Cüneyt Balıkçıoğlu Kimdir?
1980 yılında Robert Kolej’den mezun oldu. Viyana Teknik Üniversitesi’nden Yüksek Makine Mühendisi olarak mezun olduktan sonra önce Siemens, sonra Coca Cola’da çalıştı. Sektöre geçişi Coca-Cola’da Türkiye & Orta Asya Cumhuriyetleri İnsan Kaynakları Müdürlüğü görevini yürütürken Bristol Myers Squibb’e İnsan Kaynakları Direktörlüğüne atanmasıyla gerçekleşti. Bu şirkette ABD’de Asya, Afrika ve Avustralya İnsan Kaynakları Direktörlüğü pozisyonunu yürüttükten sonra, Türkiye Satış & Pazarlama Direktörü ve daha sonra Genel Müdür pozisyonlarına atandı. 2005 yılında Ferring İlaç Genel Müdürü olarak Ferring bünyesine geçti.
Uzun süre ürünleri başka firmalar tarafından pazarlanan Ferring İlaç 2005 yılından bu yana ülkemizde faaliyet gösteriyor. Ferring İlaç Genel Müdürü Cüneyt Balıkçıoğlu’yla Ferring İlaç’ın genel yapısını ve sektördeki gelişmeleri konuştuk.
Ferring’in dünyadaki kuruluş tarihçesini anlatır mısınız? Ne zamandan bu yana Türkiye’de faaliyet gösteriyor.
Ferring üreme sağlığı, kadın hastalıkları & doğum, üroloji, gastroenteroloji ve endokrinoloji alanlarında yenilikçi ürünleri geliştirme ve pazarlamaya yönelik araştırma odaklı İskandinav kökenli bir İsviçre ilaç firmasıdır.
Ferring tarihi 1950 yılında Dr. Frederik Paulsen’in İsveç, Malmö’de Nordiska Hormon Laboratoriet’i kurması ile başlamış. Şirket, Dr. Paulsen’in 1954 yılında şirketin ismini, Föhr adası kökenli olup, kendilerini Feringerler olarak adlandıran ve Fering dilini konuşan güçlü ve birbirine sıkıca bağlı topluluktan esinlenerek Ferring olarak değiştirmesi ile, bugünkü ismini almıştır.
Ferring Pharmaceuticals, özellikle son 20 yılda çocuk ve yetişkinlerin hayat kalitesini artıran özgün ilaç tedavilerinin geliştirilmesi ile uluslararası bir ün kazanmıştır. Ferring, Almanya ve İsviçre başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde, Güney Amerika’da, İsrail ve Çin’de kendi üretim tesislerine sahiptir. 2005 yılında Bio-Technology General’i bünyesine katması ile daha geleneksel tıbbi ürünlerin üretiminin yanı sıra, rekombinant biyoteknoloji alanında da varlık göstermeye başlamıştır. Ferring İsviçre Saint-Prex’de bulunan genel merkezinin öncülüğünde 50’den fazla ülkede, 4.500 çalışanıyla hizmet vermekte ve tedavileri 120’den fazla ülkede kullanılmaktadır.
Ferring Türkiye’de ise 2005 yılında kuruldu. Öncelikle üreme sağlığı ve kadın hastalıkları ve doğum birimlerinin kurulması, ardından da 2008 yılında üroloji ve gastroenteroloji birimlerinin oluşturulması ile Ferring Türkiye bugünkü yapısına kavuşmuştur.
Ferring’in dünya ilaç piyasasındaki yeri nedir?
Ferring, doğal hipofiz üretimi peptid hormonlarına dayalı farmasötik ürünler geliştirmede lider bir firmadır. Bugün Ferring’in peptidleri geniş çaplı olarak kullanılmaktadır. Şirketin kurucusu Dr. Frederic Paulsen’in 1950’li yıllarda peptid alanında birtakım ilaçlar geliştirmesi ve “niş” alanlarda kendine ait bir ilaç portföyü oluşturması ile başlayan süreç, aynı alanlarda ilaç geliştirme çalışmalarının devam etmesi ile Ferring’i bugünlere getirmiştir. Şirketin geçmişine baktığımızda, 1990’lara kadar oldukça “yerel bir firma” konumunda olduğunu görüyoruz. İlerleyen yıllarda ise Ferring, uluslararası bir atılım içine girerek büyümeye başlamış, şirketin bulunduğu ülkelerin sayısı artmış ve bu büyümenin bir parçası olarak Ferring 2005 yılında Türkiye ilaç pazarına girmiştir.
Ferring İlaç’ın Türk ilaç pazarındaki profilini kısaca alabilir miyim?
Ferring, hem insan, hem de teknoloji açısından araştırma altyapısına büyük yatırımlar yapan araştırma odaklı bir şirkettir ve karşılanmamış tıbbi ihtiyaçları tedavi eden ürünler geliştirmeye kendini adamıştır. Ferring’in amacı, hastaların daha iyi tedavi edilmelerini sağlayan, hastaların acısını azaltan, yeni ilaçlar geliştirmektir. Ferring hem geleneksel ilaçlar (kimyasal bileşikler) hem de biyoteknoloji ürünü ilaçlar alanında öncü bir şirkettir.
Ferring Türkiye 2005 yılında kuruldu. Desmopressin, Menotropin gibi bazı ürünlerimiz Türkiye’de başka firmalar tarafından pazarlanmaktaydı. Öncelikle onların ruhsat devirlerini gerçekleştirdik, ardından yeni ürünlerimizin ruhsatlarını aldık.
Hangi tedavi alanlarında ilaçlarınız var? Bunlar içerisinde Ferring’i farklı kılan alanlar ve ürünler hangileri?
Ferring üreme sağlığı, kadın hastalıkları ve doğum (obstetrik), üroloji, gastroenteroloji, ve endokrinoloji alanlarında faaliyet göstermektedir. Şirketimizin odaklandığı bu alanlarda yıllardır birçok yenilikçi tedaviye öncülük ederek binlerce insanın hayatını iyileştirmeye yardımcı olduk.
Ferring’in ürünleri doğurganlıkla ilgili sorunu olan çiftlere yüksek kalite ve uygun maliyetli tedaviler sunan çok önemli menotropin preparatlarıdır.
Obstetrik alanında ise Ferring, öncelikle prematüre bebeklerin sağlıklı ve engelsiz doğmalarına yardımcı olmaktadır. Etkin madde atosiban, oksitosin hareketini durduran ve rahim kasılmalarını engelleyerek uterusu rahatlatan bir oksitosin antagonistidir.
Ferring’in önemli tedavi alanlarından biri olan ürolojide, çocuklarda çok yaygın görülen bir problem olan primer noktürnal enürezis sorunu ile, “yetişkinlerde idrara çıkmak için gece en az bir kez uyanma” olarak tanımlanabilecek noktüri tedavisine çözüm getiriyoruz. Ayrıca erkekleri etkileyen en yaygın kanserlerden biri olan prostat kanseri tedavisinde kullanılan bir ilacımız mevcut.
Ferring’in önemli tedavi alanlarından biri de inflamatuvar barsak hastalıkları (İBH) olarak bilinen, çok sıkıntı verici ve ciddi komplikasyonlarla ilişkilendirilen kronik ülseratif kolit ve Crohn hastalıklarıdır.
Endokrinoloji alanında ise Ferring Türkiye, üç farklı endikasyonun tedavisine yönelik ilaçlar sunmaktadır. Bunlar; şekersiz şeker hastalığı olarak bilinen diabetes insipidus, kanda prolaktin hormonunun seviyesinin yükselmesi olarak tanımlanan hiperprolaktinemi, kız veya erkek çocuklarında beklenen yaştan önce ergenlik belirtilerinin ortaya çıkması durumu olarak tanımlanan santral puberte prekoks (erken puberte) endikasyonlarıdır.
Yeni ürünlere ilişkin ruhsat çalışmalarınız var mı? Varsa hangi alanlarda olacak?
Başlıca tedavi alanlarımız olan üreme sağlığı, kadın hastalıkları ve doğum, üroloji, gastroenteroloji, ve endokrinoloji alanlarının hepsinde yeni çığırlar açacağına inandığımız ürünlerimizi piyasaya getirebilmek için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bir örnek vermek gerekirse ileri evre hormon bağımlı kanseri olan erkeklere avantajlı tedavi opsiyonu sunacak olan yeni ürünümüzün, prostat kanseri tedavisine büyük bir yenilik getireceğini düşünüyoruz.
Kopenhag (Danimarka), San Diego (ABD), Be’er Tuvia (İsrail) ve Mumbai’de (Hindistan) kendine ait dört Ar-Ge merkezinin yanı sıra, dünyanın dört bir yanındaki çeşitli araştırma enstitüleri ve diğer farmasötik ve biyoteknoloji şirketleri ile aktif işbirliği yaparak sürekli yenilikçi tedavi alternatifleri arayışını sürdürüyoruz.
Çalışanları Ferring’i nasıl bir firma olarak görüyor?
Ferring çalışanına çok değer veren bir şirkettir. Sloganımız olan “Önce İnsan Gelir” felsefemizi çok iyi açıklıyor zannediyorum. Bu, hastalara yönelik bir slogan olmakla beraber, aynı zamanda Ferring çalışanlarını da hedefleyen bir iç slogandır. Ferring olarak çalışanlarımıza her düzeyde saygılı, destekleyici, güven duyacakları, ilham verici ve tatmin edici bir çalışma ortamı sağlamayı başardığımızı düşünüyorum.
Birlikte çalıştığınız insanları insan kaynakları uzmanı gözüyle bir de siz inceliyor musunuz?
Adayların özgeçmişlerini mutlaka okurum. Her kademedeki çalışanlarımızın iş görüşmelerinde bulunmuşumdur. Bunun dışında, performans dönemlerinde kendileriyle görüşür, Ferring’de çalışmaktan memnun olup olmadıkları konusunda mülakat yapar, varsa sıkıntılarını dinlerim. Böylelikle geliştirebileceğimiz, daha iyiye götürebileceğimiz noktalar varsa onları tespit eder ve değerlendiririz.
Sağlık Bakanlığı’nın ilaç fiyatları üzerinden yaptığı iskontolar ilaç sanayini nasıl etkiledi? Bütçelerdeki kısıntılar faaliyetlere nasıl yansıdı?
Ülkemizdeki ilaç fiyatlarının belirlenmesinde Avrupa’nın en ucuz fiyatının baz alınması, dönemsel Avro değerinin bir türlü güncellenmemesi ve geri ödeme için getirilen çok yüksek iskonto oranları nedeniyle Türkiye’de ilaç fiyatları en aşağı seviyede. Bu da Türkiye’de sürdürülebilir iş yapılmasını oldukça zorlaştırmakta. İlaç sektöründe bu tür önlemler kısa vadede ucuzlamanın etkisiyle tasarruf ediliyormuş görüntüsü vermekle birlikte, bu uygulamalar yenilikçi ilaçlara erişimin güçleşmesi gibi bir sorunu da beraberinde getirmekte. Yeni tedavilere, yeni çözümlere erişimin gecikmesi oldukça büyük bir sorun. Hastaların ABD’de, Avrupa’da bu ilaçlara ulaşma imkanı varken, Türkiye’de hastaların bu ilaçlara ulaşamama ihtimali üzücü açıkçası.
Son dönemlerde yaşanan gelişmeler maalesef istediğimiz ve planladığımız büyümeye ulaşmamızı engelledi. İlerleyen süreçte sancılı bir dönem geçirmemek için büyümeyi kontrol altında tutmaya ve adımlarımızı temkinli atmaya çalışıyoruz. Her zaman bir B planı hazırladığımız için ister istemez bu planımızı devreye soktuk, büyümeyi durdurduk, çalışanların iş yükünü biraz daha arttırdık. C planınız var mı derseniz, şimdi sıra onu hazırlamaya geldi.
Sektörde üst üste yaşanan krizler ilaç sanayine ne öğretti? Genel olarak soruyorum bunu. Ferring özelinde de yanıtlamanızı isteyeceğim.
Genel olarak bakıldığında sanırım herkesin ayağını biraz daha yorganına göre uzatmasını öğretti. İlaç sektörü çok dinamik bir sektör. Sektör içerisinde çok yayılmacı, agresif planlar vardı. Bu dinamizm içinde B planı hazırlıkları tam yapılamadığından bu dönem sancılı yaşandı. Beklenenin üzerinde fiyat iskontoları ile karşılaşılınca birçok şirket radikal önlemler almak zorunda kaldı. Özellikle insan kaynakları anlamında ciddi boyutlarda kayıp var sektörde.
Son yıllarda bütün dünyada devletler, sağlık harcamalarında tasarruf tedbirlerini artırmaktalar. Öncelikli tercih de fiyatları düşürmek yönünde oluyor. Ancak ilaç sektörü olarak bizler, bunun en doğru çözüm olduğunu düşünmüyoruz. Örneğin yenilikçi ilaçlar, gelecek dönemler için hastane ve tedavi giderlerine olumlu katkıda bulunarak tasarruf anlamında çok daha etkili olabilir. Dolayısı ile biz ilaç sektörü olarak sorunun değil çözümün bir parçası olduğumuzu vurguluyoruz. Meselenin sadece çıplak ilaç fiyatlarından yola çıkarak, bir kar- zarar meselesi şeklinde ele alınmaması gerektiğini savunuyor ve bunu anlatmaya çalışıyoruz.
Ferring olarak amacımız tedavi alanlarımızdaki hastalara hayatlarını ve tedavilerini kolaylaştıracak yenilikçi tedavi olanaklarını ve alternatiflerini bir an önce sunabilmek.
”Her türlü kısıtlamaya rağmen ilaç sanayi ayakta, yabancı firmalar Türkiye’deler. Demek ki o zaman, daha evvel çok büyük karlar elde ediliyordu ki, şimdi kısıtlamalarla da olsa sistem sürüyor” cümlesinin ne kadarı doğru?
Bu kısıtlamaların etkilerini 3–5 sene sonra daha net göreceğimizi düşünüyorum. Şu kavramı açıklamakta belki fayda var: ilaçta tek başına mucizeden bahsedilmesi gerçekten çok zor. Yeni bir molekül bulunması sık gerçekleşen bir durum değil. Tek başına mucize olarak tanımlanacak çözümlerden çok, her yeni molekülün bir diğerinin üstüne koyduğu yenilikten bahsetmek daha gerçekçi. Böylelikle de yeni ilaçların, hastanın hayat kalitesini, özellikle ölümcül hastalıklardaki hayat kalitesini artırma hedefi söz konusu oluyor. Olaya bu açıdan baktığımızda, teknolojik yeniliklerin yeni ilaç geliştirilmesinde önem kazandığını görüyoruz. Örneğin bir kanser hastasının bir tableti yutması çok zor olabiliyor, bu tip hastalar su dahi içemeyebiliyorlar. Ancak “melt” teknolojisi ile ağızda hızlı eriyen ve yutma sorununa çözüm getiren bir dil altı tablet geliştirdiğiniz zaman, hastanın ilacı alma sorunu ortadan kalkmış oluyor. Bu çok önemli teknolojik bir artı ancak bu kazanım hastaya ulaşmadığı takdirde, kaybeden yine hasta oluyor.
Sonuçta elbette ilaç şirketleri de birer ticari yapı. Fiyatlandırma politikaları göz önüne alındığında Türkiye başka ülkeler için bir referans ülkesi konumunda. Günümüzde birçok ülke birbirini takip etmek durumunda kalıyor. Bugün Türkiye’deki ilaç fiyatları Rusya, Suudi Arabistan, hatta Brezilya tarafından gözlemlenmekte. Aynı şekilde bu ülkelerdeki ilaç fiyatları da, diğer ülkeleri etkilemekte. Böyle bakıldığında fiyatı yüzünden “Türkiye’ye ben bu ilacı getiremiyorum” diyen bir şirket, bunu haksızca söylemiş olarak görülmemeli. O ürünün bu fiyatla Türkiye’de bulunması diğer ülkelerde de bir domino etkisi yaratacağından, Türkiye’ye bu ilaçların getirilmesi firmalar açısından çok zor olabiliyor.
Buradan başka ülkelere ihracat yapıyor musunuz?
Türkiye’de faaliyete başladığımızda planlarımız içerisinde Ortadoğu, Afrika ve Orta Asya cumhuriyetlerinin üretim merkezi olacak bir fabrika kurulması veya satın alınması vardı. Bu konuda ciddi girişimlerimiz oldu, fizibilite çalışmalarımızı yaptık. Ancak ilaçtaki son gelişmeler çerçevesinde maalesef bu proje Ortadoğu’ya kaydı ve fabrika şu anda Ürdün’de açılıyor. Kısa vadede bu çok önemli yatırım fırsatını kaçırmış olduk. Ancak Ferring Türkiye’ye uzun vadeli bakıyor ve yatırım planları içerisinde Türkiye çok önem verilen bir ülke konumunda.