AĞRI / HAZİRAN 2016
Fibromiyalji Sendromu (FMS) yaygın kas ağrıları ve vücudun birçok bölgesinde aşırı hassasiyetle seyreden kronik bir ağrı sendromu. Oluşturduğu şiddetli ağrı ve yorgunluk nedeni ile hayatı büyük ölçüde olumsuz etkilerken, inlendirici olmayan uyku, bilişsel dalgalanmalar, depresyon ve anksiyete gibi psikolojik yakınmalar, kollarda bacaklarda karıncalanmalar, uyuşukluk, yanma hissi, migren ve gerilim tipi baş ağrısı, ağrılı adet görme, bağırsak fonksiyonlarında değişim, çarpıntı, idrar yaparken yanma ve huzursuz bacak sendromunu da beraberinde getiriyor.
Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği (FTR) Başkanı Prof. Dr. Ayşegül Ketenci ve Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Deniz Evcik, Fibromiyalji Günü nedeniyle düzenledikleri basın toplantısında dünyada yaygın olarak görülen ve yaşam kalitesini oldukça olumsuz etkileyen, çoğu zaman başka hastalıklarla karıştırılan fibromiyalji hastalığı hakkında toplumda farkındalık oluşturmak amacıyla, bu hastaların çaresiz olmadığını, devamlı ağrı ile yaşamak zorunda olmadıklarını, aktif bir hayat sürdürebileceklerini kaydetti.
Fibromiyalji sendromunun, uygun tedavi ile kontrol altına alınabilen bir hastalık olduğunu ve hastaların devamlı ağrı çekmelerinin kaderleri olmadığını belirten Prof. Dr. Ayşegül Ketencioğlu, fibromiyaljinin ilaç, eğitim ve egzersizle tedavisinin mümkün olduğunu söyledi.
AİLELERİN DESTEĞİ ÖNEMLİ
Ketenci FMS’nin tedavisi ile ilgili şunları anlattı: “Tedaviyi; ilaç dışı tedaviler ve ilaç tedavileri olarak ikiye ayırmak mümkündür. İlaç dışı tedavilerin başında eğitim ve egzersiz gelmektedir. Hastaların hastalıklarını bilmeleri, ailelerin bu hastalığı öğrenmeleri tedavinin ilk adımıdır. Hastanın tedaviye uyumu, ağrısını artıran ve azaltan nedenleri bilmesi, bunlarla nasıl başa çıkacağını öğrenmesi temeldir. Fibromiyalji sendromunda genelde ailelerin hastaya desteği azdır, bu da çaresizlik ve anlaşılamama hissini artırır. Bu nedenle tedaviye hastanın yakınlarını da dahil etmek, onlara da hastalık hakkında bilgi vermek önemlidir.
Eğitimden sonra en önemli basamak egzersiz yapmaktır. Uzun süre ağrı çeken ve hareketi azalan kişilerin, egzersize ilk başladıklarında ağrılarının biraz artması normaldir. Bu nedenle egzersizlere önce küçük ama düzenli yürüyüşlerle veya yüzme ile başlamak önerilir. Haftada 2–3 gün egzersiz yapmak yeterlidir. Daha sonra germe ve güçlendirme egzersizleri tedaviye eklenir. Unutulmaması gereken önemli bir nokta, hareketlere yavaş yavaş çok yüklenmeden başlamak ve yavaş artırmak gerekliliğidir.
ANTİEPİLEPTİKLER VE ANTİDEPRESANLAR KULLANMALI
Tedavinin bir diğer basamağı ilaç tedavileridir. Klasik ağrı kesiciler, kas gevşeticiler ve romatizma ilaçları olarak tanımlanan, nonsteroidal antiinflamatuvar ilaçların bu hastalığın tedavisinde kanıtlanmış bir yeri yoktur. Tedavide ilaç olarak, nöbet önleyici ilaçlar olarak bilinen antiepileptik ilaçlar ve depresyonu tedavi eden antidepresan ilaçların yeri vardır.”
TANI KRİTERLERİ YENİLENDİ
Fibromiyaljinin toplumda yüzde 0,5−5 arasında ve kadınlarda erkeklere göre üç kat sık rastlandığını bildiren Prof. Dr. Deniz Evcik de, FMS’nin romatizmal hastalıklar içerisinde en sık karşılaşılan ikinci hastalık olduğunu ifade ederek, “FMS tanısı koymak ancak konusunda uzman bir hekim ile gerçekleşir. Bu hastalık tanısı için hiçbir özel tanı testi yoktur. Tanı klinik muayene ve hastanın yakınmalarının değerlendirilmesi ile konulur. Tanı için 1990 yılından beri kullanılan kriterler 2010 yılında değiştirilmiş, 2013 yılında da yenilenmiştir. Buna göre yakınmaların en az üç aydır devam etmesi, hastanın ağrı hissettiği bölgelerin sayısı ve semptomların şiddetinin ölçüldüğü anket değerlendirilmektedir (ağrı yerleşim skoru 17 veya daha yüksek, semptom etki anketi toplam puanı ise 21 veya daha yüksek olmalı). Ayrıca eşlik eden başka ağrılı rahatsızlıkların varlığı bu hastalığın varlığını dışlamamaktadır” dedi.