Türkiye Hemofili Derneği’nin evsahipliğinde İstanbul’da düzenlenen 9. Türkiye Hemofili Kongresi’nde halk, hekim ve hasta bir araya gelerek hemofiliye ait sorunları çözmek için yüzyüze geldiler.
Kongre kapsamında ve 17 Nisan Dünya Hemofili Günü nedeni ile Novo Nordisk’in sponsorluğunda gerçekleştirilen basın toplantısında Kongre Başkanı Prof. Dr. Bülent Zülfikar ve ABD Michigan Üniversitesi Prof. Dr. Roshni Kulkarni hastalıkla ilgili bilgiler verirken hemofili hastası Sezgincan Özpolat hemofili ile yaşamak hakkında deneyimlerini paylaştı.
Hemofili’nin vücutta ortaya çıkan her türlü kanamanın, pıhtılaşma sisteminin bozuk olması nedeniyle zamanında durdurulamaması olduğunu söyleyen Türkiye Hemofili Derneği Başkanı Prof. Dr. Zülfikar, “Hastalığın, etkilenen kişiler, onların aileleri ve toplum sağlığı açısından önemi, maalesef onun ömür boyu sürmesinden, kronik-komplike-multidisipliner bir ekip yaklaşımı gerektirmesinden ve tedavisinin masraflı olmasından kaynaklanmaktadır. Hastalık coğrafi ve etnik bir farklılık göstermeksizin her toplumda görülmekte ve ciddi kanamalarla seyretmektedir” dedi.
Prof. Dr. Zülfikar Hemofil hakkında toplumsal bilincin oluşması için birçok proje oluşturduklarını belirtti. Prof. Dr. Bülent Zülfikar, Türkiye’de bir ilki hayata geçirdikleri ulusal takip sistemi ‘HemophiLINE’ dan sonra derneğin yirminci yıl projesi olan “Hemofili Merkezi’nin de müjdesini verdi.
İnhibitör Gelişimi Önemli Bir Sorun
Hemofilisi olan bazı kişilerin immün sistemi infüzyon yoluyla verilen Faktör VIII’i yabancı olarak tanımlamakta ve Faktör VIII’e karşı vücudu savunmak amacıyla antikor geliştirmektedir. Gelişen antikorlar, faktörü yok etmekte ve kanamanın durdurulabilmesi için yapılan faktör replasman tedavisinin etkinliği azaltmakta veya etkinliğinin tamamen yitirilmesine sebep olmaktadır.
Uzmanlar, ciddi Faktör VIII eksikliği olanlarda hayatlarının bir bölümünde inhibitör geliştirme oranlarının %10–30 olduğunu bildirmektedirler. İnhibitör genellikle birkaç faktör infüzyonu sonrasında, erken dönemde ortaya çıkmaktadır.
‘HemophiLINE’
Hemofilinin tüm boyut ve her yönüyle kayıt altına alınabilmesi amacıyla Türkiye Hemofili Derneği olarak yaklaşık 5 yıldır üzerinde çalıştıkları “Kalıtsal Kanama Bozuklukları Ulusal Bilgi Yönetim ve Sürveyans Sistemi” kullanıma hazır hale getirildiğini söyleyen Prof. Dr. Zülfikar, “Bu sistemin işlevsel hale getirilebilmesi için Sağlık Bakanlığı bünyesinde Geçici Ulusal Hemofili Konseyi kurulmuştur. Yurt dışındaki örnekleri ile bu uygulamanın hastalığın uygulama alanına giren konularda kaygıları ortadan kaldırdığı, düzenli ve en iyi tedaviyi sağladığı gözlemlenmiştir. Bu kayıt sistemi ile düzenli ve en iyi tedaviyi sağladığı gözlemlenmiştir. Bu kayıt sistemi ile düzenli ve kaydedilen bilgiler vasıtasıyla öngörülen sorunlar önceden bilinecek ve tedbir alınması imkan dahilinde olacaktır.
Kayıt sisteminin uygulanması ile arzulanan hemofili tedavi merkezlerinin kurulması kolaylaşacaktır. Daha dar kapsamlı tedavi merkezi ve ünitelerinin kurulması ile profilaksi tedavisinin yaygınlaşması sağlanacak, yanlış tanılar önlenecektir. Nihayetinde geniş kapsamlı büyük bölgesel merkezlerle ilişki kurulmasıyla büyük ve geç kalınmış sorunlar buralarda çözülecektir. Böylece hastanın etkin ve geç kalınmadan tedavisi sağlanarak hep gündemde olan faktör kullanımındaki israflar önlenmiş olacaktır. Ülkemizin coğrafi ve ekonomik şartları göz önüne alınarak hemofili hastalarının tedaviye ve ilaca kolayca ulaşmaları için en uygun olan model sağlanacaktır. Kayıt sisteminin ülke geneline yayılması ile düzenlenecek toplantı ve seminerlerle hastalar ve yakınları en yeni bilgileri alacak, bu bilgiler ışığında kendilerini daha iyi koruyabilecektir. İnternet aracılığıyla oluşturulacak forumlar ile ülke genelindeki sorunlar daha geniş kitlelerle tartışılabilecek ve çözümleri bulunacaktır. Hasta hekim ve hasta hemşire bölümleri ile bilgilerin ilk ağızdan alınması sağlanacaktır” dedi.