KANSER / TEMMUZ 2016
Mesane kanseri, her 26 erkekten birini tehdit ediyor. Bu kanserle mücadele için Sağlık Bakanlığı yetkilileri, bilim insanları ve sivil toplum temsilcileri bir araya geldi. Mesane kanseri prostat kanserinden sonra erkeklerde en sık rastlanan ikinci ürolojik kanser olmasına rağmen, yakın zamana kadar göz ardı ediliyordu. Toplumda yeterince bilinmemesi erken tanı imkanını engellerken, sağlık otoriteleri ve ilaç endüstrisinin de bu kanser türüyle mücadeleye öncelik verdiği söylenemezdi.
ECPC’nin (Avrupa Birliği Kanser Hastaları Koalisyonu) Nisan sonunda mesane kanserine ilişkin bir rapor yayımlayarak, toplumun tüm katmanlarını, sağlık bakanlıklarını ve sivil toplum organizasyonlarını bu kansere karşı birlik olmaya çağırdı. Bu çağrıya ilk cevap ise Türkiye’den geldi. Dünyada mesane kanserinin erkekler arasında sıklık olarak 7. sırada bulunduğunu belirten Sağlık Bakanlığı Kanser Daire Başkanı Doç. Dr. Murat Gültekin, bu kanser türünün Türkiye’de daha sık görüldüğüne dikkat çekti: “Ülkemizde erkekler arasında en sık görülen ikinci kanser türü” dedi. Dünyada her yıl 330 bin erkeğin ve 100 bin kadının mesane kanseri tanısı aldığını söyleyen Kanser Daire Başkanı Doç. Dr. Gültekin, Türkiye’de ise 7800 erkek ve 1300 kadının mesane kanserine yakalandığını vurguladı.
Kanser Savaşçıları Derneği Başkanı Aslı Ortakmaç ise bu işbirliğinin mesane kanseriyle mücadelede çok önemli bir adım olduğuna dikkat çekerek, konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Maalesef her kanser türüyle mücadele için eşit yatırım yapılmıyor, aynı güçle savaşılmıyor. İşte bu nedenle mesane kanseri başta olmak üzere bazı kanser türlerinin erken tanı ve tedavi imkanları da gelişemiyor. Bugün mesane kanserinin bu makus kaderinin değiştiği gün olabilir.”
İMMÜNOTERAPİ BAŞARI SAĞLIYOR
Araştırmaların günde 15 adet ya da daha fazla sigara içenlerin mesane kanserine yakanlanma riskinin içmeyenlere oranla 3,5−4 kat arttığını gösterdirdiğine işaret eden Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı ve üro-onkoloji uzmanı Prof. Dr. Tarık Esen, “Standart tedavide mesanenin halk arasında bilinen ismiyle verem aşısıyla yıkanması önemli yer tutuyor. Tümörlerin kapalı ameliyatla temizlenmesi ardından BCG (verem) varyantı ile aşı uygulaması yapılıyor. Bu tedavinin yanıt vermediği olgularda mesane tamamen çıkartılabiliyor. Yayılma riski olan mesane kanserlerinde ise kemoterapi ve radyoterapi tedavilerine başvuruluyor. Son yıllarda ileri derece mesane kanserlerinde denenen immünoterapi yöntemlerinin hastaların sağkalımında çok önemli bir başarı sağladığını görüyoruz.”
Mesane kanserinin taramasıyla ilgili henüz bir test bulunmadığını belirten yetkililer, erken tanının hayat ve organın kurtulması için çok büyük öneminin olduğunu eklediler. Erken tanı için idrarda kan görülmesinin en önemli belirti olduğunu söyleyen Esen, idrarda kan görüldüğü anda doktora başvurmak gerektiğini vurguladı. Kadınlarda daha az rastlanmasına rağmen, daha tehlileli seyrettiğini aktaran Esen, bunun en büyük nedenini ise şöyle açıkladı: “Kadınlar idrarda kan görünce bunu jinekolojik sebeplere bağlayıp, doktora başvurmakta gecikebiliyor. Bu da erken tanı şansının yitirilmesine sebep oluyor.”
ERKEN TANI ÖNEMLİ
Her kanser türünde olduğu gibi erken tanının mesane kanseri için de hayati önemi var. Erken dönemlerde tanı alan 10 kişiden 8’i tanıdan sonra 5 yıl ya da daha fazla yaşamına devam edebilirken, hastalık geç dönemde tespit edildiğinde bu oran 10’da bire düşüyor.
Sigara içmek, mesane kanseri için de birinci sebep, sigara içenlerde mesane kanseri görülme sıklığı 3,5−4 kat artıyor.
BCG (verem aşısı) tedavisi uygulanmadığında mesane kanseri tümörlerinde nüks oranı yüzde 70’lerdeyken bu tedaviyle oran yüzde 25’lere düşüyor.