EPİLEPSİ / TEMMUZ 2016
Dünyada 65 milyon, Türkiye’de ise 700 bin kişi epilepsi ile mücadele ediyor. Yaşam kalitesini olumsuz etkileyen epilepside genetik faktörler büyük rol oynarken, beyin travması geçirenler de risk altında bulunuyor.
Sinir sistemini etkileyen epilepsi; migren, felç ve Alzheimer’dan sonra dünyada en sık görülen dördüncü nörolojik hastalıktır. Mevcut tedaviler düzenli uygulanmadığında hastaları kontrol edilemez krizlerle yaşamak zorunda bırakan epilepside depresyon görülme sıklığı ise yüzde 55’e kadar ulaşıyor.
Epilepsi, kısa süreli beyin fonksiyon bozukluğuna bağlı olarak ve beyin hücrelerinde geçici anormal elektrik yayılması sonucu ortaya çıkıyor. Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 1’ini etkileyen epilepsi, erkek ve kadınlarda ırk ayrımı olmaksızın eşit olarak görülüyor. Epilepsi nöbetleri ise herhangi bir yaşta ortaya çıkabileceği gibi daha çok gençleri ve yaşlıları etkiliyor.
KİMLER DAHA ÇOK RİSK ALTINDA?
Epilepsi hastalığında genetik faktörler etkili olmakla birlikte en fazla risk altında olan gruplar şöyle sıralanıyor:
• Erken doğan bebekler,
• İlk aylarda kriz geçiren bebekler,
• Beynin bazı bölgelerinde anormallikle doğan bebekler,
• Beyin kanaması geçirenler,
• Kardeşlerinden birinde veya ailesinde epilepsi hastalığı olanlar,
• Ciddi bir beyin tramvası geçirenler ya da beyne oksijen gitmemesi durumu yaşayanlar.
Hastanın dişlerini açmaya çalışmayın!
Epilepsi hastalığında doğru teşhis ve tedavinin yanı sıra nöbetler sırasında hasta yakınlarına da büyük görevler düşüyor. Uzmanlar, hasta yakınlarının alması gereken önlemleri şöyle sıralıyor:
• Hastanın ilaçlarını düzenli olarak kullanmasının etkili takibi ve hastanın hekimi ile düzenli bağlantı,
• Hastanın nöbet geçirebileceği tehlikeli yerlerde (trafik, deniz, havuz, balkon vb.) yalnız kalmamasının sağlanması,
• Nöbet esnasında hastanın ağzından tükrük geliyorsa vücudunu yan çevirmek,
• Nöbet esnasında hastaya bir şeyler koklatmaktan, su dökmekten, dişlerini açmaya çalışmaktan kaçınmak,
• Sık nöbet geçiren hastalar için her zamankinden farklı şekilde gelişen bir nöbet söz konusu olduğunda ya da nöbet her zamankinken uzun sürdüğünde vakit kaybetmeden en yakın sağlık kuruluşuna başvurmak.