Fruitvale Station: Oscar Grant’in Son 24 Saati

Genç yönet­men Ryan Coog­ler, ırk­çı­lık ve ayrım­cı­lık teme­li üze­ri­ne kurul­muş olan ada­let sis­te­mi­nin kor­kunç sonuç­la­rı­nı Oscar Grant’in hika­ye­si­ni bir ayna­ya çevi­re­rek yüzü­nü­ze vuru­yor.

 

Fru­it­va­le Sta­ti­on (2013) Ryan Coogler’ın yazıp yönet­ti­ği ilk uzun met­raj­lı film. Film­de 2009 yılın­da Oakland’da Fru­it­va­le İstasyonu’nda bir polis memu­ru tara­fın­dan yüzü yere dönük bir şekil­de kelep­çe­len­miş­ken öldü­rü­len Oscar Grant’in son 24 saati­ni izli­yo­ruz. Oscar, haya­tı­nı düze­ne sok­ma­ya çaba­la­yan 22 yaşın­da Afro­ame­ri­ka­lı bir genç. Yeni yıl ari­fe­sin­de aile­siy­le, sev­gi­li­siy­le, kızıy­la ve arka­daş­la­rıy­la yaşa­dık­la­rı­na, işi­ni geri alma çaba­sı­na, yani kısa­ca bir gün­lü­ğü­ne Oscar’ın haya­tı­na ortak olu­yo­ruz. Günün sonun­da yeni yıl kut­la­ma­la­rı için dışa­rı çıkan Oscar’ın arka­daş­la­rıy­la bin­di­ği tren­de çıkan bir olay üze­ri­ne polis­ler tre­ni Fru­it­va­le İstasyonu’nda dur­du­rup olay­la hiç­bir ilgi­le­ri olma­ma­la­rı­na rağ­men Oscar ve bir­kaç kişi­yi daha tren­den indi­re­rek kelep­çe­li­yor­lar ve bu sıra­da polis memu­ru Johan­nes Meh­ser­le, Oscar yüzü yere dönük bir şekil­de yere yatı­rıl­mış­ken sila­hı­nı çekip Oscar’ı vuru­yor. Olay bir­çok kişi tara­fın­dan tele­fon kame­ra­sıy­la kay­de­di­li­yor, fil­min açı­lış sah­ne­sin­de de bu vide­olar­dan biri­ni izli­yo­ruz. Bütün video kanıt­la­rı­na rağ­men Oscar’ı öldü­ren polis memu­ru Meh­ser­le şok taban­ca­sı yeri­ne sila­hı­nı aldı­ğı­nı iddia etme­si­nin ardın­dan kasıt­sız adam öldür­me suçun­dan sade­ce iki yıl ceza­ya çarp­tı­rı­lı­yor ve 11 ay son­ra da ser­best bırakılıyor.

Ken­di­si de Oakland’lı olan genç yönet­men Coog­ler sah­ne­ler ara­sı geçiş­ler­de sürek­li Oscar’ı ölü­mü­ne götü­ren tre­nin görün­tü­le­ri­ni kul­la­na­rak ade­ta bize kaçı­nıl­maz sonun gel­di­ği­ni hatır­la­tı­yor. Coogler’ı sine­ma­ya iten olay da fut­bol bur­suy­la oku­mak­ta oldu­ğu Saint Mary’s College’da aldı­ğı yara­tı­cı yazı der­sin­de kale­me aldı­ğı bir ödev olmuş. Der­si veren Rose­mary Gra­ham sınıf­tan kişi­sel bir dene­yim­le­ri hak­kın­da yaz­ma­la­rı­nı iste­di­ğin­de Coog­ler baba­sı­nın nere­dey­se kol­la­rın­da kan kay­bın­dan ölmek üze­re oldu­ğu bir anı yaz­mış. Gra­ham, Coogler’ın öde­vi­ni oku­duk­tan son­ra onu oda­sı­na çağı­ra­rak haya­tıy­la ne yap­mak iste­di­ği­ni sor­muş, Coog­ler da fut­bol oyna­mak, dok­tor olmak ve çev­re­sin­de olum­lu bir etki bırak­mak iste­di­ği­ni söy­le­miş. Bunun üze­ri­ne Coog­ler, Graham’ın ona Ben­ce senar­yo yaza­rı olma­lı­sın” dedi­ği­ni ve ken­di­si­nin o zaman­lar bunu deli­ce bul­du­ğu­nu hatır­lı­yor. Ancak son­ra­sın­da oku­lun fut­bol prog­ra­mı­nı iptal etme­si ve aldı­ğı baş­ka bir burs­la Sacramento’da finans oku­ma­ya baş­la­ma­sı ve bura­da nere­dey­se ala­bil­di­ği her film der­si­ni alma­sı­nın ardın­dan film yap­ma­nın onun için bir tut­ku­ya dönüş­tü­ğü­nü söy­lü­yor. Böy­le­ce mezu­ni­ye­ti­nin ardın­dan fut­bol kari­ye­rin­den vaz­ge­çip USC Scho­ol of Cine­ma­tic Arts’ta eği­ti­mi­ne devam etme kara­rı alıyor.

Fru­it­va­le Station’ı izler­ken de Ryan Coogler’ın kale­mi­nin gücü­nü his­se­de­bi­li­yor­su­nuz. Size tek boyut­lu bir tra­je­di değil, tüm ger­çek­li­ğiy­le ve sar­sı­cı­lı­ğıy­la seyir­ci­ye yan­sı­tı­lan, hiç­bir yön­den kari­ka­tü­ri­ze edil­me­miş güç­lü, derin ve sade karak­ter­ler barın­dı­ran ve tüm bun­la­rı yapar­ken ken­di­ne özgü anla­tı­mın­dan da ödün ver­me­yen biyog­ra­fik bir film sunuyor.

İlgili Haberler

Leave a Comment