
Hemofili hastalığı tüm dünyada 400 bin, ülkemizde yaklaşık 5 bin kişide görülen ciddi bir kan hastalığıdır. Genetik geçişi nedeniyle annesinden erkek çocuğuna geçer. Hayat boyu süren ve sürekli olarak tedavi gerektiren bir hastalıktır. Tedavide kullanılan pahalı kan ürünleri ve genetik ürünü faktör konsantreleri yurt dışından ithal edilmekte ve SGK tarafından büyük oranda karşılanmaktadır. Bir hastanın yıllık maliyeti 100.000 doların üzerindedir. Bu hastaların Faktör adlı ilaçları sadece özel hemofili karnelerine yazılabilir. Bu reçeteyi ise sadece kan hastalıkları uzmanları ile dahiliye ve çocuk uzmanları yazabilmektedir. Yeterince tedavi edilmeyen hastalarda sık rastlanan eklem içi kanamalar kalıcı eklem sakatlıkları sonucu engelli bir birey oluşmasına neden olur. Beyin kanaması ile ölüm hemofilide en sık görülen ölüm nedenidir. Tedavide kullanılan ilaç Faktör 8’dir. Hemofili hastalarındaki gen hastalığı nedeniyle normalde karaciğerden salgılanması gereken faktör 8 proteini yetersiz kalmaktadır ve pıhtı oluşumu yetersiz olmakta, sonuç olarak da kanama durdurulamamaktadır. Tedavide uygulanan Faktör 8 ile kanama durdurulmaktadır.
HEMOFİLİ TEŞHİSİ NASIL KONULUR?
Hemofilide en sık kanama bulguları deride çarpılan yerlerde kolayca morarmalar oluşması, deri altında ve kas içinde kanamalar oluşması ile diz- dirsek ve ayak bileği eklemlerinde eklem içi kanamaları oluşmasıdır. Bu bulgularla doktora giden hastada pıhtılaşma testleri ve faktör 8⁄9 ölçümü ile aynı gün hemofili tanısı konabilir. Hemofili tedavisinde kullanılan faktör 8 ilaçları bir çeşit proteindir. Faktör 8 uygulaması ile kanamalar durdurulur veya önceden verilirse kanamalar tamamen önlenebilir. Ancak hemofili hastalarının yaklaşık % 20’sinde bu uygulamaya karşı hastanın kanında antikor gelişir. Anti-Faktör 8 antikor gelişmesi kalıcı olursa tedavide uygulanan faktör 8 ilacı tamamen etkisiz duruma düşer. Bu hasta için en ciddi komplikasyondur. Çünkü hayati kanamalar bile inhibitör gelişen hastada Faktör 8 ile durdurulamaz. Ancak bu hastalarda kanamaları durduran ve önleyen ilaçlar ülkemizde de ilaç piyasasında mevcuttur. Rekombinant Faktör 7a ve aPCC adlı ilaçlar bu hastalar için hayati ilaçlardır. Çünkü bu ilaçlar sayesinde inhibitörlü hastaların ciddi kanaması tedavi edilir ve gerektiğinde operasyona girmeleri sağlanabilir.
![]() Hemofili Federasyonu Genel Başkanı Prof. Dr. Kaan Kavaklı, hemofilinin bir gen hastalığı olduğuna dikkat çekiyor ve mevcut tedavinin hayat kurtarıcı olmakla birlikte “geçici” bir çözüm olduğunu belirterek, “Hastalığın tamamen iyileşmesi için gen tedavisi gerekir. Ancak bu konuda insanda yapılan bilimsel araştırmalar oldukça yenidir” diyerek bu çalışmalar hakkında da bilgi verdi: “İngiltere ve Amerika’da ağır Hemofili‑B hastalarında yani faktör 9 eksikliği hastalarında ilk kez gen tedavisi başarıyla uygulanmıştır. Uygulanan gen tedavisinin önemi hastalığın tamamen iyileşme sansının olmasıdır. Böylece gen tedavisi başarılı olduğu takdirde artık hayat boyu yapılması gereken haftada 2–3 damar yoluyla uygulanan ilaçlar tamamen geride kalacaktır. Ancak, Gen Tedavisi oldukça yeni bir uygulama olduğundan bazı yan etkiler söz konusu olabilir. Bu aşamada hemofili hastalarımızın gen tedavisine aday olabilmesi için bazı şartlar mevcuttur: Gönüllünün araştırma projesine katılmak için Yazılı onayını vermesi – Ağır Hemofili‑B hastası olması (Faktör 9 düzeyi <%1 olmalı) – Karaciğer testleri normal olmalı – HCv/HBV/HIV negatif olmalı / İnhibitör negatif olmalı ve yapılacak Anti-Adenovirus testleri negatif olmalıdır. En önemli şart ise bu aşamada 18 yaşından büyük olmasıdır. Yani bu erken deneme aşamalarında çocukların gen tedavisi denemelerine katılması bu aşamada mümkün değildir. Uluslararası kurallar (Helsinki Kriterleri) bunu gerektirmektedir.” |