Biofarma İlaç San. ve Tic. A.Ş’de ürün müdürü Nihan Burcu Yaman outdoor sporlara aşık bir insan. Spor ve özellikle de dalma tutkusunu kendi ağzından dinleyelim.
Sektör deneyiminizden söz eder misiniz?
Yaklaşık 2 yıldır ilaç sektöründeyim. 3 ay öncesine kadar sorumluluğumda solunum grubu, merkezi sinir sistemi ve akut grup olmak üzere farkı terapotik sınıflara ait ilaçlar mevcuttu. Ancak şu an sadece merkezi sinir sistemi ilaçlarından sorumluyum.
Sosyal olarak çok aktif birisiniz? Neler yapıyorsunuz?
Yıllarca spor yaptım. 2 yıl basketbol, 3 yıl tenis oynadım. Son 4 yıldır da cardio ve fitness yapıyorum. Yazın yüzüyor, hatta fırsat bulursam dalıyorum. Bisikletim evimin baş köşesinde yer alır, yılın nisan ve ekim ayları arasında sıkça zaman geçiririz birlikte. Müzik dinlemeyi çok severim. Bazı konser ve festivaller için öncesinden biletimi hazır ederim. Uzun süre folklor oynadım. Bir dönem bir kulübün kurucu üyeliği ve başkan yardımcılığını yaptım, farklı bir tecrübe olduğunu belirtmek isterim. Spor ve müzik dışında zamanımın çoğunu yemek yaparak ya da kitap okuyarak geçiririm. Arkadaşlarımla kamp yapmaktan son derece keyif alırım.
Dalmaya ne zaman, nasıl ve nerede başladınız?
Ben Karadeniz’in kıyısında büyüdüm. 7 yaşındayken babamla açılır ve midye toplardık, sonra şnorkel kullanmasını öğrendi. Tüple dalmaya ise üniversite yıllarında başladım.
Nerelerde daldınız? Kaç yıldızsınız? Bir gruba üye misiniz?
Fethiye, Marmaris, Saros ve Kemer’de daldım… Çok sevdiğim bir arkadaşım Fethiye’de bir dalış merkezinde eğitmen. Sıklıkla oraya giderim, üye değilim ancak her türlü imkanı kullanabiliyorum. Ayrıca yılda en az 2 kez 4–5 günümü teknede geçiririm… “En iyi tekne arkadaşının teknesidir” söylenmiş en yerinde sözlerdendir. Teknede geçirdiğim zamanı çok şeye değişmem. Dalmanın dışında “sırtı” dediğimiz (seğirtme olarak da bilinir) bir yöntemle balık avlarız. Göcek koyları sırtı için biçilmiş kaftandır.

Dalmak sizin için nasıl bir duygu? Bu hobiniz kişiliğinizin hangi yönüne hitap ediyor?
Ben yengeç burcuyum… Mevsimin ne olduğunun çok önemi yoktur denize girmek için, hatta soğuk su her zaman tercihimdir. Dalmanın özgürlüğün tadına varmak ve hayatın düzenini anlamak için önemli bir tecrübe olduğunu düşünüyorum. Ağırlıksız bir ortamın büyüsüne kapılmamak imkansız. Ayrıca suyun içindeyken su size değil, siz suya uyum sağlamak durumundasınız… Saygı ise karşılıklı… Su altında sakinliğini korumak önemlidir, sizi heyecanlandıracak, uzun süre etkisinden kurtulamayacağınız onlarca şeye rağmen sakin kalmaksa en zorudur… Su altı şaşırtıcıdır!
Özellikle dalmak istediğiniz yerler nereleri?
Dalmak istediğim yerlerin başında Kaş geliyor. Birkaç kez niyetlendim ancak her seferinde bir aksilik oldu, açıkçası bu yazı da kaçırmayı planlamıyorum. Minnoş Kayalıkları’ndan (Saros) çok etkilenmiştim, Balıkesir civarının da dalış için renkli olduğunu duydum. Orayı da görmek isterim. Dünya’nın en bilinen dalış noktaları da elbette beni heyecanlandırıyor. Fırsat bulursam kaçırmam. Ancak sadece dalmak için gideceğim bir yer şu an yok.
Folklor da ilginç biraz bu yönünüzden söz eder misiniz? Ne kadar folklor oynadınız?
8 yıl folklor oynadım. Bolu, Elazığ, Diyarbakır ve Karadeniz yörelerini oynadım. Ancak ritim duygunuz öylesine gelişiyor ki hiç bilmediğiniz bir figürü yapmak birkaç dakikanızı alıyor yalnızca. Bir de kendinize göre bir matematik oluşturuyorsunuz zaman içinde, adım sayıyorsunuz. Trakya, Ege ve Ankara oyunlarını da severim mesela. Yıllarca yarışmalara katıldım, defalarca il ve ilçe birincilikleri aldım. Hatta 2 kez ekip çıkarttım.
Folklor size ne kattı?
Folklor özüme olan bağımı artırdı. Farklı kültürler tanımamı, hatta o kültürlerin bir parçası olmamı sağladı. Folklor o yöreye ait çok şeyi anlatır, yörenin en çok etkilendiği şeyleri temsil eder. Bir nevi kimliktir aslında. Mesela Karadeniz oyunları son derece hareketlidir. Karadenizin hırçınlığını, balıkçı ağlarında takılmış hamsilerin hareketlerini yansıtır… Seymenler ise son derece ağır hareket ederler, içeri kapanıp bir süre öyle oynarlar, çünkü karşılıklı gelen koçları temsil eden bir oyundur. Ankara Seymeni, kırsallıktan etkilenmiştir yani. Sonuç olarak folklor oynamanın dışında izlemek ve anlamaya çalışmaktan da keyif alırım.
Kamp yapmayı sevdiğinizi söylediniz? Nerelerde ve ne zaman kamp yapıyorsunuz?
Genelde hafta sonlarımı değerlendiriyorum. Bir arkadaş grubum var. Çoğu zaman spontan bazen de planlı hareket ediyoruz ve genelde yakın yerleri tercih ediyoruz. Sapanca, Bolu, Ankara hattı ya da Kaz dağları ve Trakya. Çadır, uyku tulumu ve nevale ile tüm hafta sonunu geçirebilirsiniz.
Hobileriniz sosyal yaşantınızı, iş yaşantınızı nasıl etkiliyor? Hobilerinize zaman ayırmayı nasıl başarabiliyorsunuz?
Hobilerim sosyal ve iş yaşamımın bir parçası aslında. Ne kadar aktifseniz, yaratıcılığınız da bir o kadar artıyor. Paylaşmayı, başka gözle bakmayı, hissetmeyi öğreniyorsunuz. En önemlisi de zamanı iyi kullanmayı ve iyi plan yapmayı… Nasıl zaman ayırdığım kısmına hiç girmeyelim bence! Çünkü ailem ve arkadaşlarım böylesine yoğun çalışırken yaptıklarım karşısında şaşırmamayı öğrendiler. Hayatıma yeni giren insanlar için ise bu süreç gerektiriyor elbette.