Hastalarımız konusunda gösterdiğimiz özeni kendimize göstermekte aynı titizlikle
davranmıyoruz. Bir düşünün bakalım; son check-up’ınızı ne zaman yaptırdınız? Veya onu bir kenara bırakın; basit bir kan testini yaptırdığınız günü hatırlıyor musunuz? İstatistikler ABD’de yaşayan bireylerin %40’ının hayatları boyunca diyabete yakalanacağını öngörüyor. Türkiye’de bu oranın daha düşük olması muhtemeldir ancak gene de yüksek bir risk altında olduğumuz kesin ve sağlık personeli de bu riskten muaf değil.
Bazı önlemler alarak hayatımız boyunca Tip II Diabetes Mellitus pençesinden kurtulmak
mümkün. Amerikan Diyabet Cemiyeti kan testleri konusunda bir görüş birliğine varmış durumda. Üç aylık kan şekeri düzeyini gösteren HgA1c bu konuda oldukça yardımcı. HgA1c değeri %5.7–6.5 arasında olan bireylerin gelecek yıllar içinde diyabete yakalanma oranı oldukça yüksek. Bu grubun gerekli önlemleri hızla alması gerekiyor. HgA1c %6.5 üzerinde olan bireyler ise diyabet olarak değerlendirilmeli. Risk altında olanların hızla alması gereken önlemlerin başında kilo kontrolü geliyor. Normal kilodan daha fazla bir vücut ağırlığı varsa ilk olarak kilo vermeye çalışmak gerekli. Vücut ağırlığının %7’sini veren ve düzenli egzersiz yapan bireylerde diyabet riski %50 kadar azalıyor. Kilo kontrolünde egzersizin yanında “akıllı yeme” ön plana çıkmalı. Alınan besinler arasında yer alan karbohidrat, protein ve yağ oranları sağlıklı şekilde ayarlanmalı. Serbest şeker olarak tanımlanan besinlere ve içeceklere eklenen basit şekerlerden uzak durulmalı veya miktarı bilinmeli. Dünya Sağlık Örgütü bir günde alacağımız basit şeker miktarının 14 g olması gerektiği üzerinde ısrarla duruyor. Bir gazlı içecek kutusunda 30 gram kadar şeker olduğunu hatırlamak gerek. Yiyeceklerin içinde lifli besinlerin olması önemli. Lifli gıdalar kan şekerinin düzenlenmesinin yanı sıra başka sağlık avantajlarını da beraberinde getiriyor. Bunların başında barsak hareketlerini düzene sokması ve kabızlıktan korunma var. Aynı zamanda kanda kolesterol seviyesini düşürüyor. Ama her şeyin ötesinde lif içeriği yüksek olan sebzeler, baklagiller bizi daha uzun süre doygun tutarak aşırı beslenmenin önüne geçiyor.
Yaşam şekli değişikliğinde beslenme alışkanlıklarının kontrol altına alınmasının yanında egzersiz de etkin yöntemlerden bir tanesi. Egzersiz sadece kilo kontrolü ile değil aynı zamanda direk etkileri diyabetin önlemede oldukça başarılı. Aşırıya kaçmadan ve hiçbir yaşam şeklini zorlamadan haftada 5 gün sadece yarım saatlik yürüyüşler yapmak yeterli. Yürüyüşten hoşlanmayanlar için seçenekler sınırlı değil. Bisiklete binmek, hafif koşu yapmak hatta dans etmek de yeterli olacak egzersizler olarak alternatif oluşturuyorlar.
Diyabeti önlemenin yollarından biri de hem direkt hem de indirek etkileri olan stresi
hayatımızdan çıkarmaya çalışmak. Stres altında olan kişiler yemek alışkanlıklarını değiştirerek diyabete davetiye çıkarıyorlar. Ayrıca stres direkt hormonal etkileri ile kan şekerini yükseltiyor. Kilonuz normalin üzerine çıktıysa, ailenizde diyabet hikayesi varsa ve yaşınız 45’in üzerinde ise artık bir kan testi yaptırmak ve her koşulda gerekli önlemleri almanız gereklidir.
Unutmayın diyabete yakalanmamanın yolu, diyabetli gibi yaşamaktır…