Ülkemiz ve milletimiz için hiç de iyi geçmeyen bir yılı geride bıraktık… 2016’da yaşadıklarımızın unutulması mümkün değil… Özellikle de 15 Temmuz’da yaşananlar… Yüzlerce güvenlik gücümüz ve sivil insanımız hayatlarını vererek, “ şehit”lik mertebesine ulaştı… Binlercesi de, bu uğurda “gazi”lik mertebesiyle tarihe yazıldılar… Ülkemiz neredeyse 4 cephede mücadele verirken, dış politikada yaşanılanlar da bizi “açmaz”a sürüklüyor… Bir yandan bölgemizde yaşananlar, diğer taraftan “müttefikimiz” olduklarını söyleyenlerin ülkemiz üzerinde sergilediği tutum ve davranışlar, anlaşılabilir gibi değil… Tabii bizim de kabahatlerimiz yok değil… Geçmişte ve günümüzde…
★ ★ ★
Öncelikle dış politikamızda yaptığımız “zik-zak”lar, ülkemizi hem komşularımızla, hem de “dost-müttefikler”imizle zaman zaman karşı karşıya getirdi… Elbette dış politikalar değişebilir ama, bugün söylediğini yarın değiştiremezsin! İşte o zaman, hem bölgende hem de dünyada sana bakış açıları değişir! “Milli” dediğimiz politikaların değişmesi, ülkeleri zora sokar. Son yıllar hariç, ülkemizin “milli” dış politikası hiç değişmemiştir! Çok iyi bir yere getirdiğimiz Avrupa Birliği’yle köprüleri atma noktasına geldik! İyi bir müttefikimiz olduğunu uzun yıllardır her defasında açıkladığımız ABD ile neredeyse mahalle ağzıyla kavgaya tutuştuk! Dostumuz olduğunu her seferinde ifade ettiğimiz Rusya ile önce ipleri gerdik, sonra kanka olmaya çalışıyoruz! “Sıfır sorun” politikasıyla komşularımızla iyi bir konumdan, tamamen kopma noktasına taşındık! Hele hele İsrail’le yaşanılanları anlatmaya gerek var mı? Büyükelçilerin karşılıklı çekildiği dönemden, bugün geldiğimiz noktaya bir bakın… Hangi birini sıralayayım… Mısır… Libya… Ermenistan ve bazı Avrupa ülkeleri… Agresif söylemler nedeniyle açmaza sürüklenen ilişkiler…
★ ★ ★
Dünyada ekonominin iyi gitmediği bir dönemde, ülkemizin zarar görmemesi pek mümkün değil. Ancak, tutarlı dış politika ile ekonomimizdeki durağanlığı da en azından asgariye indirebilirdik. Terörün de “tuz-biber” ektiği ekonomik göstergeler, hiç de iyi değil!.. İşte size bir kaç örnek:
◆ AVM’lerdeki insan sayısı ve kapanan dükkanlar…
◆ Sokağınızda iyi kötü ayakta durmaya çalışan küçük esnafın, siftahsız kapattıkları dükanlarını terk etmesi…
◆ Kiracı bulunamayan boş daireler ve dükkanlar…
◆ İşsizliğin “tavan” yaptığı bugünlerde, misafirlerimiz olan “göçmen ve mülteciler”in yürekleri sızlatan durumları…
◆ Tavan yapan ve ödenemeyen tüketici kredileri ve kredi kartı borçları…
◆ Dolar ve Euro gibi paraların TL karşısındaki durumu…
◆ Ülke ekonomisinin gereğinden fazla lokomotifi haline getirilen “inşaat sektörü”nde yaşanan durgunluk…
◆ Dibin de dibine giden turizm gelirleri ve boş otellerimizin durumu…
★ ★ ★
Felaket tellallığı gibi görünen ülkemizin içerisinde bulunduğu bu durum, gerçek mi, değil mi? İrdeleyin, siz de göreceksiniz… Tabii, tüm bu durumdan süratle çıkabiliriz… Önce her konuda ayrımcılık yapmayacağız! Yönetenleriyle… Yönetilenleriyle… Tek vücut olarak, birbirimizi ötekileştirmeden tüm olumsuzlukları bertaraf edebiliriz!… Yeter ki, önce siyasilerimiz bu konuda adım atsınlar!… 2017’nin önce ülkemize, ayrımcılık yapmadan tüm halkımıza ve yaşadığımız dünyaya, kardeşlik, barış, huzur getirmesini diliyorum…