Jakarta

gezi-logo.qxpGEZİ / MART 2016

Müs­lü­man­la­rın en yoğun ola­rak yaşa­dı­ğı ve özel­lik­le son dönem­de radi­kal isla­mın terö­rü­ne sık­lık­la hedef olan bir Uzak­do­ğu­lu­ya, ada­lar ülke­si Endonezya’nın baş­ken­ti Jakarta’ya düşü­re­lim yolu­mu­zu bu kez. Ken­di ter­cih­le­ri­miz­le ken­di ülke­miz­de yarat­tı­ğı­mız terör, iç savaş ve aslın­da fiilen için­de oldu­ğu­muz Suri­ye ile savaş gözö­nü­ne alın­dı­ğın­da Türkiye’de kal­mak­tan daha teh­li­ke­li değil bu yol­cu­luk. Bu yüz­den rahat ola­bi­lir ve gezi­nin ama­cı­na odaklanabilirsiniz.

17.500 küsür ada­dan olu­şan (çoğu sade­ce ende­mik bit­ki örtü­sü­ne sahip kaya­lık­lar diye daha önce­ki bir yazım­da belirt­miş­tim) Endonezya’nın 5. büyük ve nere­dey­se dün­ya­nın da en kala­ba­lık ada­sı Java. Ve bu ada­nın kuzey­ba­tı­sın­da­ki koz­mo­po­lit, gürül­tü­lü ve hava kir­li­li­ği ile de çoğu zaman insa­nı bez­di­ren baş­ken­ti Jakar­ta; coğ­raf­ya­sı, tari­hi, kat­man­lı kül­tür­le­riy­le detay­lı okun­du­ğun­da olduk­ça mut­lu ayrı­la­ca­ğı­nız bir yerleşke.

Sansk­rit yazı­la­rı ve Pal­la­va yazı düze­nin­de yazıl­mış kral­lık fer­man­la­rı ile en eski tari­hi­ne bakıl­dı­ğın­da; M.S. 200300’lı yıl­la­rın başın­da Cili­wung neh­ri­ni­nin hali­cin­de ya da daha bili­nen adı ile Sun­da Kalapa’da ken­di halin­de yaşa­yan yer­li­le­rin baş­lat­tı­ğı kabi­le yaşa­mı­nı görü­yo­ruz bura­da. Son­ra­sın­da; 5. yüz­yıl­da Taru­ma­na­ga­ra kral­lı­ğı­nın ege­men­li­ği altı­na gir­di­ği­ni ve deva­mın­da Sun­da Kral­lı­ğı, Sri­vi­ja­ya İmp­ar­at­orl­uğu, Çin-Moğol iliş­ki­le­ri der­ken (kısa dönem­li savaş­lar tica­re­ti ve geli­şi­mi biraz etki­le­miş olsa da) önem­li bir liman yer­leş­ke­si­ne dönüş­tü­ğü­nü öğre­ni­yo­ruz Jakarta’nın.

IMG_3626

Bugün zen­gin­ler ve fakir­ler ola­rak ayrı­lan, o dönem­de ise soy­lu­lar ile halk ara­sın­da­ki kesin­leş­miş –kes­kin­leş­ti­ril­miş sınıf ayrım­cı­lı­ğı artık haya­tı– stan­dart­la­rı belir­li­yor bu dönem­de. 1500’lü yıl­la­rın başın­da, sömür­ge­leş­me süre­ci ise Por­te­kiz gemi­le­ri­nin lima­na gir­me­si ile baş­lı­yor bu cen­net köşe­sin­de. Özel­lik­le Malezya-Melaka’da yer­leş­miş Müs­lü­man­la­rın payı da unu­tul­ma­ma­lı bu süreçte.

IMG_3622

Yaşam; Hin­du­zim ve Budizm füz­yo­nun­da yol alır­ken; Müs­lü­man, Hıris­ti­yan tüc­car­lar ve yer­le­şim­ci­ler­le fark­lı­la­şa­rak yeni­den biçim­len­me­ye baş­lı­yor kül­tür, yapı­lan­ma ve sta­tü­ler yeral­tı, yerüs­tü kay­nak­la­rı haraç-mezat yağ­ma­la­nır­ken. Gün­lük haya­tı Hin­du, Budist, Müs­lü­man, ve Hıris­ti­yan öğre­ti­ler­den çok; tica­re­tin şekil­len­dir­di­ği­ni görü­yo­ruz bu dönem­de. Son­ra­sın­da yerel kral­lık­lar bir yana; Hol­lan­da­lı­lar, İng­il­izl­er… Niha­yet 1945 yılın­da; Endo­nez­ya bağım­sız­lı­ğı­nı kaza­na­na kadar, tüm var­lı­ğı­nı biçim­le­ye­rek gidi­yor bu sömü­rü düze­ni… Tabii bağım­sız­lık der­ken; Sukar­no tara­fın­dan kuru­lan PNİ (Par­tai Nasi­ona­lis Indo­ne­sia) sos­ya­list eği­lim­li mil­li­yet­çi par­ti güdüm­lü bir demok­ra­si” ile baş­la­yan, kan­lı dar­be­ler­le, hak­lı ama bas­tı­rıl­mış ayak­lan­ma­lar­la devam eden bu süreç için de neyin bağım­sız­lı­ğı ve nasıl bir bağım­sız­lık diye teh­li­ke­li soru­lar sor­ma­ya­ca­ğız biz şim­di.. Şeh­ri tanı­ya­ca­ğız sade­ce… Ve insanını..

IMG_3572

Şehir­de az sayı­da çok zen­gin, çok sayı­da fakir –çok çok fakir– yaşam form­la­rı san­ki iç içe­ler­miş, bir bıça­ğın iki yüzü gibiy­miş görün­se de; yüz­le­ri ayı­ran kes­kin tara­fın ne kadar derin, net ve geçil­mez oldu­ğu­nu­nu far­ke­de­de­cek­si­niz önce­lik­le. Şeh­rin sokak­la­rın­da dola­şır­ken de insan­la­rın çare­siz­li­ği­ni bes­le­yen din­dar­lık­la­rı­nı göz­lem­le­ye­cek­si­niz. Ve son­ra­sın­da gürül­tü, çev­re kir­li­li­ği.. Ama hemen umut­suz olma­yın.. Çok şey­ler öğre­tecek bu şehir bize.

Her şeh­rin geş­mi­şi; şeh­rin kül­tü­rü­nü ve mima­ri­si­ni de belir­ler aslın­da. Yani şeh­ri gezer­ken yerel kül­tü­rün yanı­sı­ra sömür­ge döne­mi­nin aya­kiz­le­ri –şehir­de en çok iz bırak­mış dönem– reh­ber­lik edecek bize. Özel­lik­le yer­le­şim pla­nı, kanal­la­rı, yol­la­rı ve park bah­çe­le­rin­de çok belir­gin, net bir şekil­de göre­ce­ğiz Hollanda’yı, Hol­lan­da­lı­lı­ğı.. Ve ama en azın­dan bugü­nü­nü ken­di­si­ne malet­me­ye çalı­şan şehir insan­la­rı­nı ve gün­lük yaşam­la­rı­nı da atla­ma­dan baka­lım biz şeh­re yine de.

Ve şeh­rin mer­ke­zi sayı­lan Taman Monas (Monas Par­kı) ve Lapang Mer­de­ka,” Mer­de­ka –Bağım­sız­lık– mey­da­nın­dan, şeh­rin bağım­sız­lık sem­bo­lü ola­rak nite­len­di­ri­len Sukar­no Ulu­sal Anı­tıy­la (MONAS) baş­la­ya­lım gezimize.

IMG_3624

1961 yılın­da Baş­kan Sukarno’nun emriy­le, res­mi bir tören­le yapı­mı­na baş­lı­yor anı­tın inşa­ası. 30 Eylül / 1 Ekim hare­ke­ti ya da ayak­lan­ma­sı ve finans­man sorun­la­rı nede­ni ile çalış­ma­lar aksa­yın­ca ancak 1975 yılın­da biti­ril­miş ve yine res­mi bir tören­le açıl­mış anıt. Alt plat­form­da bulu­nan müze­nin tamam­lan­ma­sı için ise bir yıl daha gerek­miş. Sanı­rım tek­nik dona­nım­la ilgi­li prob­lem­ler yüzün­den. Lin­ga ve Yoni bu anı­tın ve müze­nin mima­ri üslu­bu. Hin­du fel­se­fe­sin­de­ki kadın ve erke­ğin bölün­mez bütün­lü­ğü simgeleşiyor”muş bu anıt­la. 115 met­re yük­sek­li­ğin­de­ki (bazı kay­nak­lar 132, 137 gibi ölçü­ler de veri­yor) bu anıt kule­nin tepe­sin­de­ki göz­lem güver­te­si­ne çıka­rak, şeh­re pano­ro­mik ola­rak gözat­ma­nız müm­kün. Ve hat­ta bunu yapın derim ben. Gece­le­ri ise anı­tın çev­re­si nere­dey­se bir pana­yır ala­nı gibi. Şöy­le bir uğra­na­bi­lir diye düşe­lim notumuzu.

Ulu­sal müze­nin yanı sıra Baş­kan­lık Sara­yı ve Mes­jid Isti­q­lal yani İst­ikl­al Camii de hemen bu meydanda.

Bu cami sade­ce Jakarta’nın değil Endonezya’nın ve hat­ta İsl­am dün­ya­sı­nın önem­li eser­le­rin­den biri. Hem büyük­lü­ğü hem üslu­bu ile alı­şı­la­ge­le­nin dışın­da. 12 sütun ve 35 kat üze­ri­ne çelik mal­ze­me ile inşa edil­miş. 7 kapı­sı, küçük kub­be­si ve biraz uza­ğın­da­ki mina­re­si ile 1978 yılın­da yapı­mı­na baş­la­na­rak 17 yıl sür­müş bitirilmesi.

IMG_3567

Yak­la­şık 12 mil­yon dolar har­ca­nan ve mimar Fre­de­rich Silaban’ın ese­ri olan bu cami­inin biraz uza­ğı ve ama tam kar­şı­sın­da da 1901 yılın­da eklen­ti­le­riy­le yeni­le­nen ve ülke­nin en büyük kili­se­le­rin­den biri var: Jakar­ta Kated­ra­li. Din­lar ara­sı kar­deş­lik ya da göv­de gös­te­ri­si; artık siz nasıl algı­lar­sa­nız. Por­te­kiz­li­ler­le bir­lik­te kato­lik kül­tü­rün bu coğ­raf­ya­da yer­leş­me­si pro­tes­tan Hol­lan­da­lı­lar­la ilk baş­lar­da sek­te­ye uğra­sa da; san­cı­lı bir dönem­den son­ra, 1800’lü yıl­la­rın başın­da kili­se inşa­ala­rı­nın hız aldı­ğı­nı görü­yo­ruz bu böl­ge­de. Kated­ra­lin geç­mi­şi de nere­dey­se bu yıl­la­ra kadar uza­nı­yor. Roman-Kato­lik.. Sıvay­la bağ­lan­mış kalın kır­mı­zı tuğ­la­lar, maun ahşap kule­ler gözö­nü­ne alın­dı­ğın­da taş işçi­li­ği pek görül­me­se de dış cep­he­de hemen farkediliyor/neo gotik üslup. Çok zen­gin bir kolek­si­yo­na sahip olma­sa da içi de görül­me­ye değer.

Ve bu mey­dan­da­ki diğer önem­li bina; sömür­ge döne­min­de Hollanda’nın Vali­lik bina­sı, bugü­nün de Baş­kan­lık Sara­yı. Avru­pa mima­ri­sin­de sık­lık­la rast­la­nan Dor üslup­lu sütun­la­rı ile neo-kla­sik tarz­da inşa edil­miş. 1848’de ise ikin­ci kat çıkı­la­rak geniş­le­til­miş. 1873 yılın­da­ki res­to­ras­yon­dan son­ra da nere­dey­se bugün­kü hali­ni almış olan bina beyaz boya­sıy­la olduk­ça müte­va­zi görü­nü­yor. Ancak 1862 yılın­da inşa edi­len Ulu­sal Müze için aynı ifa­de­yi kul­lan­mak pek müm­kün değil, özel­lik­le için­de­ki kolek­si­yon için. İns­anl­ığ­ın köke­ni­ne ve ada­la­ra­ra­sı fark­lı evril­me­ye dair şaşır­tı­cı izle­nim­ler­le ayrı­la­cak­sı­nız bu müze­den. Tabii eğer ziya­ret ederseniz.

IMG_3564

Bina­lar­dan sıkıl­dıy­sa­nız; her­bi­ri öykü­lü hey­kel­ler­le özgür­lük par­kın­da biraz yürü­ye­bi­lir ve günün mola­la­rın­dan biri­ni vere­bi­lir­si­niz. Ya da hem Endonezya’yı ve kül­tü­rel çeşit­li­li­ği­ni daha iyi tanı­mak hem de doğa­nın için­de olmak ister­se­niz Jakarta’nın hemen doğu­sun­da­ki Pon­dok Gede böl­ge­sin­de Taman Mini Indo­ne­sia Indah Par­kı – min­ya­tür par­ka doğ­ru yola çıka­bi­lir­si­niz.. Tarih, kül­tür, müze­ler, bilim ve tek­no­lo­ji mer­kez­le­ri ile bazı kay­nak­la­ra göre 400 dönüm­lük, bazı­la­rı­na göre 100 hek­tar­lık (bu fark par­kın için­de sayı­lan­lar ve sayıl­ma­yan­lar­la ilin­ti­li) hem ülke­nin önem­li yapı­la­rı ara­sın­da hem orki­de, yase­men bah­çe­le­ri, akvar­yu­mu ve ülke flo­ra­sın­dan örnek­ler sunan park­la­rın­da dolaş­mak olduk­ça etkileyici.

Bura­dan son­ra­ki durak ise çok yakın; Cum­hur­baş­ka­nı Soeharto’nun 32 yıl­lık baş­kan­lı­ğı döne­min­de birik­ti­ril­miş on küsür bin mobil­ya, el sanat­la­rı ve ben­zer örne­ğin ser­gi­len­di­ği Pur­na Bhak­ti Per­ti­wi Müze­si hemen Taman Mini çıkış kapı­la­rı­nın yanın­da. Mut­la­ka görül­me­li. Uzun bir döne­me ve dönem­le­rin-kül­tür­le­rin etk­li­le­şim­le­ri­ne dair güzel örnek­ler var içeride.

Ve hem şeh­rin hem ülke­nin kül­tür ve tari­hi­ni olduk­ça iyi bir şekil­de akta­ran bir diğer müze de; Kota Tua’da yani mer­kez­de, eski şehir­de­ki Fata­hil­lah Muse­um – Jakar­ta Tarih Müze­si. 1707’de inşa­atı baş­la­nan ve 1710 yılın­da hiz­me­te giren eski bele­di­ye bina­sı aslın­da bura­sı. Otu­zun üze­rin­de zen­gin kolek­si­yo­na sahip oda­sı bulu­nan bu bina ayrı­ca 1830 yılın­da Hol­lan­da­lı sömür­ge­ci­le­re kar­şı bağım­sız­lık savaşı/isyanını orga­ni­ze eden Endonezya’nın ulu­sal kah­ra­ma­nı Diponegoro’nun da hap­se­dil­di­ği yer. (Unut­ma­dan… Diponegoro’nun hey­ke­li Mer­de­ka –Bağım­sız­lık– mey­da­nın­da gözü­nü­ze çarp­mış­tır.) Pre­his­to­rik dönem envan­ter­le­ri, arke­olo­jik bulun­tu­lar, hari­ta­lar, resim­le­rin yanı sıra hane­dan­lık­lar, sömür­ge –kolon­yal ve bağım­sız­lık dönem­le­rin­den– kat­man­lar­dan ve sınıf­lar­dan akta­rım­lar yapan müze bu bina­da ve 1974 yılın­da açıl­mış. Bura­nın da kesin­lik­le görül­me­si gere­ki­yor diye düşünüyorum.

IMG_3640

Kota – Taman Fata­hil­lah; eski şehir mey­da­nı, tarih müze­si­nin yanı sıra daha bir­çok müze­yi, müze gibi bina­la­rı ve pazar­la­rı ile şeh­rin hem bey­ni hem kal­bi. Bura­da ve yakın­lar­da Wayang Muse­um yani kuk­la müze­si, Muse­um Baha­ri (Deniz­ci­lik müze­si), Eski Ada­let sara­yı bina­sın­da­ki Balai Seni Rupa (Güzel sanat­lar müze­si – muh­te­şem sera­mik kolek­si­yo­nu var) Teks­til Müze­si­ni de atla­ma­ya­lım bence..

Biraz daha uzak­lar­da Di Ten­gah Kebun ise Endo­nez­ya yer­li­le­ri­nin hayat­la­rı, sanat­la­rı ile ilgi­li obje, hey­kel­ler­den olu­şan özel bir müze. Sas­mi­ta Loka; 1965 yılın­da Ahmad Yani’nin vuru­la­rak öldü­rül­dü­ğü ve kat­le­dil­di­ği hali ile koru­nan, müze­ye dönüş­tü­rül­müş mekan. Ve diğer­le­ri.. Adam Malik, Muse­um ABRI (Aske­ri müze), Muse­um Bank Man­di­ri.. Bir­çok hika­ye anla­tan, hep­si­nin ken­di­ne özgü bir hika­ye­si olan bina­lar, anıt­lar, hey­kel­ler var şehir­de, şeh­rin tari­hi kül­tü­rü geç­mi­şi kokan.

IMG_3312

Ve şeh­rin bugü­nü­nü, insan­la­rı­nı tanı­mak için de köp­rü­ler­le kanal­lar­la bezen­miş sokak­lar, mey­dan­lar, pazar­lar bizim için en iyi reh­ber. Bu ara­da eski lima­nı Sun­da Kelapa’yı da unutmayalım.

Figü­ra­tif ve geomet­rik sanat­la­rın­dan, sömü­rü –din– komü­nizm sar­ma­lın­da doğ­ru çıkı­şı bula­ma­ma­la­rın­dan, sefil­lik ile lük­sün utan­dı­rı­cı bir­lik­te­li­ğin­den ve ama muh­te­şem doğa­sın­dan benim kadar etki­le­necek misi­niz bil­mi­yo­rum ama ada­la­ra git­mek için kul­la­nı­lan bir hava­ala­nı olmak­tan çok daha daha faz­la­sı Jakar­ta… Eğer gör­mek isterseniz..

Yol­la­rı­mız hep açık olsun..

İlgili Haberler

Leave a Comment