İdarenin sağlık hizmetlerinden kaynaklanan sorumluluğu

ayfer uyanik-logo.qxpAĞUS­TOS 2014

Has­ta­nın sağ­lık hiz­me­ti­ni nere­de veya kim­den aldı­ğı huku­ki açı­dan önem­li­dir. Has­ta; sağ­lık hiz­me­ti­ni doğ­ru­dan doğ­ru­ya bir hekim­den alı­yor­sa, has­ta ile hekim ara­sın­da teda­vi söz­leş­me­si, özel sağ­lık kuru­lu­şun­dan alı­yor­sa, has­ta ile has­ta­ne ara­sın­da has­ta­ne­ye kabul söz­leş­me­si kurulur. 

Hekim veya özel sağ­lık kuru­lu­şu­nun, has­ta­ya kar­şı, Türk Mede­ni Kanun’un ilgi­li hüküm­le­ri­ne göre akdi sorum­lu­lu­ğu bulun­du­ğu gibi hak­sız fiil sorum­lu­lu­ğu da bulunmaktadır. 

Buna kar­şı­lık has­ta, sağ­lık hiz­me­ti­ni kamu (dev­let veya üni­ver­si­te) has­ta­ne­le­rin­den alı­yor­sa, has­ta ile kamu has­ta­ne­si ara­sın­da özel hukuk söz­leş­me­si kurul­muş olmaz. Diğer bir ifa­dey­le; kamu has­ta­ne­si­nin has­ta­ya kar­şı borç­lar huku­ku anla­mın­da bir akdi sorum­lu­lu­ğu olma­dı­ğı gibi, akit dışı sorum­lu­ğu da bulun­ma­mak­ta­dır. Has­ta ile kamu has­ta­ne­si ara­sın­da kamu huku­ku iliş­ki­si tesis edil­mek­te­dir. Çün­kü, sağ­lık kamu hiz­me­ti ola­rak düzen­len­miş­tir; sağ­lık hiz­me­ti, ida­re (Dev­let) bakı­mın­dan yeri­ne geti­ril­me­si gere­ken bir yüküm­lü­lük, birey bakı­mın­dan talep edi­le­bi­lecek bir hak­tır. Bu pers­pek­tif­le, has­ta­nın kamu has­ta­ne­si ile bu has­ta­ne­de istih­dam edi­len hekim ve diğer sağ­lık çalı­şan­la­rı ile huku­ki iliş­ki­si özel hukuk­tan farklıdır.

Kamu hiz­me­tin­den yarar­la­nan has­ta, kamu has­ta­ne­sin­den aldı­ğı sağ­lık hiz­me­ti esna­sın­da, has­ta­ne­nin veya sağ­lık çalı­şan­la­rın kusu­ru ile zarar görür­se, hiz­met (görev) kusu­ru nede­niy­le kamu has­ta­ne­si­nin bağ­lı bulun­du­ğu kural ola­rak Sağ­lık Bakan­lı­ğı veya ilgi­li kamu tüzel kişi­si aley­hi­ne ida­re huku­ku esas­la­rı­na daya­na­rak ida­ri yar­gı­da dava açabilir. 

Dava, kamu has­ta­ne­sin­de çalı­şan hekim, hem­şi­re veya diğer yar­dım­cı per­so­nel aley­hi­ne açı­la­maz. Zira, kamu has­ta­ne­le­rin­de istih­dam edi­len sağ­lık mes­lek men­sup­la­rı, kamu görev­li­si­dir. Bu çalı­şan­la­rın has­ta­la­ra ver­miş olduk­la­rı zarar­lar nede­niy­le açı­la­cak dava­la­rın huku­ki nite­li­ği, diğer taz­mi­nat dava­la­rın­dan fark­lı­dır. Kamu has­ta­ne­le­rin­de sunu­lan sağ­lık hiz­me­ti esna­sın­da tıb­bın kötü uygu­la­ma­sın­dan (malp­rak­tis) kay­nak­la­nan zarar­lar sebe­biy­le açı­la­cak dava­lar­da husu­met yönün­den mev­cut olan bu fark­lı­lı­ğı­nın en önem­li yasal daya­na­ğı şun­lar­dır: Ana­ya­sa m. 125 (“İdar­en­in her tür­lü işlem ve eyle­mi­ne kar­şı yar­gı yolu açık­tır (…). İdare ken­di eylem ve işlem­le­rin­den kay­nak­la­nan zara­rı öde­mek­le yüküm­lü­dür”.), m. 129 V (“Memur­lar ve diğer kamu görev­li­le­ri­nin yet­ki­le­ri­ni kul­la­nır­ken işle­dik­le­ri kusur­lar­dan doğan taz­mi­nat dava­la­rı, ken­di­le­ri­ne rücu edil­mek kay­dıy­la ve kanu­nun gös­ter­di­ği şekil ve şart­la­ra uygun ola­rak, ancak ida­re aley­hi­ne açı­la­bi­lir”) ve Dev­let Memur­la­rı Kanu­nu m. 13 (“Kişi­ler kamu huku­ku­na tabi görev­ler­le ilgi­li ola­rak uğra­dık­la­rı zarar­lar­dan dola­yı bu görev­le­ri yeri­ne geti­ren per­so­nel aley­hi­ne değil, ilgi­li kurum aley­hi­ne dava açarlar”). 

Bu açık düzen­le­me­le­re rağ­men, Yar­gı­tay Hukuk Genel Kurulu’nun 2007 tarih­li bir kara­rın­da, heki­min kişi­sel kusu­ru­nun söz konu­su oldu­ğu durum­lar­da dava­nın doğ­ru­dan doğ­ru­ya adli yar­gı­da hekim aley­hi­ne açı­la­bi­le­ce­ği öngörülmüştü. 

Ancak 2011 tarih­li kara­rı ile Yar­gı­tay daha önce­ki uygu­la­ma­la­rı­na son ver­miş­tir. Karar­da, açı­la­cak dava­lar­da heki­min hiz­met kusu­ru ile kişi­sel kusur ayı­rı­mı­nın yapıl­ma­sı­nın yerin­de olma­dı­ğı, dava­nın ida­re aley­hi­ne açıl­ma­sı gerek­ti­ği, ilgi­li heki­min kişi­sel kusu­ru (görev kusu­ru) tes­pit edi­lir­se, İdare’nin, heki­me kusu­ru ora­nın­da rücu ede­bi­le­ce­ği zik­re­dil­miş­tir. Bu durum, 2013 tarih­li Yar­gı­tay Hukuk Genel Kurul kara­rı ile istik­rar kazan­mış­tır, diyebiliriz.

Yet­ki­li mah­ke­me ile ilgi­li ola­rak 12.01.2011 tarih­li ve 6100 sayı­lı Hukuk Muha­ke­me­le­ri Kanu­nu­nun, her tür­lü ida­ri eylem ve işlem­ler ile ida­re­nin sorum­lu oldu­ğu diğer sebep­le­rin yol açtı­ğı vücut bütün­lü­ğü­nün kıs­men veya tama­men yiti­ril­me­si­ne yahut kişi­nin ölü­mü­ne bağ­lı mad­di ve mane­vi zarar­la­rın taz­mi­ni­ne iliş­kin dava­la­rı, ida­ri yar­gı dene­ti­mi” dışı­na çıka­ra­rak asli­ye hukuk mah­ke­me­le­rin­ce” bakı­la­ca­ğı­nı belir­ten 3 üncü mad­de­si­nin birin­ci tüm­ce­si Ana­ya­sa­nın 2 nci, 37 nci, 125 inci ve 155 inci mad­de­le­ri­ne aykı­rı görü­le­rek, 19 Mayıs 2012 tari­hin­de Ana­ya­sa Mah­ke­me­si tara­fın­dan iptal edilmiştir.

İdare aley­hi­ne açı­lan dava­lar­da, ida­re­nin sorum­lu­lu­ğu­na gidi­le­bil­me­si için, özel hukuk sorum­lu­lu­ğun­da oldu­ğu gibi, huku­ku­nun ara­dı­ğı şart­lar (huku­ka aykı­rı­lık, kusur, zarar, illi­yet bağı) mev­cut olmalıdır.

İlgili Haberler

Leave a Comment