GÜNCEL / MART 2016
Tüm doğumsal hastalıklar arasında en sık görüleni kalbin yapısal bozukluklarıdır. Doğumsal kalp hastalığı görülme sıklığının yaklaşık %1 olduğu göz önüne alındığında ülkemizde her yıl yaklaşık 12.000 yeni doğuştan kalp hastası dünyaya gelmektedir. Doğumsal kalp hastalıkları değişik şiddette ve şekilde olabilir ve %40’ı hayatlarının bir döneminde anjiyo ya da ameliyat yolu ile tedavi gerektirir. Tedavi ihtiyacı olanların 1/3’ünde her yönden çok özel bir dönem olan bebeklik döneminde bu işlemlerin yapılması hayat kurtarıcı olmaktadır. Günümüzde doğmadan önce tanı koyulabilmesi ile tedavi şansı yakalayabilecek bebek sayısı giderek artmaktadır. Doğumsal kalp hastalıklarının daha az ciddi olanları ise çocukluk yıllarında ya da yetişkinlikte bile teşhis edilebilmektedir. Ancak erken müdahele gerektiren bazı tiplerinin teşhisinin gecikmesi tedaviyi olanaksız hale getirebilmektedir.
Doğumsal kalp hastalığı ve sonuçları hakkında farkındalık yaratmak, toplumsal bilinci artırmak ve çocukların kalplerinin sağlığına kavuşmasına destek olmak amacıyla “7–14 Şubat Dünya Doğumsal Kalp Hastalıkları Farkındalık Haftası’’ kapsamında Türk Pediatrik Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi Derneği’nin öncülüğü ve global biyofarma şirketi AbbVie’nin desteği ile bir basın toplantısı düzenlendi.
ÇOCUK KALP SAĞLIĞI HİZMETLERİ İLERLEME GÖSTERİYOR
Türk Pediatrik Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Nazan Özbarlas, “Hepimizin bildiği gibi, ülkemizdeki çocuk kalp sağlığı hizmetleri son yıllarda önemli ilerlemeler göstermiştir ve ne mutlu ki giderek daha erken dönemlerde hatta anne karnında teşhis konulabilmekte ve birçok merkezde, çocuk kalp ameliyatları ve girişimleri, büyük bir başarı ile yapılmaktadır” dedi.
Özbarlas ayrıca; “Doğumsal kalp kusuru olan bebekler için en önemli konulardan biri de bu bebeklerin enfeksiyonlara daha açık olup, Respiratuar Sinsityal Virüs (RSV), influenza A, B, adenovirus gibi solunum yolu enfeksiyonlarına daha kolay yakalanabilmeleridir. RSV, bebeklikte ve erken çocuklukta çok sık görülen bir virüstür. Bebeklerin hayatının birinci yılında görülen bronşiyolit ve pnömoninin en yaygın nedenidir ve doğumsal kalp kusuru olan bebeklerin bu virüsü kapma olasılığı diğer bebeklere oranla daha yüksektir. RSV ile oluşan alt solunum yolu enfeksiyonu bu bebeklerde maalesef daha şiddetli seyretmekte, uzun sürmekte ve planlanan anjiyo veya ameliyatın gecikmesine neden olmaktadır’’ şeklinde konuştu.