BİR GÖRÜŞ / OCAK 2016
Donald Trump, ülke genelinde yüzde 34.4 ile (Aralık 2015 anketine göre) liderliğini koruyor. Trump’a en yakın aday Ted Cruz 17.1 ile ikinci. İlginç olan şu ki, Trump ne yaparsa yapsın anketlerde gerilemiyor.
Meksikalılar hakkında dediklerinden tutun da, Müslümanlar hakkındaki göçmenlik reformu fikirleri bile Trump’ı geriletmiyor. Görünüşe göre Trump, Beyaz Saray’da oturabilecek. Peki, esas soru şu: Neden Trump, bağnaz denildiği halde, Amerikalıların bu kadar oyunu toplayabiliyor? Tabii, anketlere göre… Bu konu hakkında çok yazıldı ve çizildi. Eğer Amerikan haber kanallarına bakacak olursanız, bir gün geçmiyor ki, Trump manşet olmasın.
Trump bu konu hakkında “Beni konuşuyorlar ve bu hoşuma gidiyor” diyor. Herkes sert eleştirse de, Trump bunları bir avantaj olarak görüyor. Yani, reklamın kötüsü olmaz mantığıyla… Ben de Trump’ın neden anketlerde bu kadar başarılı olduğunu uzun süredir düşünüyorum. Birkaç şey üzerinde kararımı verdim. Bunları size anlatmadan önce anketlerin genel toplumu ne kadar temsil ettiği hakkında kısa bir bilgi aktarayım.
Anketler, + / ‑5 düzeyde 20 üzerinden 19 kere tutarlılığını koruyor. Bu demektir ki, 20’de 1 anketler, + / –5’ten fazla yanlış olabilir. Peki ben ne düşünüyorum Trump hakkında, neden anketlerde lider?
Öncelikle, Amerikan tarihi okuyan arkadaşlar bilir ki “Amerikan Rüyası” büyük bir felsefe… Çoğu Amerikalı da bu felsefeye dolaylı bir şekilde inanıyor. Mesela, Amerika’nın “neoliberal” devlet biçimi, “Amerikan Rüyası” felsefesini ne kadar benimsediğini gösteriyor. Belki de Trump, bu “Amerikan Rüyası”nı başarıyor. Kendisi milyarder… Araştırmayan toplum onun sıfırdan bu noktaya geldiğini düşünüyor. Fakat, bu doğru değil.
Trump çalışkan biri olabilir. Fakat babası Fred Trump’tan kendisine 300 milyon dolar civarında bir servet kalmıştı. Bundan 30–40 yıl öncesine göre 300 milyon dolar, günümüzün milyar doları demek. Hatta, Cenk Uygur’un da “The Young Turks” programında bahsettiği gibi, Trump bu kadar parayı sırf borsada değerlendirseydi, şu anki 4.5 milyar dolarlık servetinden daha fazla serveti olurdu. Bunları bir kenara bırakırsak, Trump gerçekten de karizmatik ve tam bir beyaz Amerikan.
Trump diyor ki, “Meksikalılar beni seviyor.” Bunun sebebi şu: Oy verebilen Meksikalı’ların Trump’ı sevmemesi için bir neden yok! Trump’ın hedef aldığı Meksikalılar illegal olarak Amerika’da yaşayanlar… Onlar oy veremediği için bir önem arz etmiyor. Bu dediğim tamamiyle spekülasyon tabii… Ama, daha mantıklı sebepler de var, Trump’ın anketlere başı çekmesi için…
Trump, doğru zamanda doğru yerde. Fransa’da olan terör olayları ve IŞİD’in bu kadar aktif olması… Ve ayrıca Esad’ın bu kadar acımasız olması güçlü bir Amerikan liderinin olmasını gerektiriyor halkın gözünde… Maalesef, Hillary Clinton bu gücü gösteremedi. Trump’ın da söylemiyle, Hillary’nin takati ve kuvveti yok, bize güçlü ve 7 gün 24 saat dayanıklı başkan lazım.
Halkın gözüyle bu duruma bakacak olursak, Amerika her zaman güçlülüğüyle önde bulundu ve başkan her zaman büyük bir önem arz etti. Çünkü, başkan, hem devleti hem de ülkeyi temsil ediyor. Mesela başbakan devleti temsil ediyor, ama ülkeyi genel sekreter ya da cumhurbaşkanı temsil ediyor. Yani, başkan Amerika’da her zaman bir güç sembolü oldu. Ancak unutmayalım ki, Amerika Anayasası’nın çizdiği kurallara göre üniter bir ülkenin başbakanı Amerika’nın başkanından daha güçlü… Çünkü Amerika, yıllar önce Montesquieu’nun güçler ayrılığı felsefesini anayasasına taşımıştı. Bu da bizi esas konuya getiriyor.
Öncelikle, Trump’ın vaat ettiği şeyleri yapması neredeyse imkansız. Çünkü, Trump meclisi ve senatoyu ikna etmeden hiçbir şeyi değiştiremez. Yani, Trump’ın Meksikalılar ve Müslümanlar hakkında dediği reformları yerine getirmek Amerikan başkanlık sisteminde çok zor… Senatodaki ve meclisteki demokratlar sizce Trump’ın öne sürdüğü şeyleri kabul edecek mi sanıyorsunuz?
Obama sağlık sistemindeki değişiklikleri yapmak için yıllarını harcadı. Kısacası, Trump’ın başkan olabilme ihtimaline üzülen kişilere şunu söylemek gerekir: Merak etmeyin George Washington ve Thomas Jefforson bu ihtimali düşündü ve konfederasyondan çıkarıp Amerika’yı federal yaptı.
Donald TRUMP kimdir?
14 Haziran 1946’da dünyaya gelen Trump, ABD’li işadamı, siyasetçi, yönetici, girişimci ve yazar. Babası emlâkçılık yapan Trump, 1960’lı yıllann başında liseyi kötü hal ve gidişi yüzünden terk etmek zorunda kaldı. Ardından askeri akademide okudu ve 1968’den sonra Pennsylvania’daki Wharton Institute’de işletme bilimleri eğitimi gördü.
Cenk UYGUR kimdir?
1970’de İstanbul’da doğan Uygur ‚Türk asıllı ABD’li gazeteci ve politika yorumcusu. Uygur, 8 yaşındayken ailesiyle birlikte ABD’ye göç etti. “The Young Turks” adlı radyo programının kurucusu ve aynı zamanda sunucusudur.
Ted CRUZ kimdir?
1970 Kanada doğumlu Rafael Edward “Ted” Cruz, Amerikalı politikacı ve ABD’nin Teksas Eyaleti senatörü. 2004–2009 arasında, Teksas Üniversitesi’nin Hukuk bölümünde, ABD Yüce Mahkemesinin karşılaştığı davalarla ilgili olarak, üniversitede profesör sıfatıyla misafir öğretim görevlisi olarak dersler veren Cruz, 2016 ABD başkanlık seçimlerinde, Cumhuriyetçi Parti’den aday adayı oldu.
Hillary CLİNTON kimdir?
1949 Şikago doğumlu, eski ABD Başkanı Bill Clinton’un eşi olan Hillary Rodham Clinton, ABD’nin 67. Dışişleri bakanıydı. 2001–2009 arasında ABD Senatosu’nda New York eyaletini temsil eden Clinton, 2008 başkanlı şeçiminde adaylığını koydu, ancak az farkla Barack Obama’ya kaybetti.
Montesquieu kimdir?
Fizolof Charles-Louis de Secondat, baron de La Brède et de Montesquieu, daha çok bilinen adıyla Montesquieu, bir Fransız politik düşünürdür. 1689’da doğan ve 1755’de ölen Montesquieu, kuvvetler ayrımı esasını ortaya atmıştır. 20 yıl üzerinde çalıştığı De l’esprit des lois adlı kitabında yasama, yürütme ve yargı’yı birbirlerinden ayırmanın önemini vurgulamıştır.
- Wikipedia’dan