İÇİNDE radyasyon barındıran milyonlarca küçük cam boncuk ya da mikrokürelerin doğrudan tümöre enjekte edilmesiyle yapılan yeni radyoterapi yöntemi ile sağlıklı çevre dokuların daha az zarar gördüğü bildirildi.
TheraSphere adı verilen yöntemi yaklaşık 12 yıldır uygulayan Chicago Northwestern Üniversitesi’nden Dr. Riad Salem, bu yenilikçi tedavi yöntemi ile ilgili sorulamızı yanıtladı.
TheraSphere’in çalışma mekanizması hakkında bilgi verir misiniz?
TheraSphere, milyonlarca küçük cam boncuk ya da mikroküreden oluşan yenilikçi, ameliyatsız bir radyasyon tedavisidir. Her bir boncuğun çapı yaklaşık 20 ila 30 mikrondur ve radyoaktif Yttrium-90 (Y‑90) izotopu içermektedir. Boncuklar, tümörün etrafındaki sağlıklı dokuların ışına maruz kalmasını sınırlandırarak, ışının kan akışı yoluyla doğrudan tümöre ulaşmasını sağlar.
Bu radyasyonun ışınla verilen radyasyodan başka bir özelliği var mı?
Bu radyasyon tamamıyla aynı. Farkı bu radyasyon doğrudan tümörlü bölgeye verildiği için etrafındaki kişilere radyasyon yayılma tehlikesi bulunmuyor. Bu radyasyon başkalarına geçmiyor.
Bu yöntem bir radyoterapi mi yoksa kemoterapi gibi mi algılamak gerekiyor?
Daha çok radyoterapi olarak algılamak gerekiyor. Ama buradaki fark mekanizmasında. Şöyle de bir farkı var, diğer radyasyon tedavilerinde, radyasyon dışarıdan içeri doğru verilirken, bu tedavide doğrudan kanserli bölgeye verildiği için içeriden dışarıya doğru radyasyon tedavisi uygulanmış oluyor.
Hastane ortamında bir girişimle mi yapılıyor?
Prosedür hastanenin radyoloji servisinde lokal anestezi altında yürütülür ve tamamlanması yaklaşık bir saat sürer. Doktor öncelikle hastanın kasığına yakın bir bölgede küçük bir kesik oluşturur ve bacaktaki başlıca kan damarı olan uyluk atardamarına kateter adı verilen uzun, esnek bir plastik boru yerleştirir. Doktor, daha sonra floroskopi yardımıyla, kateteri kan damarları vasıtasıyla karaciğeri besleyen iki kan damarından biri olan karaciğer atardamarına ilerletir. Doktor, kateteri kanserli tümörü besleyen karaciğer atardamarı koluna yönlendirir ve ardından Y‑90 cam boncuklarını atardamara zerk eder. Cam boncukları tümöre hastanın kendi kan akışı taşıyor.
Diğer radyoterapilerle karşılaştırıldığında etkinliği nedir?
Büyük araştırmalarda görüldü ki, kemoterapiye cevap vermeyen hastalarda uygulandığında, bu hastalarda bu tedaviye cevap verme oranı yüzde 35 yüzde 45 oranında cevap gelişti.
Bir de şu var. Yan etkileri çok daha az olduğu için bu tedavinin uygulandığı hastaların yaşam kalitesi diğerlerine göre daha yüksek oluyor. Bu ilacın kullanımında şöyle bir fayda da var. Genellikle hastalar hastanede yatmak zorunda kalmıyorlar. Tedavi gördükleri gün hastaneden çıkıp ertesi gün işlerine gidebiliyorlar. Çünkü çok büyük yan etkiler görülmüyor. En sk görülen yan etki yorgunluk hissi ki, diğer ilaçlarla karşılaştırıldığımızda bu da bir şekilde tolore edilebiliyor.
Karaciğer kanserinden başka tümörlerde de kullanılıyor mu?
AB’de TheraSphere’in, karaciğer neoplazilerini tedavi ettiği onaylandı. Bunlar arasında primer ve sekonder ya da metastaza uğramış karaciğer kanseri yer alıyor. Bu tedavi, aynı zamanda kan akışını sınırlandırarak karaciğeri besleyen ana atardamarda oluşan bir tür kan pıhtısı olan portal ven trombozuna (PVT) sahip karaciğer kanseri hastaları için tek parçacık tedavisidir. Şu anda sadece karaciğer kanserlerinde kullanıyoruz ama bu bir yöntem. Başka kanserlerde kullanılamaz diye birşey yok. Sonuçta kateter kullanılarak giriş yapılabilecek örneğin böbrek kanserinde, beyin tümörlerinde geleceğe yönelik olarak kullanımı mümkün.
Hangi ülkelerde uygulanıyor?
Bütün dünyada 16 ülkede 100’den fazla kanser merkezinde kullanılıyor. 1999 yılından bu yana FDA tarafından onaylı.
Türkiye’de Gazi Üniversitesi, Acıbadem Maslak Hastanesi, Amerikan Hastanesi, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Hacettepe Üniversitesi, İstanbul Memorial Hastanesi’nde kullanılıyor.