Dr. Harun Berberoğlu bu defa, Frank Sinatra’nın ünlü şarkısında belirttiği gibi “Hiç uyumayan Şehir New York” izlenimlerini bizimle paylaştı… İşte Dr. Berberoğlu ile birlikte adım adım NEW YORK…
Bu şehir Frank Sinatra’nın şarkısında dediği gibi “Asla uyumayan bir şehirdir.”
Tarihçesini incelediğimizde New York Koyu ile Hudson Irmağı’nın alt bölümlerinin ilk kez 1524’te İtalyan denizci Giovanni da Verrazano tarafından keşfedildiği sanılmaktadır. Ardından 1609’da İngiliz kâşif Henry Hudson, gemisiyle bugün kendi adını taşıyan ırmağa girmiştir. Manhattan Adası’nı ilk kez onun keşfettiği kabul edilmektedir. 1626’da Hollandalılar Manhattan Adası’nı Yerliler’den bugünün kuru ile yaklaşık 1000 dolar tutarında mal vererek satın aldılar. (Şu anda Manhattan’ın birçok yerinde 1 metrekare yerin fiyatı 1.000 dolardan daha fazladır.) Burada kurulan yerleşim bölgesine Nieuw Amsterdam (Yeni Amsterdam) denildi. Bölge kürk ticaretinin merkezi oldu. Ardından 1664 yılında Manhattan adası İngilizlerin eline geçti ve New York adını aldı.
Güneyde New York City’den başlayarak Kanada sınırına kadar uzanan eyaletin de ismi New York’dur. Kent beş bölüme ayrılmıştır: Manhattan, Brooklyn, Queens, Bronx ve Staten Island. Asıl New York diye bilinen ve filmlerde, dergilerde görmüş olduğumuz kısım aslında Manhattan adasıdır. Manhattan, New York’un alan olarak en küçük belediyesi olmasına rağmen belki de hem bu şehrin hem de tüm ülkenin finans, medya, kültür, sanat, alışveriş ve eğlence merkezidir. Bir göçmen kenti olan New York’da 100’ün üzerinde dil konuşulmaktadır ve her üç kişiden biri ABD dışında bir ülke doğumludur. İngilizce çeşitli aksanlarla konuşulur. İngilizce’nin yanı sıra İspanyolca da İngilizce kadar yoğun konuşulmaktadır. Little Italy (Küçük İtalya) semtinde İtalyanca, China Town’da (Çin mahallesi) Çince konuşulur.
New York’u gezebilmenin en iyi yolu bir metrocard alarak, metro hatlarını öğrenmek ve metroyu kullanarak istenilen yere ulaşmak ve yürümektir. Özellikle Manhattan trafiği İstanbul trafiğini anımsatan bir yoğunlukta olup sabah ve akşam saatlerinde taksi bulabilmek çok kolay değil. Caddelerde taksi bulmaya çalışırken önünüzde duracak Siyah sedan araçlar da sizi almaya çalışacaktır. Bunlar korsan taksiler; mecbur kalırsanız binebilirsiniz ama binmeden gideceğiniz yeri söylyin ve muhakkak ücertini sorun, yoksa 2 katına yakın para ödeyebilirsiniz.
Bu yazımda daha çok Manhattan gözlemlerimi sizinle paylaşmaya çalışacağım.
Manhattan haritasını elimize aldığımızda kabataslak yukarı, orta ve aşağı olmak üzere 3 bölüme ayırabiliriz ki bunların isimleri; İngilizcedeki karşılıkları ile Uptown, Midtown ve Downtown.
UPTOWN
Uptown üst kısımlarında ünlü Harlem yer almaktadır. Uzun süre Siyah Amerika’nın başkenti kabul edilen Harlem’i zenci yaşam tarzını görmek için kesinlikle ziyaret etmeniz gerekiyor. Kendine has müzikleri, sokak müzisyenleri, mağazaları, lokantaları var.
Uptown’ın belki de Harlem kadar ünlü diğer bir bölgesi Amerika’nın en çok ziyaret edilen parkı Centra Park 1873 yılında yaklaşık 16 yıllık bir uğraşı sonrasında planlı ve insan eli ile yapılmış bir parktır. İçinde çeşitli büyüklükte göller, kışın buz pisti, yazı ise yüzme havuzu olarak kullanılan alanlar, yaklaşık 10 km.lik yürüyüş, koşu ve bisiklet parkuru ve hayvanat bahçesi gibi bölümleri bulunmaktadır.
MIDTOWN
Midtown Manhattan’ın kalbi kabul edilebilecek bölümüdür. 14. – 59. caddeler arası midtown olarak kabul edilir. Özellikle çok uzun yıllar ABD’nin en uzun binası (hala en uzun 3. binası; anteni ile birlikte 444 metre) olan ve New York’un sembolü sayılabilecek Empire State binası 34.cadde ve 5.bulvarın köşesinde, Manhattın’ın ve Midtown’un ortasında yükselir. Diğer çok önemli gökdelenler Rockfeller binası 48.caddede ve Chrysler 42.cadde de yükselirler ve kentin silüetinde önemli yer tutarlar. Empire State ve Rockfeller’in en üst katlarında seyir terasları olup, belli bir ücret ve uzun bir kuyrukda beklemeyi göze almanız durumunda nefes kesici manzaraya ulaşabilir ve nefis fotoğraflar çekebilirsiniz. Uzun kuyrukda beklemenizi ve bu manzaraya çıkmanızı tavsiye ediyorum. Yükseklik korkusu olana tavsiye etmiyorum. Midtown’ın doğu yakasında Birleşmiş Milletler’in genel merkezi yer almaktadır, eğer bu teşkilatata ve uluslararası diplomasiye ilginiz var ise burayı da ziyaret etmeniz ilginç olabilir.
Chelsea 14. ve 30. caddeler arasında, Midtown’da yer alan bölgenin adıdır. Sanat galerileri, bazı butik ve kafeler, etnik restoranların yer aldığı Chelsea şu anda New York’un en büyük gay popülasyonuna sahip bölgesi olup, özellikle gay eğlence mekanlarının merkezidir.
New York fotoğraflarında en çok görülen 3 manzara; Empire State’in ön planda olduğu gökdelenler, Central Park ve Times Meydanıdır. Times meydanı ismini New York Times’in merkezinin burada olmasından almaktadır. Brodway caddesinin meydanı kestiği yerdeki tiyatrolar, bu tiyatrolardaki showlar ve bu showların ışıklı tanıtımları, ünlü markaların dev ışıklı reklam billboardları bu meydanın görsel bir merkez olmasını sağlamıştır. Önemli günlerdeki geçit törenleri, konserler, yılbaşı partisi gibi etkinlikler de bu meydanı farklı kılmaktadır.
Midtown’da Times meydanına giderseniz; meydanı kesen Brodway caddesindeki bir gösteriye kesinlikle gitmenizi, ABD’nin en büyük deniz restoran zinciri olan Red Lobster’da güzel bir deniz ürünlü yemek yemenizi, ünlü Hard Rock Cafe’ye uğrayıp rock yıldızlarının koleksiyonlarından parçalara bakıp, yemeğinizi yemenizi, müzik dinlemenizi öneririm. Ve yine 5.bulvar ve 34.caddenin köşesinde yeralan Empire State binasından 9.bulvara kadar yürüyerek çok ilginize çekecek mağazaları görebilirsiniz; Dünya’nın en büyük alışveriş mağazası olan Macy’s, bayanların çok ilgisini çekecek Victoria’s Secret, herkesin ilgisini çekebilecek B&H Photo&Video mağazası, birçok tanınmış markanın mağazaları, yemek için TGI Fridays, ve sporseverlerin ve müzikseverlerin ilgisini çekecek Madison Square Garden’ı bu cadde üzerinde görmeniz mümkün olacaktır. 34.Caddeyi de boş geçmemenizi tavsiye ederim.
DOWNTOWN
Downtown diğer iki Manhattan bölgesine göre daha karışık mimari, atmosfer ve kültüre sahip. Elimize bir Manhattan haritası alıp yukarıdan aşağıya doğru incelediğimizde Greenwich Village, Soho, Little Italy, Tribeca, Chinatown ve Wall Street’in içinde olduğu Finans Bölgesini görebiliriz. Bu küçük bölgelerin kendine ait atmosferlerini içine girdiğinizde çok rahatlıkla farkedebilirsiniz.
Greenwich Village’in yapraklı sokakları neredeyse bir yüzyıl bohemlere ilham verip, sanatın ve eğlencenin merkezi olmuş New York’un efsane mahallesidir. Şu anda jet sosyetenin ev almaya başladığı ve New York’un en pahalı mahallelerinden birisi olmuştur. Bu bölgenin batı kıyısında kalan “Meatpacking Distict” New York’un en pahalı lokantalarına, en hareketli gece hayatına sahiptir.
Soho; Dowtown’un alt kısımlarında kalan “South of Houston Street”in kısaltmasından meydana gelen bir bölgedir. Faklı bir mimarisi, farklı bir atmoseri vardır.Dünyaca ünlü modacıların butikleri, şık kafeleri, lokantaları bulabilirsiniz Soho’da. Burası bir zamanlar “Hell’s Hundred Acres” diye bilinen sanayi bölgesiydi. 1960’larda yıkıntılarıyla bilinen bölgenin sembolü dökme demir depoları buraları mesken tutan sanatçılar tarafındankurtarıldı, düzenlendi. Ardından diğer sanatçıların arasında da hızla trend olan bir bölge oldu. Özellikle de çekimlerinin önemli bir kısmı burada yapılan “Sex and The City” dizisinden sonra popülaritesi zirveye ulaştı. Soho sokaklarında bazı dizi, klip ya da film çekimlerini, ya da ünlü bir oyuncu, manken ya da şarkıcıyı görebilirsiniz. Soho’ya benim sevdiğim bir Fransız lokantasını size tavsiye debilirim. Öğlene kadar kendi fırınından kahvaltılık birşeyler tadabilir ya da brunc yapabilirsiniz, akşam uğramak isteseniz (rezervasyon şart yoksa yer bulma şansınız düşük) nefis mutfağını deneyebilir ya da barında soğuk birşeyler içebilirsiniz.
Chinatown eğer Uzakdoğu kültürü, yemekleri ve Çin malı kaçak ürünler ilginiz çekerse ziyaret edebilirsiniz. Dünya’nın en büyük Çin mahallelerinden birisi.
Little Italy adından da anlaşılacağı gibi İtalya’dan gelen göçmenlerin yerleştiği küçük bir İtalya. Şöhretini 1950’lerdeki İtalyan mafyasından alan bu mahalle, günümüzde nefis İtalyan kafe ve restoranlarını bulabileceğiniz yer haline gelmiştir.
Finans Bölgesi Manhattan’ın en alt kısmında yer alan ve neredeyse Dünya’nın finans merkezi olan Wall Street’i de kapsayan ve belki de New York’un ilk yerleşim yeridir. Kızılderililerden adayı alan Hollanda’lar bu bölgeye yerleşmişler ve dış tehditlerden burayı korumak için sur, duvar karışımı bir yapı ile bölgeyi çevirmişlerdir, bu nedenle Wall Street adını almıştır ünlü caddesi. 11 Eylül saldırılarına hedef olan ikiz kuleler bu bölgede bulunmaktaydı. İkiz kulelerin yerine yapılmakta olan ve New York’un en yüksek binası ünvanını Empire State’den geçen nisan tekrar geri alan “Bir Dünya Ticaret Merkezi” (One World Trade Center) binasının yapımı tamamlanmak üzere. Gökdelenin kendisi 388 metre, anteni tamamlandıktan sonra ise 542 metreye ulaşacak.
Alışveriş tutkunuysanız New York için 3 önerim olacaktır:
5.Bulvar (5.Avenue): 34. – 57. caddeler arasında muhakkak yürüyerek gezmeniz gerekiyor.
Woodburry Premium Outlet: New Jersey yolu üzerinde.
Jersey Gardens outlet: New Jersey sınırları içinde olan ve yaklaşık 230 Dünya markasının olduğu bu alışveriş merkezi de çok çeşit ve ucuz alışveriş vaad ediyor size.
Dr. Harun
BERBEROĞLU
Medikal Müdür