
TEMMUZ 2016
Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü ve Eğitim Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin davetlisi olarak konferans veren, UC Berkeley Üniversitesi Mikrobiyal Ekoloji Laboratuvarı’nın kurucusu Prof. Dr. Ignacio Chapela, genetiği değiştirilmiş organizmaların antibiyotik direncinin oluşumuna yol açtığının kanıtlandığını, kamu sağlığı açısından bu durumun en büyük tehdit olduğunu belirtti.
“TÜRKİYE’DE BUĞDAY TEHLİKEDE”
Meksika’da, genetiği değiştirilmiş mısırdan yerel mısır çeşitlerine transgenik DNA parçalarının geçtiğini gösteren ilk bilim insanlarından biri olan Ignacio Chapela, GDO’lu ürün üretiminin şu anda %98’inin ABD, Kanada, Brezilya, Arjantin ve Hindistan’da bulunduğunu belirterek “GDO’lu ürünler ve organik ürünler beraber, birbirini etkilemeden var olamazlar. GDO’lu ürünler etkileşime girdiği an organik ürünler değişime uğrayacaktır. Özellikle mahsüllerin ana vatanı olan ülkeler, genetik kirlilikten etkilenecek en tehlike altındaki ülkeler, buğday için Türkiye ve Mezopotamya, mısır için Meksika gibi. Bu nedenle gelecekte nasıl bir tavır izleneceği çok önemli” dedi.
Chapela, GDO’ya karşı dünyada akademik çalışma yapılamadığını, devletlerin, özel sektörün ve hatta akademik dünyanın bile bu araştırmaları yapanları baskı altında tuttuklarını söyledi. Chapela, “Akademi dünyasında bir söz vardır: GDO’ya karşı bir soru, bir mesleğe bedel olur!” dedi.
HAYVAN ÇALIŞMALARININ SONUÇLARI ÜRKÜTÜCÜ
1980’lerde tarım, tıp hatta enerji için en önemli kurtarıcı olarak gösterilen biyoteknoloji çalışmaları ve bu paralelde DNA’nın dönüşümüyle oluşan GDO için verilen vaatlerin yalan olduğunun ortaya çıktığını söyleyen Chapela, “Elimizde insanlar üzerinde az sayıda çalışma var, ama ‘örnek organizmalar’ olarak tanımlanan fare ve maymunlar üzerinde çokça çalışmalar var. Diğer bir kaynağımız ise laboratuvar örneği olmayan ama tarım alanlarında yaşayan hayvanlar, inek, domuz ve koyunlar üzerinde yapılan çalışmalar. Tüm bu araştırmalar konusunda elimizde somut kanıtlar var, farelerin sindirim yolu dokularının üzerinde GDO’lu ürünlerin etkilerini görebiliyoruz. Ek olarak özellikle bağışıklık sistemi üzerinde GDO’nun çok büyük etkileri var. Daha ilginci fareler üzerinde yapılan araştırmalar, iç organlar üzerinde zarar ve üreme sistemi konusunda problemleri ortaya çıkardı. Elimizde düşük, deforme doğum ve kısırlık gibi problemleri gösteren çalışmalar var” dedi.
Chapela, “Yapılan küçük tekil tüm çalışmalarda GDO’nun özellikle antibiyotik direnci geliştirdiği kanıtlanıyor. Çin’de altı büyük nehirde yapılan çalışmalarda DNA’sı değişmiş bakteriler ve çok güçlü biçimde antibiyotik direnci ortaya çıktı. Tıp dünyasından bilim adamları kamu sağlığı açısından en büyük tehdidin antibiyotik direnci olduğunu belirtiyor” bilgilerini verdi.
Chapela şöyle konuştu: “Özetlemek gerekirse, GDO’nun sağlığa etkileri neler? Bilmiyoruz. İnsanlar GDO’dan ölüyor mu? Bilmiyoruz. Ama olası. Jeffrey Smith’in dünya çapında verdiği bir sunum var. 1960’lardan 2016’ya kadar grafik olarak yaptığı çalışmada; bu yıllar arasında kanser, otizim vakalarının artış oranı ile GDO’lu ürünlerin artış oranı aynı paralellikte yükseliyor. O yüzden Smith kanser ve otizm gibi sorunların sebebinin GDO’lar olduğunu belirtiyor’’.