Normatif* Şeyler Hayatımızın Büyük Bir Parçası…

alican-gorus-logo.qxpMAYIS 2015

Bili­mi her şeyi kap­sa­ya­bi­len olgu gibi lan­se eden pro­se­för­ler görü­yo­rum… Diyor­lar ki, bili­min açık­la­ya­ma­ya­ca­ğı hiç­bir şey yok­tur, biz sade­ce o nok­ta­ya gelemedik!..

Maale­sef, yanıl­dık­la­rı­nı düşü­nü­yo­rum!.. Bilim, ne ve neden” soru­su­na cevap vere­bi­lir, ama ahla­ki soru­la­ra yanıt vere­mez. Kabul etme­li­yiz ki, haya­tı­mı­zı sade­ce göz­le­me daya­lı yaşa­ya­ma­yız, yaşa­mı­yo­ruz da… Yani, inanç­la­rı­mız (din­den bah­set­mi­yo­rum) sade­ce bilim­sel göz­lem­ler­le des­tek­le­ne­bi­len şey­ler­le sınır­lı olsay­dı, çok sığ kalırdı.

Bili­yo­ruz ki, teca­vüz” yan­lış­tır. Neden? Çün­kü ahla­ki değer­ler ya da norm­lar bunu dik­te edi­yor ve biz de, bu dik­te edi­len norm­la­ra ina­nı­yo­ruz. Yok­sa, bilim­sel ola­rak teca­vüz” gibi bir ola­yın aşa­ğı­lık olup olma­dı­ğı­na karar vere­mez­si­niz. Çün­kü, bilim ahla­ki” şey­le­re cevap vere­mez! Ahla­ki değer­ler, yaşa­mı­mı­zın çok büyük bir kıs­mı­nı kap­sı­yor! Anlat­mak iste­di­ğim basit bir gözlem.

Nor­ma­tif şey­ler bilim ışı­ğı altın­da (mese­la labo­ra­tu­var­da) ince­le­ne­mez. Ben, eğer elim­de­ki bar­da­ğı duva­ra fır­la­tır­sam ne ola­ca­ğı­nı kes­ti­re­bi­lir ve en niha­ye­tin­de de bu tarz bir inan­cı (bar­da­ğın kırı­la­ca­ğı­nı) labo­ra­tu­var­da test ede­bi­li­rim. Fakat ahla­ki değer­le­ri (bar­da­ğı duva­ra fır­lat­ma­nın yan­lış olup olma­ma­sı) bu tarz bir tes­te tabi tut­ma­mız imkansız.

Günü­müz dün­ya­sın­da hala çocuk” diye­bi­le­ce­ği­miz 1314 yaşın­da­ki kız­lar, koca­man” diye nite­le­di­ği­miz 3040 yaş­la­rın­da­ki adam­lar­la evlen­di­ri­li­yor. Bu tarz bir haber duy­du­ğu­muz­da tep­ki­miz, ahlak­sız herif” olu­yor. Neden? Ne zaman karar ver­dik böy­le bir şeyin ahlak dışı oldu­ğu­na? Ya da bir Tan­rı” mı var böy­le ahla­ki değer­le­ri içi­mi­ze yük­le­yen? Konu, far­kın­day­sa­nız, uza­yıp gidiyor…

Abstract red atom (done in 3d, isolated)

Eğer bilim­siz inanç yalan söy­le­mek­se (ki değil), bili­min ken­di­si de yalan söy­le­mek­tir, en azın­dan bir süre­li­ği­ne… Mese­la, biz inanç­la­rı­mı­zın ışı­ğın­da bir hipo­tez orta­ya ata­rız ve o hipo­te­zi kanıt­la­mak için labo­ra­tu­var­da, örne­ğin, bağım­sız değiş­ken­le­ri kont­rol ede­rek bir sonu­ca ulaş­ma­ya çalı­şı­rız. Fakat unut­ma­yın ki, hipo­te­zi kanıt­la­ya­maz­sak, yalan söy­le­miş olu­ruz. Kanıt­la­sak bile, bir­kaç yıl son­ra baş­ka biri çıkıp teori­mi­zin bel­li nok­ta­lar­da zayıf kal­dı­ğı­nı, revi­ze etme­miz gerek­ti­ği­ni veya tümüy­le yan­lış oldu­ğu­nu söy­le­ye­bi­lir. New­ton yer çeki­mi­nin nasıl işle­di­ği­ni çok iyi anlat­mış­tır. Fakat, yer­çe­ki­mi­nin ne oldu­ğu­nu gözar­dı etmiş­tir. Eins­te­in ise yer­çe­ki­mi­nin Uzay-Zaman”ı doku­yan bir küt­le oldu­ğu­nu söy­le­miş­tir. Yani, New­ton arka­sın­dan gelen nesil­ler için keş­fe­dil­mek üze­re, göz­lem­le­rin­de boş­luk­lar bırak­mış­tır. Bu boş­luk­lar da, Eins­te­in gibi insan­lar tara­fın­dan dol­du­rul­ma­ya çalı­şıl­mış­tır. Eins­te­in İzaf­iy­et Teori­si”ni nasıl bul­muş­tur? Hayal ede­rek… Bu hayal bir bilim­sel göz­le­me mi daya­nı­yor­du? Tabii ki, tam ola­rak dayan­mı­yor­du. Yani bilim yap­mak sade­ce göz­le­ne­bi­len inanç­la­rı­mız ışı­ğın­da olmaz, bazen sade­ce bir hayal­dir ve bu hayal de, göz­lem­le­bi­len ya da göz­lem­le­ne­me­yen inanç­la­rı­mız­dan türer. Yani biz sade­ce kanıt­la­ya­bil­di­ği­miz şey­le­re inan­ma­yız, ilk baş­ta sade­ce ina­nı­nı­rız (ki buna sez­gi deriz) ve bu ina­nı­şı genel bir teori hali­ne getir­mek için de test­ler yapa­rız. Bura­da anlat­mak iste­di­ğim, bilim­ci­li­ğin1 mono­te­is­tik veya mul­ti­te­is­tik din­ler­den far­kı olma­yı­şı­dır. Maale­sef, bilim­ci­lik, inan­la­rı­nı rahat­sız ede­bi­lecek soru­lar­dan (nor­ma­tif soru­lar­dan) uzak tut­mak­ta­dır. Baş­ta da söy­le­di­ğim gibi, sade­ce göz­lem­le­ne­bi­lir inanç­lar­la çok uza­ğa gide­me­yiz. Gör­gü kural­la­rı, gra­mer kural­la­rı, mate­ma­tik ve man­tık gibi şey­le­rin doğ­ru kabul ettik­le­ri­ni göz­lem­le­ye­rek test ede­bi­lir miyiz? Ede­me­yiz (en azı­dan çoğu­nu). Mese­la git­mek ben” neden yan­lış? Gra­mer ola­rak yan­lış, ama siz bunun yan­lış oldu­ğu­nu ken­di koy­du­ğu­nuz pren­sip­ler üze­rin­den çıkar­dı­nız, yani doğal bir bilim yok orta­da. Git­mek ben” gibi bir cüm­le­nin yan­lış­lı­ğı­nı ken­di koy­du­ğu­nuz gra­mer pre­si­bi­ne ters düş­tü­ğü üze­rin­den açık­lı­yor­su­nuz, bu yüz­den de tam bir yuvar­lak çiz­miş olur­su­nuz. Bana, konu­lan ad anla­mın­da çok cin­si­yet­çi gel­se de, bilim adam­la­rı”, göz­lem­le­dik­le­ri­ni dün­ya üze­rin­de teori­ler” inşa eder­ler. Bu teori­le­ri test etme aşa­ma­sı­na gel­dik­le­ri zaman, nele­re kar­şı test edi­yor­lar aca­ba? Baş­ka göz­le­ne­bi­lir ina­nış­la­rıy­la… Top­la­dık­la­rı delil­ler, uygu­la­dık­la­rı deney­ler, hep duyu­la­rı­na bağ­lı­dır ve bu duyu­lar bizim dış dün­ya ile kur­du­ğu­muz tek bağ­dır. Yani bilim­sel dedi­ği­miz teori­ler de, nor­ma­tif teori­ler gibi yine bir yuvar­lak çizip aynı yere gelir. Her şey­den önce, duyu­la­rı­mı­za neden güve­ni­yo­ruz? Bel­ki de bütün her şey bir ilüz­yon”, bel­ki de Mat­rix”de yaşı­yo­ruz…

Fakat, unut­ma­ya­lım ki, göz­lem­le­ye­rek test ede­me­di­ği­miz şey­le­re yan­lış” ya da doğ­ru” diye­me­yiz. Aynı şekil­de, nor­ma­tif soru­lar önem­siz­dir de diye­me­yiz. Kesin­lik­le, ahlak­lı olma­lı­yız ve gra­mer kural­la­rı­na uygun bir şekil­de yaz­ma­lı­yız! Bu yüz­den bu tarz konu­la­rı da bir kena­ra atma­yıp dik­kat­li­ce ince­le­me­li­yiz. Bili­mi de inan­cın doruk nok­ta­sı yap­mak, ayrı bir hata olacaktır…

* Bir kural değe­ri­ni, gücü­nü taşı­yan, nor­ma iliş­kin, düzgüsel.

1) Bilim­sel bil­gi­nin ve tek­nik­le­rin gücü­ne aşı­rı ina­nış. (E: scientism)

 

Isa­ac New­ton kimdir?

mayis-2-newton16421727 yıl­la­rı ara­sın­da yaşa­yan New­ton, İng­il­iz fizik­çi, mate­ma­tik­çi, ast­ro­nom, mucit, filo­zof ve ila­hi­yat­çı idi… 1687’de yayım­la­nan Phi­lo­sop­hiæ Natu­ra­lis Prin­ci­pia Mat­he­ma­ti­ca” adlı kita­bıy­la, kla­sik meka­ni­ğin teme­li­ni atan New­ton, bu çalış­ma­sın­da, evren­sel küt­le çeki­mi­ni ve hare­ke­tin üç kanu­nu­nu orta­ya koy­muş­tu. New­ton dün­ya­da­ki nes­ne­le­rin hare­ket­le­ri ile gök­yü­zün­de­ki nes­ne­le­rin aynı doğal yasa­lar ile yöne­til­dik­le­ri­ni ken­di küt­le çekim kanu­nu ile Kepler’in geze­gen hare­ket­le­ri kanu­nu ara­sın­da­ki tutar­lı­lık­lar ile gös­ter­miş­ti. İlk yan­sıt­ma­lı teles­ko­pu geliş­ti­ren New­ton, beyaz ışı­ğın bir priz­ma­ya tutul­du­ğun­da fark­lı renk­ler­den bir tayf  yap­ma­sı göz­le­mi sonu­cu bir renk kura­mı oluş­tur­muş­tu. Bilim insan­la­rı New­to­n­’u   tari­hin en etki­li insan­la­rın­dan biri kabul etmek­te­dir. 1999’un son­la­rın­da 100 ile­ri gelen fizik­çiy­le ger­çek­leş­ti­ri­len milen­yum oyla­ma­sın­da New­ton, tüm zaman­la­rın en iyi fizik­çi­le­ri ara­sın­da Albert Eins­te­in­’­dan son­ra   2. sıra­yı aldı.

 

Albert Eins­te­in kimdir?

mayis-2-albert18791955 yıl­la­rı ara­sın­da yaşa­yan Eins­te­in, Yahu­di asıl­lı Alman teorik fizik­çi­dir. Alman­ya­’­nın Ulm ken­tin­de dün­ya­ya gelen Eins­te­in, yaşa­mı­nın ilk yıl­la­rı­nı Müni­h­’­te, lise eği­ti­mi­ni ve yük­sek eği­ti­mi­ni İsv­içr­e’­de tamam­la­dı. Üni­ver­si­te­de iş bul­ma­yan Eins­te­in, bir patent ofi­sin­de müfet­tiş ola­rak çalıştı.

1905’de kuram­la­rı hemen benim­sen­me­miş olsa da ile­ri­de fizik­te dev­rim yara­ta­cak olan dört maka­le yayım­la­yan Eins­te­in, 1914’de Max Planc­k­’ın kişi­sel rica­sı ile Alman­ya­’­ya döndü.

1921’de foto­elekt­rik etki üze­ri­ne çalış­ma­la­rı nede­niy­le Nobel Fizik Ödü­lü­’­ne layık görü­len Eins­te­in, Nazi Par­ti­si­’­nin ikti­da­ra yük­se­li­şi nede­niy­le 1933’te Alman­ya­’­yı terk etti ve ABD­’­ye yer­leş­ti. Ömrü­nün geri kala­nı­nı geçir­di­ği Prin­ce­to­n­’­da haya­tı­nı kaybetti.

 

İlgili Haberler

Leave a Comment