MAYIS 2016
Empati, karşımızdaki kişinin duygularını, içinde bulunduğu durumu ve onu bu konuma getiren motivasyon veya şartları algılamak ve bu durumu içselleştirebilmek olarak tanımlanabilir. Empati doktorluk mesleğinin de herhalde en önemli oluşanlarından biri. Empati ile ilgili en sıkıntılı durum ise kaybedilmeye açık bir yetenek olması. Bugün kendinizi bir sorgulayın bakalım, hastanızı anlamayı değil ama onunla empati yapmayı en son zaman başardınız?
Doktorların aklından çıkarmaması gereken ve empati yeteneklerini korumak adına sık sık kendilerine yöneltmeleri gereken kurallar olduğuna inanıyorum. Bu kuralları üç ile sınırladım ama sizler de aklınıza geldikçe kendi akıl defterinize veya bize yazarsanız bu bilgi bankasını beraber geliştirebiliriz.
1. Kural: Doktora gitmek endişe verici bir durumdur.
Evet gerçekten de doktora gitmek endişe verici bir durumdur. Günlük hayat akışı içinde yaşamaya devam ederken ortaya çıkan bir sağlık problemi veya yıllarca göz ardı edilmiş bir problemin daha da şiddetlenmesi ile hasta karşınızda durmaktadır. Bazen kendi hakkında gerçeği bazen da bakmak zorunda kaldığı kişileri neler beklediğini duymak sıkıcı bir durumdur. Hayatınızın ne gibi sıkıntılar içereceğini birkaç dakika içinde öğrenmek üzeresiniz.
2. Kural: Karşınızda bilgili ve tecrübeli görünmek isterler
Bir doktor için en rahatsızlık veren durumlardan biri de internetten veya çevresinden toparladığı bilgileri doktoru ile paylaşan hasta grubudur. Şimdi bu duruma bir de tersten bakmayı deneyin. Aslında masa arkasında oturan ve otorite olan kişi sizsiniz. Biz servisi sağlayan kişi olduğumuz için sanki kendimizi beğendirmek durumunda gibi hissederiz. Oysa çoğu kez, kısıtlı olsa da var olan bilgisini ortaya koyan hasta veya hasta yakını kendi değerini sizin gözünüzde yükseltme çabası içindedir. (Gerçekten ukala bir kişi ile karşı karşıya değilseniz.) Bu düşünce ile anamneziye devam etmek herkes için daha sağlıklıdır.
3. Kural: Bir servis almak için para ödediler
Eninde sonunda hizmet sektöründe çalışan kişileriz. İster özel ister kamu kuruluşlarında çalışıyor olalım; herkes en iyi hizmeti almak ister. Bu nedenle bizler de en iyi hizmeti vermekle yükümlüyüz. Hasta ve yakınlarının beklentisi de aslında budur. Dertlerine derman ararken az veya çok bir ödeme yaparlar ve doğal olarak bunun karşılığını beklerler. Az ödeyen düşük kalitede hizmet ile mutlu olmak zorunda değil. Bir fast-food hamburger zinciri restoranında menünüz ucuz diye yiyeceklerinizi önünüze fırlatarak verseler herhalde hakkınızı ararsınız.
Bu basit üç kural veya düşünceyi aklımızdan geçirsek zannederim doktor-hasta ilişkisi konusunda bir adım atmış olabiliriz. İletişim daha kolay olur ve birbirini daha iyi anlayan doktor-hasta ikilisi sağlanabilir. Hastaların doktora gelmeden önce düşünmesi gereken şeyler olduğunun farkındayım: günler süren nöbetler, ağır çalışma koşulları, tehditler vb. Onları bir sonraki sefere bırakalım.