Malmö

gezi-logo.qxpGEZİ / ARA­LIK 2015

Mal­mö; Skå­ne böl­ge­si­nin yöne­tim mer­ke­zi ve İsveç’in üçün­cü büyük ken­ti. Ama siz üçün­cü büyük ken­ti dedi­ği­mi­ze bak­ma­yın, bil­di­ği­niz gibi büyük­lük de göre­ce­li.. İst­er geçer­ken uğra­ya­bi­le­ce­ği­niz, ister yolu­nu­zu bile iste­ye düşü­re­bi­le­ce­ği­niz ve ama her durum­da yüzü­nüz­de bir tebes­süm­le ayrı­la­ca­ğı­nız küçü­cük bir yer­leş­ke bura­sı. Hele ki Ağus­tos ayı­nın son haf­ta­sı bura­lar­da ise­niz; göre­cek­si­niz ki şeh­rin tama­mı ken­di­ni­ze müzik ziya­fe­ti çeke­bi­le­ce­ği­niz bir açık hava kon­ser salo­nu gibi ve her taraf­ta ilgi­ni­zi çekecek workshoplar/gösteriler/sergilerle renk­le­nen bir dün­ya. Eğer biraz derin­le­me­si­ne ilgi­le­nir­se­niz; tari­hi de, coğ­raf­ya­sı da, mima­ri­si de sor­gu­la­na­bi­lir tür­den. Çok faz­la kay­nak ve çok faz­la fark­lı bil­gi var. Şehir efsa­ne­le­ri ise içle­rin­de ken­di­ni­zi kay­be­de­cek­miş­si­niz gibi san­ki.. Bir sar­mal gibi bir­bir­le­ri­ne bağ­la­na­rak gidiyor.

Biz doğ­ru bili­nen­den baş­la­yıp sür­dü­rü­le­bi­lir yaşam disip­li­niy­le türü­nün örnek­le­rin­den olan bu şeh­ri ken­di üslu­bu­muz­ca geze­lim hep birlikte.

Eğer ara­ba ile yola çık­mış­sa­nız; ve Dani­mar­ka üze­rin­den Öre­sund köp­rü­sü­nü kul­la­na­rak gider­se­niz Malmö’ye; doğa­nın tek­no­lo­ji ve este­tik­le bütün­leş­ti­ği­ni göz­le­ri­niz­le göreceksiniz.

Şim­di Öre­sund boğa­zı olan sular­la ayrıl­maz­dan önce İsveç’in Danimarka’ya yani Avrupa’ya kara bağ­lan­tı­sıy­dı bura­sı. Bu bağ­lan­tı­yı artık Dani­mar­ka­lı mimar Geor­ge S. Rot­ne tara­fın­dan tasar­lan­mış olan ve 2000 yılın­da açı­lı­şı yapı­lan muh­te­şem Öre­sund Köp­rü­sü sağ­lı­yor. Sun­ni ada, Flint kana­lı altın­da­ki tünel ve köp­rü­den olu­şan hem kara hem tren yolu­na sahip komp­leks bir geçiş bu. Biraz paha­lı ama bura­da ara­ba kul­lan­mak öde­nen bede­le deği­yor doğrusu.

Biz şim­di yine; önce geç­mi­şin­den, bili­nen tari­hin­den baş­la­ya­rak gire­lim bu şeh­re her zaman­ki gibi.

IMG_8580

Nere­dey­se 12.000 yıl önce­si­ne ait bulun­tu­lar; göçe­be avcı grup­la­rın bu böl­ge­de­ki var­lık­la­rı­nı gös­te­ri­yor bize. Çok yıl­lar son­ra; 1000’li yıl­lar­da da Viking’lerin koor­di­nas­yon mer­ke­zi ola­rak görü­yo­ruz bura­yı. Savaş, tica­ret ve balık­çı­lık­ta uzun­ca bir döne­me dam­ga­sı­nı vuran Viking’lerin İsv­eç kolu­nun (Var­yag­lar) Orta­do­ğu dahil her yere yap­mış olduk­la­rı sefer­le­rin baş­lan­gıç nok­ta­sıy­mış bu coğ­raf­ya. İran’a kadar gel­dik­le­ri bili­ni­yor bu tüc­car kor­san savaşçıların.

Diğer Avru­pa­lı­lar bar­bar ola­rak nite­le­se, yazı­lı tarih­le­ri pek olma­sa da arke­olo­jik veri­ler derin­lik­li ve ince­lik­li bir kül­tür biri­ki­mi­ne sahip olduk­la­rı­nı gös­te­ri­yor Viking­le­rin. Bu ara­da unut­ma­dan ekle­ye­lim; o gün­ler­den bu gün­le­re böl­ge­nin hiç değiş­me­yen en önem­li tica­ri ürün­le­rin­den biri, Rin­ga balığı.

Viking­ler hız­lı­ca tarih­ten çeki­lir, dev­şi­ri­lir­ler­ken Dani­mar­ka Kra­lı Harald Bla­tand ikti­da­rı döne­min­de Ska­ne böl­ge­si­nin; Mal­mö dahil Hıris­ti­yan­laş­tı­rıl­dı­ğı­nı, kili­se­ler­le dona­tıl­dı­ğı­nı, çok kısa bir zaman­da da Danimarka’nın en zen­gin kül­tür mer­ke­zi­ne dönüş­tü­ğü­nü görü­yo­ruz. Öyle­si­ne geliş­kin bir öngö­rü­ye ve tabii bunu des­tek­le­yen tek­nik bil­gi­ye sahip­ler­miş ki 2000 yılın­da açı­lan ve Öre­sund adı­nı alan köp­rü­nün ilk düşü­nü­lü­şü, pro­je­len­di­ri­li­şi­nin 1275’li yıl­lar­da baş­la­dı­ğı­nı öğren­mek pek şaşırt­ma­dı bizi.. Tamam, çok geçik­miş­ler ama o gün­ler­de böy­le­si­ne büyük bir su geçi­şi­ni sağ­la­ma­yı düşün­mek bile olduk­ça etki­le­yi­ci. Bu dönem­de hız almış olan mima­ri yapı­laş­ma süre­cin­de Alman etki­si­ni çok göre­cek­si­niz Malmö’de ve ağır­lık­lı ola­rak da böy­le devam edegelmiş.

Bu ara­da Mal­mö deyin­ce.. Daha önce nasıl adlan­dı­rıl­dı­ğı ile ilgi­li söy­len­ti­ler muh­te­lif ancak bugün­de kul­la­nı­la­ge­len adı Malmö’den; Malm yani çakıl, kum” ve hög­he yani sırt, sır­tı” keli­me­le­ri­nin bir­le­şi­mi ile 1270 yılı­na ait kili­se kayıt­la­rın­da söze­dil­miş ilk kez.

Dani­mar­ka, Han­sa ve İsv­eç sar­ma­lın­da çoğu kez isti­la­lar ve yıkı­cı savaş­lar Ortaçağ’da dam­ga­sı­nı vuru­yor bu top­rak­la­ra. Veba sal­gı­nı da caba­sı. Tica­ri ağır­lı­ğı­nı her dönem­de koru­sa da sta­tü­sü çoğu zaman değiş­ken olmuş Malmö’nün. Yine de din­de refor­mas­yo­nu başar­mış hat­ta Avrupa’nın öncü­le­rin­den sayı­la­bi­lir bu böl­ge. 1520’li yıl­la­rın başın­da baş­la­yan refor­mas­yon hare­ke­ti­nin; Yeni Ahit’in Chris­ti­an Peder­sen tara­fın­dan yayın­la­nan yeni bir çevi­ri­siy­le ve Cla­us Mortensen’in ilk Lut­he­ran papaz olma­sıy­la dur­mak­sı­zın devam etti­ği­ni görü­yo­ruz. Bugün de böl­ge sakin­le­ri artık dini sade­ce akıl ve vic­dan­la sor­gu­lu­yor­lar gibi gel­di bana. Bel­ki de kısa­cık yaz­la­ra sahip bu soğuk böl­ge­yi sev­me­min bir nede­ni de budur.

03-Malmo_Sankt_Petri2

Ney­se… Biz döne­lim süre­ci­mi­ze.. 1650’nin son­la­rı 1700’lerin baş­la­rın­da özerk­lik konu­sun­da az gel­git­ler olsa da İsveç’e bağ­lı bir yer­leş­ke ola­rak görü­yo­ruz bu top­rak­la­rı artık. Onca savaş, sal­gın has­ta­lık­tan son­ra şehir ken­di­ni ancak 1775 son­ra­sın­da nefes alır­ken ve yeni­le­nir­ken bulu­yor. Liman, demir­yol­la­rı ve her taraf­ta­ki iyi­leş­tir­me pro­je­le­ri; sek­te­ye uğra­yan tica­ri ve kül­tü­rel haya­tı renk­len­dir­me­ye baş­lı­yor. Bu pro­je­ler buhar­lı tek­ne­ler, ter­sa­ne­ler­le; sana­yi­nin ve endüst­ri­nin ihti­yaç duya­ca­ğı yeni pro­je­le­re ilham ola­rak her geçen gün büyü­ye­rek geli­yor günü­mü­ze kadar.

Tari­hi­ne kısa­cık dal­dı­ğı­mız bu küçük yer­leş­ke­ye gör­sel açı­dan da bir göz atı­ve­re­lim artık.

Sanat­sal, kül­tü­rel yaşam çeşit­li­li­ği ve kali­te­si ile pito­resk doğa­sı; uma­rım benim kadar sizi de etki­ler bura­nın. Ve tabii mima­ri­si de..

Bir­kaç mey­dan­dan biri olan Lil­la Torg; şeh­rin en ünlü küçük ama hare­ket­li mey­da­nı. 1500’lü yıl­lar­da şekil­len­me­ye baş­la­mış bu alan bir­şey­ler atış­tır­ma­nız ve çev­re­le­yen bina­la­rın este­ti­ği­ne detay­lı baka­bil­me­niz için eski şeh­rin nere­dey­se hemen giri­şin­de zaten sizi kar­şı­la­ya­cak. Gez­me­ye baş­la­maz­dan önce bura­nın key­fi­ni çıkar­mak isteyebilirsiniz.

Malmö’nün bana göre en önem­li yapı­la­rın­dan biri Sankt Pet­ri – Aziz Peter Kili­se­si. 1269’da inşa edi­len kili­se­nin temel­le­ri üze­ri­ne 1319 yılın­da inşaa edil­miş. 15. yüz­yıl­da ekle­nen kule­si ve şapel­le­riy­le Alman mima­ri­sin­den etki­le­ne­rek yapı­lan bu Gotik kili­se­nin ahşap suna­ğı, çoğu tah­rip olsa da duvar resim­le­ri ve en eski­si 1600’lerden kalan mezar­la­rı ilgi­ni­zi çeke­bi­lir. Şans­lıy­sa­nız güzel bir müzik din­le­ti­si­ne de denk gel­me­niz olası.

04-Malmo_Rathus

Bir diğer güzel bina ise Teschs­ka Sara­yı ya da diğer adı ile Apo­te­ket Lejo­net.. Şeh­rin en eski ecza­ne­si. Geç­mi­şi 1571’e daya­nan, 1800’lü yıl­la­rın neo-Röne­sans üslu­bun­da biçim­len­miş 1896 yılın­da tamam­la­nan bina. Kim­ya­ger John Tesch’in konu­tu ve işye­ri olan bina­nın içi de Neo-Gotik tarz­da. Tıb­bi figür­ler bina­nın dışı­nı süs­ler­ken içe­ri­de oyma ahşap raf­lar, ecza­cı­lık tari­hi­ne gön­der­me yapan anti­ka mal­ze­me­ler ve cam­la bütün­leş­ti­ril­miş tava­nıy­la art-nouve­au üslu­bu­na muh­te­şem bir örnek bence.

Råd­hu­set yani Bele­di­ye bina­sı­na gelir­sek; Stor­tor­get, Malmö’nün en turis­tik, popü­ler cad­de­sin­de o da. Bina­nın ilk yapım yılı 1546 olsa da bugün göre­ce­ği­niz son hali 18641869 yıl­la­rı ara­sın­da Alman-Röne­sans üslu­bu ile tamam­lan­mış. Renö­vas­yon­lar ise daha yakın tarih­le­re kadar geli­yor. Bina­nın içi­ne gire­bi­lir, res­to­ra­nın­da bir­şey­ler atış­tı­ra­bi­lir ve açık 3 müze oda­yı ziya­ret ede­bi­lir­si­niz. Ortaçağ’dan bir ziya­fet salo­nu­na zaman yol­cu­lu­ğu yap­mak ve Malmö’nün geç­mi­şi­ni de biçim­le­miş ünlü­le­rin büst­le­ri resim­le­ri ile yine Malmö’nün sanat, eko­no­mi tari­hi­ne gön­der­me yapan sem­bo­li­ze hey­kel­le­ri gör­mek ister­se­niz tabii.

01-Malmohus

Bir diğer etki­le­yi­ci yapı da tabii ki bugün İsveç’in kül­tü­rel mira­sı­nın bir par­ça­sı olan ve Ulu­sal Mül­ki­yet Kuru­lu tara­fın­dan yöne­ti­len Mal­mo­hus; Mal­mö kale­si. 1434 yılın­da yapı­mı­na baş­lan­mış kale­nin o dönem­de yapı­lış ama­cı ken­ti batı­dan gelecek sal­dı­rı­lar­dan koru­mak kadar nak­li­ye tra­fi­ği­ni de kont­rol etmek. Kral Chris­ti­an III’ün; için­de yöne­ti­ci konut­la­rı da olan bir kale iste­me­si üze­ri­ne, savaş­la­rın ve zama­nın tah­ri­ba­tı­na uğra­mış eski yapı 16. yüz­yı­la dam­ga­sı­nı vur­muş Röne­sans üslu­bu ile yeni­den inşa edi­lip pek de deği­şik­li­ğe uğra­ma­dan geli­yor bugü­ne. Geç­miş­te yaşa­nan­la­rın bir çoğu­nu için­de röne­vas­yon­lar son­ra­sı oluş­tu­rul­muş müze­ler­de bula­bi­lir­si­niz; tabii Veli­aht Prens Frederick’in 16. yüz­yıl­da düzen­le­di­ği çıl­gın par­ti­ler ve hapis­ha­ne hika­ye­le­ri ile 19. yüz­yıl­da kale avlu­su cina­yet­le­ri değil bula­cak­la­rı­nız. Bu müze­ler; Doğa Tari­hi Müze­si, Sanat Müze­si ve Şehir Müze­si. Ve hemen arka­sın­da da ben­ce çok güzel bir pey­za­jı olan Kungs­par­ken – Kral’ın par­kı­na su yol­la­rı ve pik­nik alan­la­rı­na da bir bakın derim.

Müze­ler­den bahis açı­lın­ca ve hazır bura­lar­da iken Tek­ni­kens och Sjö­far­tens hus yani Tek­no­lo­ji ve Deniz­ci­lik Müzesine’de uğra­mak iste­ye­bi­lir­si­niz. Kale’ye çok yakın modern bir bina­da. Orta­çağ İskandinavya’sının endüst­ri­yel geli­şi­mi­ni ve bu geli­şi­min insan­la­rı­na, gün­lük yaşa­ma etki­le­ri­ni akta­ran çok güzel bir müze bura­sı. Hele yaz ayla­rın­da bura­lar­da ise­niz Müze-Tram­vay ile bir şehir turu atma­nız da mümkün.

06-Malmo_centralstation

Modern bina deyin­ce; 9 bük­lüm küp­ten olu­şan 190 m. yük­sek­li­ğin­de­ki daire­ler, ofis­ler, kon­fe­rans salon­la­rı ile HSB Tur­ning Tor­so bina­sı her ne kadar ödül almış olsa da Malmö’ye sap­lan­mış bir bıçak gibi görün­dü benim gözü­me. Ancak gök­de­len­le­ri seven­ler için ente­re­san ola­bi­lir. 2005’te yapı­mı biten bu bina dün­ya­nın en yük­sek­le­ri ara­sın­da çün­kü. Ben eski şeh­re döner­ken siz ister­se­niz üst kat­la­rın­dan etra­fa şöy­le bir bakabilirsiniz.

Ve siz de küçük mey­dan­la­rı, hey­kel­le­ri ve bina­la­rıy­la eski şeh­ri din­le­me­ye hazır­sa­nız duya­cak­sı­nız; 3 bölüm­den olu­şan Mal­mö Şehir Kitaplığı/ Kütüp­ha­ne­si dahil şeh­re hem kül­tü­rel hem gör­sel doku kazan­dı­rır­ken geç­mi­şin­den de hika­ye­ler fısıl­da­yan bir­çok bina daha var Malmö’de.

Komp­lek­si­nin kuzey­do­ğu köşe­sin­de bir Madon­na hey­ke­li bulu­nan eski bele­di­ye baş­ka­nı F. Jör­gen Kocks hus – Jör­gen Kock evi, 1590’dan günü­mü­ze res­to­ras­yon­la da olsa gelen Hollanda/ Röne­sans tar­zı eski bir depo… Yine 1500’lerden 1700’lerden bugü­ne koru­na­gel­miş evler, kili­se­ler, depolar..

Geç­mi­şin mira­sı­na sahip çıkıp bugü­nün ger­çek­le­ri­ni yaşa­ma­yı başar­ma­la­rı şehir kadar şehir insa­nı­nı da sev­dir­di bana. Park­la­rıy­la, mima­ri­si ile, ter­te­miz hal­le­riy­le, çev­re­ye say­gı­lı yaşam biçim­le­riy­le tak­dir etme­mek müm­kün değil Malmö’yü ve Malmö’yü Mal­mö yapanları.

IMG_8494

Şeh­rin key­fi­ni çıkarın.

Bu ara­da unut­ma­dan.. Malmö’nün çok iyi bir sen­fo­ni orkest­ra­sı oldu­ğu­nu da hatır­la­ta­lım. Bel­ki ziya­re­ti­ni­ze denk düşen bir zaman için önce­den bilet almak isteyebilirsiniz.

Ve ekle­ye­lim; mer­ke­ze yak­la­şık 2 km. nere­dey­se yürü­me mesa­fe­sin­de çok güzel bir pla­jı var Malmö’nün… Hani yazın düşür­müş­se­niz bura­ya yolu­nu­zu ve çok soğuk suda” yüz­mek ister­se­niz diye büçük bir not bura­ya dair… Ben buz gibi bir bira ile güne­şin biraz da olsa key­fi­ni çıka­ra­ca­ğım bu arada.

Yol­la­rı­mız hep açık olsun.

İlgili Haberler

Leave a Comment