Uluslararası katılımlı, Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği 14. Kongresi, bu yıl 2600’e yakın hekim, hemşire ve perfüzyonist katılımı ile gerçekleştirildi. Ulusal Vasküler ve Endovasküler Cerrahi Derneği, Fleboloji Derneği, Türk Kardiyoloji Derneği, Cleveland Klinik, European Vascular Course, European Venous Course, Azerbaycan Urek ve Damar Cerrahisi Cemiyeti’nin bilimsel katkılarıyla program daha güçlü hale getirildi.
65 yaş ve üzerindeki erkeklerin bir kalp ve damar cerrahına başvurmalarını önerdiklerini belirten Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Anıl Z. Apaydın, “Aort denilen vücudumuzun en büyük atardamarının karın bölgesindeki balonlaşması riski altındaki kişilerde “anevrizma” denilen damar balonlaşması olup olmadığı önceden saptanabilirse, cerrahi girişim ile yaşamsal tehlike ortadan kalkar. Bazı ülkelerde 65 yaş üzerindeki her erkek bu hastalığın yakalanabilmesi için tarama programları çerçevesinde kontrole çağırılmaktadır” dedi.
Her balonlaşmanın cerrahi müdahale gerektirmeyebileceğine de işaret eden Prof. Apaydın, “Açık ya da kapalı hangi yöntemin seçileceğine kişinin yaşına, önemli başka sağlık sorunları olup olmamasına ve anadamar balonlaşmasının yerine göre karar verilir” diye konuştu.
ROBOTİK KALP AMELİYATINDA AVRUPA BİRİNCİSİYİZ
Kalp kapak hastalıklarının tedavisinde 2000’li yılların başından itibaren kateter yöntemi ile yapılan işlemlerin kullanılmaya başlandığını hatırlatan Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Op. Dr. Murat Sargın, şu bilgileri verdi: “Örneğin şu an Almanya’da kalp kapak girişimlerinin yarısından fazlası küçük kesi veya kateter yöntemleri ile yapılmakta. Amerika’da da benzer oranlar söz konusu. Kalp operasyonlarında robotik teknolojinin kullanılmaya başlanması ise yine 2000’li yılların başlarında gerçekleşti. Bu yöntem ile kalp kapak operasyonları, koroner bypass işlemleri, kalp tümörlerine yönelik yapılan operasyonlar, nabız düzensizliklerinin tedavisi ve doğuştan gelen bazı kalp anormalliklerinin düzeltilmesi gerçekleştirilebilmekte. Ülkemizde de genel olarak bu tarzda küçük kesi veya robotik yöntemle uygulanan tedavilerin sayısında hızlı bir artış gözlemlenmekte. Örneğin şu an Avrupa’da en fazla robotik kalp ameliyatlarının yapıldığı ülke Türkiye. Aslında bu yöntemlerin ana hedefi sadece kozmetik açıdan bir fayda sağlamak değil, klasik operasyonlar ile kıyaslandığında bu yöntemlerin en önemli artısı hastanın daha erken dönemde normal yaşantısına veya iş ortamına dönmesine olanak sağlayabilmesi. Bunun yanında ameliyat sırasında veya sonrasında görülen bazı tıbbi avantajları da mümkün olabilmekte. Bu nedenle şu an için kalp hastalıklarının tedavisinde küçük kesi, robotik yöntemler hastalara sunabileceğimiz ciddi birer alternatif oluşturmakta.”