Night On Earth’te Jim Jarmusch bize aynı gecede, beş farklı şehirde geçen beş farklı hikaye anlatıyor
Night on Earth Jim Jarmusch tarafından yazılmış ve yönetilmiş 1991 yapımı bir film. Aynı gecede, beş farklı şehirde bir taksinin içinde geçen beş kısa hikayeyi anlatan filmin senaryosunu Jarmusch yaklaşık sekiz günde yazmış. Bu beş şehir Los Angeles, New York, Paris, Roma ve Helsinki; Jarmusch’un bu beş şehri seçmesinin altındaki en büyük sebep ise beraber çalışmak istediği oyuncular olmuş. Filmin müzikleri ise Jarmusch’un sık sık çalıştığı isimlerden biri olan Tom Waits tarafından yapılmış.
Los Angeles’ta geçen hikayede taksi şoförü Corky’yi canlandıran oyuncu Winona Ryder; Corky’nin yolcusu Hollywood yöneticisi Victoria Snelling ise Gena Rowlands tarafından canlandırılmış. İki karakter birbirine son derece zıt olmalarına ve bambaşka hayatlar sürmelerine rağmen aralarında bir bağ kurarlar.
New York’ta ise Armin Mueller-Stahl’ın oynadığı taksici Helmut Grokenberger; bir zamanlar Doğu Almanya’da palyaçoluk yapmış bir göçmen. Müşterisi ise YoYo (Giancarlo Esposito), ve yolda daha sonra aldıkları YoYo’nun eşinin kız kardeşi Angela (Rosie Perez). Hikaye bir anlamda Helmut’un yerleştiği şehrin kültürünü anlama yolculuğu.
Paris’te Béatrice Dalle tarafından canlandırılan görme engelli bir kadın ve Isaach De Bankolé’ün oynadığı Ivory Coast’lu bir sürücünün hikayesini izliyoruz. İkili yol boyunca birbirlerine sözlü atışmalarda bulunuyor, farklılıkları ilk başta iletişim kurmalarının önüne geçiyormuş gibi görünmesine rağmen yolculuğun sonunda ikisini de birbirinin dünyasından etkilenmiş ve dünyaları sanki bir süre öncesine gore biraz daha büyümüş görüyoruz.
Roma’da ise Roberto Benigni’nin hayat verdiği nevi şahsına münhasır bir taksici ve onun taksisine binme “hatasını” yapan bir rahibin (Paolo Bonacelli) hikayesini izliyoruz. Taksici bütün yolu tüm günahlarını çıkartabileceği bir fırsat olarak görüyor ve rahibin duyduğu rahatsızlığı fark etmeksizin çocukluğundan itibaren işlediği tüm günahları anlatmaya başlıyor.
Helsinki’de ise içlerinden biri henüz işten atılmış olan ve akşamı içerek geçirmiş üç işçi (Kari Väänänen, Sakari Kuosmanen ve Tomi Salmela) eve dönmek için bindikleri takside o anda sızmış olan arkadaşlarının yaşadığı korkunç durumu konuşuyorlar. İşten atılmış, kızı hamile olan ve boşanma sürecindeki adamın hikayesinin üzerine taksici Mika (Matti Pellonpää) iki arkadaşa hayatlarında duydukları en hüzünlü hikayeyi anlatır. Hikayeden fazlasıyla etkilenen iki arkadaş artık kendi arkadaşlarının durumunu o kadar da ciddi bulmazlar. Bir Los Angeles gecesinde gökyüzündeki yıldızları göstererek başlayan film Helsinki’de güneş doğarken sona eriyor.