1050 tarih­li bir bel­ge­nin şeh­rin kuru­lu­şu­na baş­lan­gıç kabul edil­me­si ente­re­san gel­miş­ti bana. Norem­berc’ yani kaya­lık dağ adı. Ve daha ilk ziya­re­tim­de; bu şehir­le ilgi­li iyi­ye ödül, kötü­ye ceza” algı­sı oluş­muş­tu ben­de. Bel­ki her yeni seçi­len Alman kra­lın diyet öde­me­si ve ken­di­ni gös­ter­me­si için bura­ya atan­ma­sı, başa­rı­lı olan­la­rın taç­lan­dı­rıl­ma­sı, yani en başın­dan beri san­ki bu şehir yar­gı mis­yo­nu­nu üst­len­miş gibi.

Büyük Roma-Ger­men İmp­ar­at­orl­uğ­un­un mer­kez­le­rin­den ve 15. yy’ın son­la­rı ile 16. yy’ın baş­la­rın­da altın çağı­nı yaşa­yan bu yer­leş­ke; Roma İmp­ar­at­orl­uğu zama­nın­da da İmp­ar­at­orl­uğ­un hazi­ne san­dı­ğı göre­vi üst­len­miş. İlk Alman demir­yo­lu hat­tı­nın 1835 yılın­da Nürn­berg ve Fürth ara­sın­da açıl­ma­sı; bugün Bav­ye­ra eya­le­ti­nin ikin­ci büyük ken­ti olan bu şehir­de­ki sana­yi ve tica­re­tin geç­miş­ten bugü­ne boyut­la­rı hak­kın­da bize net bil­gi veri­yor. Sana­ta ve sanat­çı­ya da özen gös­te­ren, Alb­recht Dürer’in de doğup yaşa­dı­ğı, tab­lo­la­rı­nı yap­tı­ğı şehir anla­şı­lı­yor ki her daim tica­ret ve sanat mer­ke­zi. Şeh­rin sade­ce Dürer’e değil bir­çok dün­ya ünlü­sü­ne ev sahip­li­ği yap­tı­ğı­nı görü­yo­ruz. Veit Stoß , Wil­li­bald Pirck­he­imer, Johan­nes Regi­omon­ta­nus gibi sanat­çı, ast­ro­nom bili­ma­da­mı ve hüma­nist­ler ilk akla gelen­ler… Niko­las Kopernik’in ast­ro­no­mi ve tri­go­no­met­ri teori­le­ri 1543’te bura­da kitap­laş­tı­rıl­mış, bili­yor muydunuz?

SONY DSC

Daha önce, 1300’lü yıl­lar­da da Yahu­di­ler ile ilgi­li pek iç açı­cı olay­lar yaşan­ma­mış olsa da şeh­rin alnın­da­ki asıl kara leke kuş­ku­suz Hit­ler. Nas­yo­nal Sos­ya­list­le­re, Nazi par­ti miting­le­ri­ne ev sahip­li­ği yap­tı­ğı ve Hit­le­rin ırk­çı poli­ti­ka­la­rı­nı çıkar­dı­ğı yasa­lar­la uygu­la­ma­ya koy­du­ğu, par­ti­nin bes­le­nip büyü­dü­ğü ilk yer bura­sı. Savaş­tan son­ra Nazi reji­mi­nin bura­da, NÜRN­BERG MAHKEMELERİ”nde yar­gı­lan­ma­sı, cad­de­le­rin­den biri­ne İNS­AN HAK­LA­RI CAD­DE­Sİ” adı­nın veril­me­si, İNS­ANİ ONUR” anı­tı, Ulu­sal Par­ti Kong­re ala­nın­da açı­lan Nazi­ler ve kat­li­am­la­rı ile ilgi­li DÖKÜ­MAN­TAS­YON MER­KE­Zİ” ve 1995’ten bu yana kent kon­se­yi tara­fın­dan düzen­le­nen; insan hak­la­rı­na kat­kı sağ­la­yan­la­ra veri­len İNS­AN HAK­LA­RI ÖDÜ­LÜ” bu kara leke­yi biraz hafif­le­tir mi bile­mem ama yaşa­nan acı­la­rı sil­me­si imkan­sız ben­ce. Yine de geç­mi­şiy­le hesap­laş­ma­sı, 1935’ten 2. Dün­ya Sava­şı sonu­na kadar yaşa­nan insan hak­la­rı ihlal­le­ri ve insan­lık suç­la­rı ile yüz­le­şip bun­la­rı yar­gı­la­ma­sı ve bu döne­mi mah­kum etme­si tesel­li­miz olacak.

Zaten bil­dik­le­ri­ni­zi hatır­lat­mak­tı amaç ama biraz uzat­tık gali­ba. Ney­se… Artık yüzü­mü­zü şeh­re döne­lim mi?

Nürnberg’in aslın­da iki Altstadt’ı merkez”i var ve iki­si de bulun­du­ğu böl­ge­de­ki kili­se­le­rin isim­le­ri ile anı­lı­yor. Sebal­der ve Lorenzer.

IMG_6078

13. yy’dan kal­ma temel­le­rin üze­rin­de yük­se­len, şeh­re doku zen­gin­li­ği, ihti­şam katan sur­la­rın kuze­yin­de­ki kapı­sı Tiergärtnertor’dan ‑Seyis Kapı­sı diye­lim- (Döne­min Vikon­tu­nun yaba­ni hay­van bes­le­me barı­na­ğı­na veri­len ad) girer­sek; St Sebald kili­se­sin­den adı­nı alan Altstadt’ta, eski şehir­de bula­cak­sı­nız ken­di­ni­zi. Ve ilk kar­şı­nı­za çıkan mey­dan, gir­di­ği­niz kapı­dan adı­nı alan Tier­g­ärt­ner­torp­latz. Sur duvar­la­rı göl­ge­sin­de küçük dük­kan­lar ve kafe­ler iç içe. Bura­da dola­nır­ken 16. yy’da yaşa­mış olan sanat­çı Durer’in yarı ahşap evi ilk kar­şı­mı­za çıka­cak­lar­dan. Dürer kuzey ve güney yarım­kü­re­nin yıl­dız hari­ta­la­rı üze­ri­ne çalış­ma­la­rı­nı 1515’te bu evde yap­mış. İçer­is­inde ken­di çalış­ma­la­rın­dan ve resim­le­rin­den röp­ro­dük­si­yon­lar ve geçi­ci ser­gi­ler sunu­lan ev 1828’den bu yana müze. İlk Alman sanat­çı müze­si ola­rak tari­he geçmiş.

Bugün modern sanat­la­ra geçi­ci ser­gi­ler için evsa­hip­li­ği yapan alan­da­ki diğer ente­re­san bina Platt­ner Hans Grünwald’ın savaş mal­ze­me­le­ri üret­mek için yap­tır­dı­ğı Pila­tus­ha­us. 1489’da inşa edi­len bu geç dönem Gotik ev, hey­kel­tı­raş Veit Wirs­ber­ger de ara­la­rın­da olmak üze­re çok kez el değiş­tir­miş. 1931’den bu yana şeh­re ait.

SONY DSC

Şim­di bel­ki bir kah­ve mola­sı son­ra­sı kale yolu üze­rin­den kale­ye ve müze­si­ne doğ­ru gide­bi­li­riz. St. Pito­resk Sebald Kili­se­sin­den yolu­mu­za devam eder­sek yol üze­rin­de bugün kent müze­si ola­rak işlev sunan Fem­bo; Geç Röne­sans döne­mi tüc­car evi­ne de uğra­ya­rak yolu­mu­za devam ede­bi­li­riz. Kaiser­burg, İçinde barın­dır­dı­ğı bir­kaç bina­dan olu­şan ve zaman için­de bir­leş­ti­ri­len saray­la Orta­ça­ğın en önem­li impa­ra­tor­luk kale­le­rin­den. Tam bir Orta­çağ­lı, Orta­çağ mira­sı. Şim­di bura­sı Kut­sal Roma-Alman İmp­ar­at­orl­uğu ve son­ra­sı tari­hi süre­ci akta­ran sürek­li ser­gi ala­nı. Geçi­ci ser­gi­ler için de ara salon­la­rı olan bir müze. Yer altı geçit­le­ri öze­lik­le etki­le­yi­ci. Geç­mi­şin tiyat­ro­va­ri ser­gi­le­ni­şi, Orta­çağ dans­la­rı eşli­ğin­de kale yaşa­mın­dan kesit­ler gör­mek isti­yor­sa­nız gezi tari­hi­ni­zi ve bile­ti­ni­zi önce­den ayar­la­ma­lı­sı­nız. Turu­nu­zu tamam­la­dı­ğı­nız­da önde­ki tera­sa iner­se­niz sizi muh­te­şem bir şehir man­za­ra­sı kar­şı­la­ya­cak. Kale­siy­le, sara­yıy­la, kule­siy­le, pano­ra­mik man­za­ra­sıy­la bura­nın biraz key­fi­ni çıka­rın derim. Ve eğer din­len­diy­se­niz hep mey­dan­la­ra açı­lan dara­cık yol­lar bizi bekliyor.

Hemen sara­ya cep­he­li Bele­di­ye Mey­da­nı ile biraz ses­siz Sebald Mey­da­nı ara­sın­da tari­hin diğer bir tanı­ğı, içe­ri­sin­de 8. yy mün­ze­vi­si St. Sebald’ın meza­rı­nın ve org dahil ina­nıl­maz zen­gin ekip­ma­nın bulun­du­ğu, taş işçi­li­ği­nin ve vit­ray düzen­le­me­le­ri­nin insa­nın başı­nı dön­dür­dü­ğü St Sebalt Kili­se­sin­de­yiz. Ken­tin en eski ilk Evan­ge­list Lut­he­ran kili­se­le­rin­den. Çok kez tah­rip olup ona­rıl­mış, çok kez refor­mist düzen­le­me­le­re odak olmuş, hem fizi­ki hem ruha­ni anlam­da tari­hi zen­gin bir yapı. İlg­il­en­enl­er­in ayrı­ca araş­tır­ma­sı gere­kecek. Atla­ma­yın sakın.

Biz hemen baş­ka bir mey­da­na ve bina­ya geçiyoruz.

Egi­di­en mey­da­nı, adı­nı mey­dan­da­ki orta­çağ kili­se­sin­den alı­yor; St. Egi­di­en. 12. yy’da inşa edi­len 3 nef­li bazi­li­ka­sı ile manas­tır kili­se­le­rin­den. Tonoz­lu Şape­li Grab­mal von Adam Kraft ve bir­çok aris­tok­ra­tın meza­rı aynı zaman­da. Bir yan­gın­da nere­dey­se tama­mı tah­rip olan yapı 1711’de ve son­ra kalın­tı­lar üze­ri­ne 1718’de tadi­lat görü­yor. 2. Dün­ya Sava­şın­da dış duvar­la­rı hasar alı­yor ve çatı­sı çökü­yor. 1945’te ise yine yanı­yor. 1959’un 8 Mart’ında artık eski gör­ke­mi ile kar­şı­mız­da. Res­to­ras­yon süreç­le­ri ile detay­lar da aslın­da şeh­rin siya­si tari­hi ile de ilin­ti­li. Boş bir zama­nı­nız­da araş­tı­rın derim ilgi­liz dahi­lin­de ise ama biz ben­ce yolu­mu­za devam ede­lim ve bir köşe­sin­de dilek- güzel­lik çeş­me­si, yan­da Ber­lin duva­rı­nın küçük bir kop­ya­sı gibi olan anıt ile yak­la­şık 5000 m² açık ala­nı kap­la­yan Haup­markt Ana Mey­da­na gele­lim. 12. yy’da Peg­nitz neh­ri­nin batak­lık bir ala­nıy­mış bu açık alan. Sanı­rım bura­ya sürü­len Yahu­di­ler dönem içe­ri­sin­de ıslah etmiş­ler. Bunu bilin­ce; NSDAP’nin geçit tören­le­ri için bu ala­nın kul­la­nıl­ma­sı olduk­ça iro­nik gel­di bana. Ney­se… Siz mey­da­nın ve stand­le­rın tadı­nı çıka­rın. Ya da bel­ki bir mola daha… Kah­ve yada bira ya da ne ister­se­niz… Ama önce­sin­de 1400 m²’lik ala­nı kap­la­yan dün­ya­nın en ünlü oyun­cak müze­si­ne de bir göz atmak ister­se­niz hemen Char­les Cad­de­si üze­rin­de 1315 numa­ra­da. Bina için rast­la­nan ilk dökü­man­tas­yon; 1517 yılın­da Wil­li­am Hal­ler adın­da­ki yaş­lı bir aris­tok­ra­tın evi ola­rak kayıt­lı oldu­ğu. İlki 1611’de olmak üze­re pek çok kez el değiş­tir­miş. Mer­ke­zi bir avlu etra­fı­na edil­miş gale­ri­le­re sahip. Antik çağ­lar­dan günü­mü­ze oyun­cak ve oyun­cak sana­yi için geniş bir pers­pek­tif sunu­yor. Ben çocuk­lu­ğu­ma dön­mek ya da çocuk­ken sahip ola­ma­dık­la­rı­ma hayıf­lan­mak ara­sın­da bir duy­gu ile ayrıl­mış­tım bura­dan. Siz­le­rin ne his­set­ti­ği­ni bil­mek isterdim…

SONY DSC

Ken­di ger­çe­ği­mi­ze döne­lim ve şeh­rin ger­çek­ten este­tik detay­la­rı sayı­lan köp­rü­le­re baka­lım. Peg­nitz neh­ri üze­rin­de iki köp­rü var. Henkersteg’in tam yapım yılı­nı bil­mi­yo­rum ama büyük sel­de ona­rıl­ma­ya­cak kadar zarar gören eski köp­rü­nün yıkın­tı­la­rı üze­ri­ne 1595 yılın­da inşa adil­miş. Ahşap kiriş­le­ri, çini­le­ri ve çatı­sı ile doğay­la bütün­leş­miş gibi. Diğer ikin­ci köp­rü 1457’de inşa­sı tamam­la­nan Maxb­ru­ec­ke. Taş­lar­dan imal edil­di­ği için Ste­iner­ne Bru­ec­ke yani taş köp­rü” diye de anı­lı­yor. Ve her iki­sin­den de man­za­ra çok etkileyici!

Şeh­rin biraz güne­yi­ne geç­ti­ği­miz­de Loren­zer mer­ke­zi-Alts­tadt ve Lorenz­kirc­he – St Lorenz Kili­se­si­nin oldu­ğu böl­ge biraz fark­lı bir karak­te­ris­ti­ğe sahip. Orta­ça­ğın yanı sıra modern mima­ri de göz­lem­le­ni­yor bura­da. Yaya böl­ge­sin­de kili­se­yi, şeh­rin en iyi korun­muş kule evle­rin­den Nas­sau evi­ni, güney sur­la­rı­na dayan­mış küçük esnaf işlet­me­le­ri­nin oldu­ğu ve cam işçi­li­ği­ne hay­ran kal­dı­ğım paza­rı içi­ni­ze sin­di­re­rek dola­şın. Ulu­sal müze­yi mut­la­ka ziya­ret edin önce­sin­de ya da son­ra­sın­da ama ister bura­da, ister nehir kena­rın­da yemek­le­rin, bira çeşit­le­ri­nin ve mut­la­ka tat­lı­la­rın hak­kı­nı ver­me­den şehir­den ayrılmayın. 

Küçük bir not daha, eğer zama­nı­nız var­sa mut­la­ka Fürth’e de düşü­rün yolunuzu.

Yolu­nuz hep açık olsun..

İlgili Haberler

Leave a Comment