Negatif Perspektif: TEKNOLOJİ

alican-gorus-logo.qxpMART 2015

Her­ke­sin bil­di­ği gibi, Tek­no­lo­ji Çağı”nda yaşı­yo­ruz… Buna rağ­men dün­ya­da yak­la­şık 1 mil­yar insan tek­no­lo­jik bir ciha­za sahip değil. Yani, tab­lo görün­dü­ğün­den biraz daha karı­şık. Hat­ta Face­bo­ok”un kuru­cu­la­rın­dan olan Mark Zuc­ker­berg, Is Con­nec­ti­vity a Human Right?”1 adlı kam­pan­ya­sı ile dün­ya­da­ki her­ke­se inter­net eri­şi­mi­ni sağ­la­ma­yı plan­lı­yor. Fakat, böy­le bir kam­pan­ya­ya mil­yar­lar­ca dolar har­ca­yıp, esas olan ihti­yaç­lar biraz arka pla­na atı­lı­yor­muş gibi gel­di bana… İlk önce, Is cle­an water a Human Right?2 gibi bir pro­je yapıl­sa, daha önce­lik­li ihti­yaç­lar için bel­ki bir adım atıl­mış olur. İnt­ern­et mi?” ya da su mu?” diye bir tar­tış­ma­ya gir­me­ye­ce­ğim, çün­kü su daha önem­li. Susuz kalır­sak yak­la­şık 12 gün için­de haya­tı­mı­zı kay­be­de­bi­li­yo­ruz… Artık insan­lar, maale­sef boş otur­mayı bile unut­tu. İns­anl­ar­ın, akıl­lı tele­fon­la­rın­da ya da tab­let­le­rin­de akıl­lı şey­ler” yap­tık­la­rı da pek söy­le­ne­mez! Eğer üret­ken bir­şey­ler yap­sa­lar­dı, hal­kı­mız daha bil­gi­li ve ino­va­tif” olur­du. Artık, boş” otu­rup, ken­di iç sesi­mi­zi din­le­mek bile, saç­ma” geli­yor bize! Yani, tele­fon­da bir­şey­ler baka­bi­le­cek­ken niye hiç­bir şey yap­ma­dan otu­ra­yım? Fakat, bu dönem­ler­de en çok ihti­ya­cı­mız olan şey ken­di­mi­zi din­le­mek. Din­le­mi­yo­ruz… Takıl­mı­şız, kop­mu­şuz ve bu tek­no­lo­ji çağın­da bazı şey­le­rin değe­ri­ni unut-muşuz… Aslın­da, kişi­sel tek­no­lo­ji kul­la­nı­mı haya­tın ayrıl­maz” par­ça­sı olsa bile, ger­çek­te bize daha faz­la vakit kay­bet­tir­di­ği kesin. Kişi­sel tek­no­lo­ji­nin içe­ri­sin­de olan şey­ler: Tele­fon, tab­let, bil­gi­sa­yar ve tele­viz­yon. En son yapı­lan araş­tır­ma­ya göre, gün­de orta­la­ma bir insan TV’de, bil­gi­sa­yar­da ve tele­fon­da 12 saati­ni geçi­ri­yor3… Zaman mef­hu­mu­mu­zu yitir­miş olma­mız hiç de şaşır­tı­cı değil… Uça­ğa atla, 910 saat­te dün­ya­nın öbür ucu­na git. Artık dol­muş” gibi oldu uçak­lar… Yani, her­şe­ye çok hız­lı eriş­me­miz bize eriş­ti­ği­miz şey­le­rin kıy­me­ti­ni unut­tu­ru­yor, maale­sef… Mut­lu da ola­mı­yo­ruz, çün­kü hep yeni bir ino­vas­yo­nun peşin­de­yiz… Niye uçak­lar Amerika’ya 3 saat­te git­mi­yor? Sırf uçak için değil, tek­no­lo­jik her­şey hak­kın­da faz­la­sı” mak­bul. Yok iPho­ne 5’miş, 6’ymış, 7’ymiş… Eski­den küçü­ğü mak­bul­dü tele­fon­la­rın, şim­di ise en büyü­ğü… Mil­le­tin elin­de olsa, hiç üşen­me­den moni­tör büyük­lü­ğün­de tab­let taşı­ya­cak. Niye? Büyük olsun… Her­şey büyük olsun! Ev, ara­ba, tele­viz­yon, penis ve daha bir­çok şey akla gele­bi­lir. Büyük olsun kar­de­şim, lazım olur…

teknoBu ino­vas­yon ola­yı bir çok filo­zof tara­fın­dan kale­me alın­mış­tır. Bun­lar­dan işte iki tane­si: İng­il­iz muha­fa­za­kar­lı­ğı (Edmund Bur­keün öncü­lü­ğün­de) ve sos­ya­list­ler (Simon, Owen, Fouri­er, Marx, Engels). İdeo­loj­il­er­in maale­sef bir tane açık­la­ma­sı ola­maz ve bu iki akım da ken­di içe­ri­sin­de zaman­la dal­la­ra ayrıl­mış­tır. Dal­la­ra ayrıl­ma­sı­nın en büyük sebe­bi ide­olo­ji­le­rin hal­ka hitap etme çaba­sı­dır. Daha net bir şekil­de açık­la­mak gere­kir­se, poli­tik ide­olo­ji­ler, poli­tik fel­se­fe­le­rin ente­lek­tü­el sevi­ye­si­nin düşü­rül­me­siy­le elde edi­lir. Bunun en büyük sebe­bi de, yuka­rı­da zik­ret­ti­ğim gibi, orta­la­ma bir bire­ye hitab etme çaba­sı­dır. Birey­sel muha­fa­za­kar­lar, mar­xist­ler ve piya­sa muha­fa­za­kar­la­rı ino­vas­yo­na hep kuş­ku­lu yak­la­şım ser­gi­le­miş­tir. Libe­ral­ler ise, tam ter­si, ino­vas­yo­na hep sıcak bak­mış­tır… Yan­lış anla­şıl­ma­sın, Marx da inno­vas­yo­na değer ver­miş­tir. Fakat, onun der­di işçi­le­rin ino­vas­yon adı altın­da ezil­me­si ve sömü­rül­me­siy­di. Poli­tik teori, düşün­ce ve fel­se­fe­yi takip eden­ler hemen anla­ya­cak­tır ki, bu devir­de cid­di bir filo­zof sıkın­tı­sı yaşı­yo­ruz. Robert Nozick, John Rawls ve Bri­an Barry vefat etti­ğin­den beri eksi­ğiz bu konu­da… Niye? Bil­mi­yo­rum. Fakat, tek bil­di­ğim şey, poli­ti­ka­ya daha az değer ver­di­ği­miz. Poli­ti­ka­nın ne demek oldu­ğu­nu, haya­tı­mı­za nasıl bir etki yarat­tı­ğı­nı da unut­tuk. Daha doğ­ru­su, orga­nik sos­yal bağ­dan kopup ato­mis­tik” bir sos­yal bağa geç­tik. Her­kes atom par­ça­la­rı gibi bir­bi­rin­den ayrı bana dokun­ma­yan yılan bin yıl yaşa­sın” men­ta­li­te­si­ne bürün­müş şekil­de hayat­la­rı­na devam edi­yor. Fakat unut­ma­ya­lım! Bazı baba­la­rın ve anne­le­rin de çocuk­la­rı­na sitem eder­ken dedi­ği gibi, Eşek ölür, zarar eve gelir”. Poli­ti­ka­ya ilgi­siz kal­mak, ente­lek­tü­el açı­dan zayıf­la­mak, sırf birey­sel değil top­lum­sal zede­len­me­le­re yol açıyor.

Bir baş­ka acı nok­ta ise böy­le bir eksi­ğin fark edil­me­me­si… Yani, san­ki, hiç­bir­şey eksik değil­miş gibi yaşa­ma­mız. iPho­ne 6’ya ver­di­ği değe­ri kita­ba, def­te­re, kale­me ver­me­yen şah­si­yet­le­rin iPho­ne 6’dan baş­ka da bir­şey eli­ne geç­mi­yor zaten. Son­ra, bir gün cebin­den düşü­rü­yor ve camı­nı kırı­yor… O camı­na üzül­dü­ğü kadar, cahil oldu­ğu­na üzül­mü­yor… Kitap alıp borç­la­na­ca­ğı­na, küçü­cük bir ale­te bin­ler­ce lira verip her ay yeme­sin­den içme­sin­den kese­rek tak­sit ödü­yor. Fakat, en büyük unut­tu­ğu şey, tek­no­lo­ji­nin aca­yip bir ivin­ti” ile ino­vas­yon­la­ra uğra­ma­sı… 5 yıl önce­ki iPho­ne, külüs­tür oldu artık, düşü­nün… Asıl değer veril­me­si gere­ken şey, bana göre bil­gi”… Üni­ver­si­te­le­re bile insan­lar, işi-gücü olsun diye gidi­yor! Artık, fel­se­fe veya siya­set oku­yan da kal­ma­dı… Çün­kü para etmi­yor!.. Pazar­la­ma, rek­lam­cı­lık ve orga­ni­zas­yo­nel çalış­ma­lar oku­yor­lar… Niye? Para var…

Uzat­ma­dan, tek­no­lo­ji­nin haya­tı­mız­da­ki yeri­ni tek­rar değer­len­dir­me­miz gerek­ti­ği kana­atin­de­yim. Demog­ra­fik özel­lik­le­ri­miz değiş­tik­çe bu daha zor ola­cak­tır, çün­kü arka­mız­dan gelen jene­ras­yon tek­no­lo­ji­ye daha erken yaş­ta maruz kalıp daha uzun süre­ler har­ca­ma­ya baş­lı­yor. Maale­sef, ger­çek bil­gi yeri­ne inter­net”e güven­mek, kulak­tan dol­ma” ola­yı­nı sade­ce daha elit bir orta­ma taşı­mak­tan baş­ka bir­şey değil. Çocuk­la­ra bil­gi­sa­ya­rı nasıl kul­la­na­ca­ğı­nı öğre­te­ce­ği­mi­ze, onla­ra bil­gi öğren­me­yi öğret­me­li­yiz. Neye güve­nip neye güven­me­me­si, neye ina­nıp neye inan­ma­ma­sı, neyi gerek­li görüp neyi gerek­siz gör­me­si gerek­ti­ği­ni anlat­ma­mız gere­ki­yor. En önem­li­si de sor­gu­la­ma­yı öğren­me­miz ve öğret­me­miz gere­ki­yor… Neden?”, Niye?” ve Nasıl?” gibi soru­la­rı daha az sorar olduk… Hal­bu­ki, sor­mak soru­nun ceva­bı­na bir adım daha yak­laş­mış olmak demek­tir. Tek­no­lo­ji­nin bu tarz yeti­le­ri eli­miz­den alma­sı­na kesin­lik­le engel olup, hazı­ra konmayalım!..

1 İnt­ern­et insa­ni hak mıdır? 

2 Temiz su insa­ni hak mıdır? 

3 http://www.market-truth.com/screen-time-hours-day-spend-front-screens/

 

zuckerMark Elli­ot Zuc­ker­berg kimdir? 

14 Mayıs 1984’de doğan Zuc­ker­berg, sos­yal pay­la­şım site­si Face­bo­ok­’un kuru­cu­su Ame­ri­ka­lı girişimcidir.

2004’te Har­vard Üni­ver­si­te­si­’n­den giri­şim­ci arka­daş­la­rı Dus­tin Mos­ko­vitz, Edu­ar­do Save­rin ve Chris Hug­hes ile şu anda CEO’­su oldu­ğu sos­yal pay­la­şım site­si Face­bo­ok­’u kuran Zuc­ker­berg, 2010 yılın­da TIME der­gi­sin­ce Yılın Ada­mı seçildi.

 

İlgili Haberler

Leave a Comment